Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 21 Aralık 2024 Cumartesi
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  Ekonomi, Lojistik »  BASINDAN MAKALELER » 
facebook
Twitter
  ANA SAYFA   
 Tarımsal Destekler
 Havza Bazlı Destekleme Modeli
 Ekonomi, Finans
 Tarımsal Kredi, Bankalar
 İşletme Yönetimi
 Yatırımlar, İş Geliştirme
 Tarımsal Politika, Mevzuat
 Gıda, Tarım Lojistiği
 Marketler
 Tarım Sigortası
 Fuarlar
 Diğer

Bizim toplumumuzda süregelen bir zihniyet vardır... ’Devlet baba’ zihniyeti. Evi yıkılan, tarlasını sel basan, ürününe dolu düşen, hayvanı ölen, çiftliği yanan hemen feryadı basar; ’nerede bu devlet’ diye.

Bizim politikacılarımız da sağolsunlar, bu gibi durumları fırsat bilip, nerede felaketeuğramış çiftçi, köylü varsa; anında orada bitip, "merak etmeyin devlet baba yanınızda, yaralarınız en kısa sürede sarılacak" diyerek, popülist politika yapmaya bayılırlar....

Bu yıllardır böyle süre gelmiştir. Yaralar sarılmamıştır... Yine de bir umutla ’devlet baba’zihniyetinden vazgeçilmemiştir. 

Şimdi diyeceksiniz ki, bunları neden anlatıyorsun. Geçenlerde CHP Manisa Milletvekili,yine Manisa’da yaşanan dolu afetinin çiftçiyi zor durumda bıraktığı ve toplam zararın 40-50 milyon lira olduğu gerekçesiyle Meclis’e bir soru önergesi verdi. Soru önergesinde de, Tarım Sigortaları Kanunu çıkartılmasına karşın, primlerin yüksek oluşu ve zorunlu hale getirilmemesi nedeniyle başarılı sonuç elde edilemediği de vurgulandı.

İşte, üç sene önce başlatılan devlet destekli tarım sigortası, bir anlamda yukarıdadeğindiğim devlet baba zihniyetini ortadan kaldıran bir uygulamaydı. Amaç neydi?Üreticinin, çiftçinin doğal afetten ya da başka nedenden dolayı zarar görmesi halinde,mağdur olmaması için sigorta yaptırması. Yani kendi ürününü kendisinin sigorta arıcılığı ilegüvence altına alması. Tabi, bu amaca ulaşırken de sigorta priminin ağır gelmemesi içinprimin yarısını devlet ödeyecekti.

100 BİN ÇİFTÇİ SİGORTALANDI

Hafızam beni yanıltmıyorsa uygulama tam tarih olarak 2006 yılının Haziran ayındabaşladı. Ve 2008 yılının sonunda 261 bin poliçe satıldı. Bir üreticinin birden fazla arazisiolduğundan ve ayrı ayrı sigorta yaptırdığından, toplamda 100 bine yakın çiftçisigortalandı. 2009’un, nisan sonu itibariyle de 170 bin poliçe satıldı. 

2008 sonu itibariyle sigortalanan toplam değer 2.2 milyar TL, bu yılın nisan sonu itibariylede 1.5 milyar TL oldu. Yeri gelmişken bir küçük bilgiyi daha sizlerle paylaşayım. Toplam kayıtlı çiftçi sayısı 2.7 milyon. 2008 sonu itibariyle yapılan sigorta karşılığında oluşan prim 98 milyon TL oldu ve bunun 49 milyon TL’sine devlet katkı yaptı.

Yine geçen yıl toplam 30 milyon TL de hasar ödendi ve bunun çok büyük bir kısmı da doluhasarıydı.

Kabaca özetleyecek olursak... Toplam tarımsal değerimizin yüzde 4’ü sigortalandı, 2.7 milyon çiftçinin de 100 bini sigorta yaptırdı. Ne kadar zamanda? Yaklaşık 2.5 yıl gibi birsürede.

DEVLETİN PRİME KATKISI

Haliyle diyeceksiniz ki, neden bu kadar az? Veya şöyle de sorabilirsiniz: Devlet, primin yarısını ödemesine rağmen ’neden tarım sigortası gelişmiyor ve neden üretici sigorta yaptırmıyor’. Nitekim, bu soruyu CHP Manisa Milletvekili de Meclise sunduğu soruönergesinde soruyor.

Açıkçası birçok nedeni var. En başında da, yıllardır süregelen ’devlet baba’ zihniyetinin üç yıl gibi kısa bir sürede kırılamaması geliyor. Ve buna paralel, çiftçimizin halen kaderci olması. 

Bir başka neden, devlet yarısını karşılasa bile primlerin çiftçiler için ciddi rakamlar tutması.Mesela, 10 dekarlık bir üzüm bağının sigorta primi 766 lira tutuyor ve bunun 383 lirasınıdevlet karşılıyor ama bu rakam da çiftçiye çok geliyor. Nedenlerden biri de, devletdestekli tarım sigortasının tanıtılmaması. Bu işin sorumluları bile bu sigortadan haberiolmayan birçok bölge olduğunu itiraf ediyor. Yine bir başka neden ki, bana göre önemlietkenlerden biridir... Devlet destekli tarım sigortasının aradan üç yıla yakın zamangeçmesine rağmen halen sel ve kuraklık gibi önemli riskleri teminat altına almaması. 

ÖNCE ZİHNİYET DEĞİŞMELİ

Haliyle bu zararlar karşılanamadığından Türkiye’nin büyük bir bölümündeki üreticiler desigorta yaptırmıyor. Çünkü o üreticilerin ihtiyacı olan teminat sel ya da kuraklık... Donveya dolu değil.

İşte; bir taraftan sigortanın yeterli teminatları içermemesi, diğer taraftan çiftçimizin kaderci olup halen devletten medet umması, öbür taraftan herşeye rağmen priminyüksek bulunması nedeniyle tarım sigortası üç yılda ancak bu kadar yol alabildi. 

’Gelecek için umut var mı?’ diye soracak olursanız... Var derim, ama yakın gelecek içindeğil. Çünkü, önce hem çiftçinin, hem de bu sigortayı uygulamaya koyup, yürütenlerin zihniyetinin değişmesi gerekiyor .

 

Noyan Doğan

hurriyet.com.tr

Ekleme Tarihi
25.05.2009
Ekleyen Kişi
gidatarim2

Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız