Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 21 Kasım 2024 Perşembe
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  Ekonomi, Lojistik »  BASINDAN MAKALELER » 
facebook
Twitter
  ANA SAYFA   
 Tarımsal Destekler
 Havza Bazlı Destekleme Modeli
 Ekonomi, Finans
 Tarımsal Kredi, Bankalar
 İşletme Yönetimi
 Yatırımlar, İş Geliştirme
 Tarımsal Politika, Mevzuat
 Gıda, Tarım Lojistiği
 Marketler
 Tarım Sigortası
 Fuarlar
 Diğer


 
Defne Koryürek

 
 Kendimizden esirgediğimiz
 
 
 
 
 


Endüstriyel yaşamın en büyük başarısı, kanaatimce, bizi kendimize yabancı, kendimizi sevmez, hâlimizi beğenmez duruma düşürebilmişliği!

Dünyanın her köşesinde benzerini bulabileceğimiz, en ufak bir kişisellik içermeyen tişörtler, elektronik aletler, aç, ye, at ürünler bu kadar tutunabilir miydi yoksa?

Onu yediğinde daha sağlıklı, bunu giydiğinde daha güzel, şu telefonla da mutluluğunu fotoğraflayıp yaymaya daha hızlı ulaşacak olmanın nasıl olup da böylesine muazzam bir ekonomi yarattığına ve bu ekonominin nasıl olup da dünyayı yok etme bahasına büyütülebildiğine bakınca... ardında işe koşulan müthiş bir travma görmüyor musunuz: özgüvenini yitirmiş, kendinizi beğenilesi, sevilesi kılmaya çalışan muazzam bir kalabalığız!

Yoksa neden cep telefonunu yenilemek için gıdamızdan feragat edelim?


Yoksa neden denizin talanına, kilosu iki liradan hamsi olunca önümüze konulan, göz yumalım ve artırdığımızla televizyonu yenileriz diye hayal kuralım?

Yoksa neden kendimizi parçalarcasına çalışalım ve gene de bir döşeğimiz eksik olsun çat kapı gelen misafire ve neden banka hesaplarımız bir ay geriden gelen borcun yükü altında bizi plastik kartlara bağımlı bıraksın?

Yoksa neden bizi daha güzel göstereceği imasına onlarca savaşa, acıya bedel petrol türevi kozmetikleri sekiz eşit taksite bölelim o plastikler aracılığıyla?

Yoksa neden zaten tarhanamızı, atalık tohumlarımızı, ekşi maya ekmeklerimizi baştacı etmek isterken gidip üreticisi ezilen, pamuğu kimbilir hangi şirkete ait bir tişörtün peşinden koşalım, değil mi? Üstelik evde, dolapta benzeri onlarcası varken?

Kaç yaşında, kim olursak olalım, dünyanın neresinde yaşıyorsak yaşayalım, hepimiz, her birimiz endüstriyel hayatın sembollerini döşemek için hayatımıza ölüyoruz. Ölüyoruz ve mecazen değil sadece zira sevilmek, beğenilmek istiyoruz. Var olan hâlimiz bir utanç her nedense...

Atalık tohumlara, geleneksel tarhanaya, ekşi maya ekmeğe hasretimizi ilan ettiğimiz bir zamanda neden atadan kalma kıyafetlerimize, tamir etme becerimize, dikme, örme, üretme geleneğimize benzer bir muhabbet sergileyemiyor ve gidiyor yine ve gene tanesi dört simide bedel endüstriyel tavuğu, artığı dünyayı zehirleyecek onlarca elektroniği alabiliyor; bu düşkünlüğümüzün arkası üzerine düşünmüyoruz diyorum bu hafta, zira bir sonra buluştuğumuza haşhaşından, zeytinine, kanolasına hikâyelerle bezeli yokoluşumuza bizim nasıl seyirci olduğumuzu anlatarak devam edeceğim. İçinden çıktığımız kültüre nasıl yabancıladık, neyi beğenmez olduk ki kaybettik tohumlarımızı onu hatırlatmayı deneyeceğim.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Ekleme Tarihi
15.09.2014
Ekleyen Kişi
Özgür Şevik

Etiketler: Defne Koryürek, kendimizden esirgediğimiz
Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız