Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 29 Nisan 2024 Pazartesi
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  Ekonomi, Lojistik »  BASINDAN MAKALELER » 
facebook
Twitter
  ANA SAYFA   
 Tarımsal Destekler
 Havza Bazlı Destekleme Modeli
 Ekonomi, Finans
 Tarımsal Kredi, Bankalar
 İşletme Yönetimi
 Yatırımlar, İş Geliştirme
 Tarımsal Politika, Mevzuat
 Gıda, Tarım Lojistiği
 Marketler
 Tarım Sigortası
 Fuarlar
 Diğer

İlk kez 1996 yılında gündeme girdi. Uzun süre uyutuldu. 2003 yılında uyandırıldı; AKP'nin kurduğu 58'inci Hükümetin Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun'u epey uğraştırdı.

Özellikle AVM kesiminin güçlü; esnaf kesiminin "varlığını koruma" güdülü itirazlarıyla karşılaştı.

Tekrar uykuya yatırıldı. 59'uncu Hükümetin Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan şöyle bir dokununca, uyanır gibi oldu; fakat mahmurluğu atamadı. Şimdi sıra 69'ıncı Hükümetin Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün'de.

Kısa "özgeçmişi" bu olan Alışveriş Merkezleri, Büyük mağazalar ve Zincir Mağazalar Kanun Tasarısı, ki halen "taslaklıktan" kurtulabilmiş değil, Bakan Ergün tarafından tekrar gündeme getirilmiş bulunuyor.

"Alışveriş merkezleri düzensiz kuruluyor" diyen Sanayi ve Ticaret Bakanı, iki selefi gibi, sektörün kurallara bağlanmasını gerekli ve zorunlu görüyor.

Nihat Ergün de, selefleri Ali Coşkun ve Zafer Çağlayan gibi sonuna kadar haklı. AVM denilen perakendeci yapılanması piyasa dengelerini, küçük işletmeleri, rekabet ortamını, şehircilik ve çevre kurallarını zorluyor; büyük şehirlerden başlayarak Türkiye sathına denetimsiz bir hızla yayılıyor.

Bu alandaki hesapsızlık sadece AVM'lerin hızla yayılmasında değil, bu alana giren sermayenin israfında da görülüyor.

Aynı şehirde, birbirine çok yakın mahallerde başlatılıp çeşitli nedenlerle yarım bırakılanmış AVM inşaatları, komşuya özenip hemen bitişiğinde aynı işi yapmak hevesiyle dükkân açan "kısır esnaf" zihniyetine örnektir.

Dikkat edilirse "kısır zihniyetten" söz ettim. Yoksa, bu kesimin temsil kuruluşlarında, AVM yapılanmasını, iyi hesaplanmış "piyasa dengeleri" içinde olağan bir gelişme sayan bakış açısı egemen. Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu (TESK) Başkanı Bendevi Palandöken'in 23 Ocak'ta yaptığı açıklama da bu bakış açısına örnektir.

Palandöken'in verdiği bilgilere göre, AVM sayısı son 10 yılda beş kat artmış. Örneğin, benim de yaşadığım Ankara Avrupa'da ve Türkiye genelinde "AVM şampiyonu" olmuş, ki kişisel gözlemlerim TESK BaşkanınıPalandöken'i doğruluyor. Dahası var: Yalnız 2009 yılında 24 yeni AVM hizmete girmiş. Bunların yüzde 80'i Ankara ile İstanbul'da faaliyete geçmiş.

Böylece 39 ildeki toplam sayı 238'e, toplam metrekare de 5.7 milyona ulaşmış. Türkiye'de bu mekânlarda kiralanabilir alan ortalaması 78 metrekare iken, Ankara'da 215, İstanbul'da 155, Denizli'de 122, Eskişehir'de 120, Tekirdağ‘ da 105, Gaziantep ile Bursa'da 100 metrekarenin üstüne çıkmış. Yıl sonuna kadar çeşitli illerde açılacak AVM sayısı ise 314 olacakmış. Bütün bunlardan, AVM karşıtlığı gibi bir sonuç çıkarılmasın.

Aksine, AVM yapılanması, "organize sermaye gücünün" ve denetimsizliğin doğurduğu kimi sorunlar dışında, üretim-tüketim zincirinin tüm halkalarını "modernleştirici" olumlu katkılarda bulunuyor. Bu zincirin her halkasına belirli ölçülerde yansıyan istihdam kapasitesi yaratıyor.

Nitekim, Birleşmiş Markalar Derneği Başkanı Ekrem Akyiğit kaynaklı bilgilere göre (10 Ocak), halen Türkiye çapında faaliyet gösteren 243 AVM'de doğrudan ve dolaylı istihdam hacmi 948 bin. Bu yıl açılacak 63 AVM'de BMD üyesi şirketlerin yaklaşık 30 bin kişilik istihdam yaratması bekleniyor. Bunlar, perakende alanında organize sermaye yapılanmasının yerini ve önemini anlatan rakamlar.

İşte tam da bu noktada, başka bir sorun gündeme geliyor: Organize piyasa dinamikleri karşısında, "geleneksel" bilgi, alışkanlık ve küçük yapılarıyla varlığını tehdit altında gören perakende kesiminin durumu.

Bu kesimin algıladığı "tehdit" de en az AVM'lerin olumlu yönlerine verilen değer kadar önemlidir; ciddiye alınması ve bu kesimi koruyucu kamusal düzenlemelerin asla ihmal edilmemesi gerekir.

Ancak, bu piyasada küçük sermaye ve işletme yapılarıyla varolan aktörler de, "tehdit" olarak algıladıkları ve aslında gerçek olan organize sermaye dinamiklerine karşı kendilerini "ezdirmeyecek" yeni formülleri bulmak zorundalar.

Burada en büyük görev ve "önderlik" esnaf temsil kuruluşlarına düşüyor. Çünkü, sistem olarak kapitalizmin ve onun motor gücü sermayenin dinamik etkileri, sadece yakınmayla veya yasal düzenlemelerle dengelenemez. Esnaf da yeniden organize olmanın yollarını bulmalı. Bulamazsa iş zor, gelecek belirsiz, esnaflıktan AVM işçiliğine razı olmak kaçınılmazdır. AVM'ciler de böyle söylüyor!

 

 

Taylan ERTEN

http://www.kobiden.com/

Ekleme Tarihi
31.01.2010
Ekleyen Kişi
gidatarim2

Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız