Kurbanlık olamadan yitirdiğimiz Dolly ve klonlama hakkında 10 şey
Şüphesiz hayvanlar aleminde çok ayrı bir yeri olan Dolly'i kaybedeli 11 yıl oldu, peki klonlama teknolojisine ne oldu? Başarılı bir denemenin ardından dünya klon canlılarla dolacak diye beklerken, neden bu proje artık eski popülerliğinde değil? Kurban bayramına girdiğimiz şu günlerde belki de "Klon kurban helal mi?" sorusunu tartışabilecekken, neden hala bu noktaya gelemedik? İşte acı kaybımız Dolly ve klonlama hakkında 10 şey!
Dolly hayatımıza ilk girdiğimizde bazı çevreler tarafından kıyamet alameti olarak bile algılanmıştı. İnsanın bilim sayesinde "yaratıcı" sıfatını kazanması gerek dini, gerekse manevi derğerler açısından büyük tartışmalara yol açmıştı. Peki ya sonra ne oldu? Dolly öldü ve klonlama teknolojisi bir anda popülerliğini yitirdi. Belki de dünyadaki bir çok soruna çözüm olabilecek olan klonlama teknolojisi pekala kurban bayramlarında da bir alternatif olamaz mıydı? Anadolu'nun bağrından mis gibi otları yiyerek yetişen koyunları, sığırları değil de laboratuvarlarda steril şekilde üretilen klon kurbanlıklarımızı kestiğimiz bir gelecekten saptık mı yoksa tam gaz ilerliyor muyuz? İşte tozlu raflarda yerini almaya yüz tutan klonlama teknolojisi ve Dolly hakkında 10 şey...
1. Klonlama çeşitleri ve klonlamanın temel amaçları
Şimdi evvela mevzu Dolly'e gelene kadar bir bakalım bu klonlama teknolojisi neyin nesidir... Elimizde üç farklı klonlama türü var. Biri Moleküler klonlama; bir organizmadan başka bir organizmaya hücre çekirdeğinin çıkartılıp aktarılmasıyla yapılır. Buna Rekombinant DNA Teknolojisi de denir. Genetik çeşitlilik yaratmak amacıyla uygulanabilir. Çoğaltımsal klonlama ise genom dediğimiz genetik şifreleri organizmalar arası taşımaya yarar. Terapi amaçlı klonlama ise kök hücre tedavisidir. Bu klonlama teknolojisi sayesinde kellik tedavisi, zarar gören dokuların tedavi edilmesi gibi artık hayatımızın bir parçası olan uygulamalar son 20 yılda büyük bir sektör haline gelmiştir. Temel olarak klonlama bildiğimiz anlamda bir "kopyala yapıştır" işlemidir. İster tek bir hücreyi, isterseniz genetik şifreleri, isterseniz de hücre çekirdeğini aktarın yapılan şeyin özü, bir canlıyı oluşturan hücrelerden örnek alıp başka bir canlının ya da yaşam ortamının içerisinde gelişmesini sağlamaktır.
2. İlk klonlanan canlı
Dolly mi? Hayır. İlk klonlanan canlı adı koyulmamış 1958 doğumlu bir "İribaş" yani kurbağa yavrusudur. Ardından ise 1963'te bir sazan balığı klonlanmıştır. İlk klonlanan canlılar olma özelliğini bu iki isimsiz kahraman paylaşır.
3. İlk klonlanan memeli
Melül melül bakan gözlerine kurban olduğumuz Dolly ise klonlanan ilk memeli hayvan olarak tarihe adını yazdırmıştır. Öyle midir? Aslında değildir. İlk klonlanan memeli 1986'da Sovyetler Birliği'nde dünyaya getirilen "Dirty Sanchez" adında bir faredir!
4. Peki ya Dolly?
Fahri İskoçya vatandaşlığı olan Dolly, William Wallace'tan sonra en çok tanınan İskoçyalı olarak bilinir. 1996'da İskoçya'da dünyaya getirilen Dolly, ebat açısından klonlanan ilk büyük canlı olduğu için bir anda dünya çapında üne sahip olmuştur. İsimsiz bir koyunun memesinden alınan bir hücre ile üretilen Dolly, tek bir hücreden bütün bir canlının yaratılmasının en somut kanıtı olarak bilim dünyasını sarsmıştır. 7 yıla yakın bir süre hayatını sürdüren Dolly, akciğer yetmezliğinden 2003 yılında aramızdan ayrılmış ve bütün küçükbaş alemini yasa boğmuştur.
