FERİDUN ANDAÇ / AÇILIMLAR 'Tarım Ve İnsan': Bir uçtan bir uca Anadolu
Gözlerimi bir türlü alamıyorum masamda duran fotoğraf albümünden... Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın üçüncüsünü düzenlediği yarışmanın fotoğraflarını bir araya getiren bu albüm-kitap (*) yurt coğrafyasının tüm renklerini taşıyor bakışlarınıza. Ötesi, her bir fotoğrafa yansıyan dünyada yaşadığımız yerin/coğrafyanın, doğanın, kültürün bin bir katmanını gözlüyorsunuz. Dura düşüne geziniyorum o rengarenk dünyalarda. Bugün de yaşayan geçmişim canlanıyor birdenbire gözlerimin önünde… Anadolu'nun uçsuz bucaksız topraklarına doğru yolculuğa çıkıyorum bir anda. Toprağa bağlı insanların maceralarının görünen bir ucuna tutunduruyorum bakışlarımı… Çalışan, üreten, yaşayarak dönüştüren insana… Doğaya egemen olalı beri üretimiyle hayatı biçimleyip güzelleştiren insanın toprakla süreduran macerasını bir film izler gibi izliyorum fotoğraflardan. Fotoğrafın tespit edip taşıyan gücü bu kez hayatını toprağa adamış insanlara döndürüyor gözünü. Gezen, gören, yakalayan, anlayan, hatırlayan gözdür fotoğraf. İşte burada gözün yolculuğu da bir bellek sunuyor bize. Hatırlayan bellek de diyebiliriz fotoğrafa. İnsanın toprakla, doğayla, üretimle macerasının ardına takılan gözün taşıdıkları yerin dilini, coğrafyanın renklerini, Anadolu'nun bir uçtan bir uca uzanan yersel zenginliklerini göstermesi bakımından önemlidir.
Fotoğraf karelerine baktığımızda Bitlis'ten Şanlıurfa'ya, Mersin'den Kastamonu'ya, Kocaeli'den Konya'ya, Ardahan'dan Muğla'ya uzanan geniş bir yurt coğrafyasındaki insanımızın doğayla toprakla iç içeliğini anlatan gerçeklerle yüzleşiyoruz. Yurt gerçeklerine dönük yepyeni bir bakışın dilini yansıyan fotoğraflar, bana, ister istemez Yaşar Kemal'in 1950'lerin başında yazın dünyamıza taşıdığı röportajlarını hatırlattı. Doğa/mekân/yer ve bunları tümleyen insan fotoğraflarını anlatımcı bir bakışla çekip gazeteciliğe taşıyan Ara Güler'in yaklaşımına da hak verir oldum bu kez: Evet, fotoğraf röportajdır! Çünkü tanıklık getirir, insanı ve bir yerin dilini anlatır bizlere. Orada salt görüntü, renk ve ışık yoktur. Hayatın devinimi, insanın doğayla/toprakla ilişkisi, doğanın ne durumda olduğunun yansıması vardır. Bir bakıma da "çok söze gerek yok" dedirtecek bir bakışı taşır bizlere. Gene de sözün fotoğrafa taşınan yanı, hatta bununla bütünleşerek anlatılanlar da fotoğrafı güçlü kılar, tümler. Hatırlayalım Fikret Otyam'ın "Gide Gide" adını vererek gezindiği yurt coğrafyasına dair yaptığı röportajlarını… Bir yanda yazı diğer yanda ise fotoğraflar… Yaşar Kemal de "Bu Diyar Baştanbaşa" adını vererek topladığı röportajlarıyla önümdeki albümde yer alan fotoğrafların gerçekliğini anlatmıştı sanki yıllar öncesinde…
Onun bir sözünü çok tutarım, röportajdan söz ederken şunları söylemişti: "İnsan ancak gerçeğe, o gerçeği, o insanı, insanları yaşayarak varır." "Tarım ve İnsan" fotoğraf albümündeki fotoğraflar arasında gezinirken bu sözü çok hatırladım, doğruladım üstelik. Dahası ben doğrulamadım, dönüp dönüp izlediğim fotoğraflara yansıyan gerçekliklerde gözlediğimdi bu. Öyle ki her bir fotoğrafla yakalanan insan/doğa gerçeğinde, oraya bakan gözün o yeri/insanı çok iyi tanıdığını anlıyordunuz. Her bir fotoğrafla yansıtılanlarda sanki Anadolu'nun demografik yapısı ortaya çıkarılmıştı! Yöre insanları nasıl yaşar, ne üretir, doğanın hangi renkleri/görünümünde yaşar, o yerde mevsimler nasıldır, üretim nasıl gerçekleştirilir, insanlar nasıl beslenir, neyle sürdürür hayatını…Her biri bir bir gözünüzün önüne getiriliyordu… Fotoğraf karesine sığıdırılan dünyalarda karşımıza çıkanlar bir dili anlatıyordu bize üstelik: Anadolu'nun yersel/doğasal gerçekliğinin dilini. Bu nedenle de yapılan yarışmanın sürekliliğini diliyor ve bu usta işi ürünlerin bir sergiyle Anadolu'da görücüye çıkmasını diliyorum. -----------------------
(*) "Tarım ve İnsan 3. Ulusal Fotoğraf Yarışması", T. C. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Eğitim Yayım ve Yayınlar Dairesi Başkanlığı, 2012, 168 s. |