5. Neden Dolly?
Dolly'nin adını veren bilim insanları Miley Cyrus'un vaftiz annesi olan ünlü müzisyen Dolly Parton'dan esinlenmişlerdir. Bunun sebebi, bir meme hücresinden üreyen Dolly'e ancak dünyanın en güzel göğüslerine sahip kadının adının verilmesinin uygun olacağıdır...
6. Klonlama teknolojisinin başarısı
Klonlama teknolojisi aslında bir deneme tahtası. Misal Dolly, kendi türü üzerinde yapılan 277. deneme sonucunda elde edilebilmiştir. Klonlama sonrasında hücrelerin anormal şekilde büyümesi, ya da form değiştirmesi gibi sonuçlar da söz konusu ki bu durumda bilim kurgu filmlerine taş çıkartacak garip canlılar elde etmek mümkün. Bazı gizli laboratuvarlarda bu yöntemle üretilen garip canlılar üzerinde deneyler yapıldığı söylentisi hayvan severleri rahatsız etmektedir. Dolly'nin "yaratıcısı" olan ekibin başında yer alan Ian Wilmut'a göre başarılı bir klonlama yapmak tamamen bir şans işidir ve her türde olumlu sonuç vermemektedir. Denemiş midir bilinmez ama Wilmut bir demecinde insanların asla klonlanamayacağından gayet emin bir şekilde bahsetmiştir.
7. Klonlanan diğer canlılar
Klonlama Dolly ile başlamadığı gibi Dolly ile de biten bir teknoloji değildir. Şu ana kadar; kedi, keçi, geyik, maymun, at, domuz, kurt gibi bir çok farklı türden canlılar klonlanmış ve klonlama teknolojisinin başarılı örnekleri elde edilmiştir. Bilinen son örnekler 2013'te atlar ve 2014'te köpekler ve domuzlardır. Yani klonlama teknolojisi tam gaz devam etmektedir.
8. Türkler ve klonlama
Türkiye, klonlama teknolojisinde bir çok gelişmiş ülkeden önce adını yazdıran ülkeler arasındadır. 2007'de Oyalı ve Zarife adında koyunlarımız ve 2009'da Efe adlı bir boğamız dünya bilim tarihine geçen hayvanlarımızdır.
9. Günümüzde klonlama amaçları
Güney Kore'de evcil hayvan olarak satılan köpekleri klonlamak neredeyse bir sektör haline gelmiş durumda. Dr. Whang olarak bilinen Koreli bir bilim insanının şu ana kadar sayısız köpek klonladığı düşünülmektedir. Kayıtlardaki bilgilere göre 2014 yılında 500 farklı kişiden Whang'ın kurduğu Sooam Biotech'e köpek siparişi geçilmiştir! Çin'de ise klonlanan domuzların sayısı tahmin edilemiyor. Sadece 2014 yılında 400'den fazla domuzun çeşitli ilaç deneylerinde kullanılmak üzere klonlandığı tespit edilmiş!
10. Tabu: İnsan klonlama
Klonlama konusundaki en büyük tartışma ise insanlar üzerinde dönmektedir. 1960'larda hayata geçirilen ilk klonlama deneylerinden sonra dünya çapında politikacılar ve bilim insanları arasında yaşanan tartışmalara din alemi de katılınca tam bir cadı kazanı oluşmuştur. 2004-2008 döneminde başarılı bir şekilde insan embriyosu hücreleri klonlanabilmiştir. 2011-2013 yılında yapılan yeni testler de insanın rahatlıkla klonlanabileceğini ortaya koymuştur. Dünyada bir çok ülke insan klonlamaya karşı kanunları hukuk sistemlerine çoktan yerleştirmiş durumda. Buradaki temel amaç, doğal yoldan elde edilmeyen bir canlının yaşama hakkının bilim tarafından sahiplenilmesinin önüne geçmekten çok daha öte. Ruh, kişilik, karakter gibi manevi görülen ve din ile ilişkilendirilen unsurların, doğal bir şekilde dünyaya gelmemiş bir canlıda nasıl işleyeceğinin kestirilemiyor oluşu, hükümetleri tutucu toplumların baskısı altında bırakmaktadır. Ancak bir çok araştırmacıya göre Kuzey Kore gibi bazı ülkelerin çoktan insan klonlamayı gerçekleştirip üstlerinde deneyler yapıyor olması muhtemel bir durum.