Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 09 Mayıs 2024 Perşembe
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  Ekonomi, Lojistik »  BASINDAN MAKALELER » 
facebook
Twitter
  ANA SAYFA   
 Tarımsal Destekler
 Havza Bazlı Destekleme Modeli
 Ekonomi, Finans
 Tarımsal Kredi, Bankalar
 İşletme Yönetimi
 Yatırımlar, İş Geliştirme
 Tarımsal Politika, Mevzuat
 Gıda, Tarım Lojistiği
 Marketler
 Tarım Sigortası
 Fuarlar
 Diğer

Gelin dünyada kısa bir dış borç yolculuğuna çıkalım; önce nerede ise bizim İstanbul kadar nüfusu olan komşu Yunanistan'dan başlayalım. Tatildi, keyifti, AB bize para versin ki iyi yaşayalım derken bir bakmışlar ki devletin borcu tamamı tamamına üç yüz milyar dolar olmuş. 

  Dünyada sıradan insanların da devletlerin de kendi bütçelerine göre önemsenir oranda borçları var. Kimi ev, kimi araba borcunu ödeme derdinde, biz kredi kartına taksit borcu telaşında geçinip gidiyoruz. Ülkeler de insanlar gibi dostlar, gözümüzde çok büyüttüğümüz AB'nin irileri yanında ABD, Japonya, "daha beyaz yıkadığı" söylenen İsviçre aklınıza kim gelirse hepsi borçlu. Peki bu nasıl bir hesap ki herkesin borçlu olduğu ortamda bir alacaklı çıkıp da "Verin benim paralarımı arkadaş" demiyor. Hem demiyor hem de devasa borcu olan bu büyüklerin kredi notu hep "AAA" oluyor. Gelin dünyada kısa bir dış borç yolculuğuna çıkalım; önce nerede ise bizim İstanbul kadar nüfusu olan komşu Yunanistan'dan başlayalım. Tatildi, keyifti, AB bize para versin ki iyi yaşayalım derken bir bakmışlar ki devletin borcu tamamı tamamına üç yüz milyar dolar olmuş. Yeni Başbakan isyan etti, "Borçları yok etmezsek, borçlar bizi yok edecek" diyor. "Nasıl olsa verir parayı kurtarırlar" diyorsunuz ama parayı vereceklerin hali de pek iç açıcı değil. 2009 yılı ilk yarı rakamları ile Almanya'da kamu ve özel sektörün toplam dış borcu 5.2 trilyon dolar. Hesaplamışlar, ülkenin bir yıllık mal ve hizmet üretiminin toplamının yüzde "yüz yetmiş sekizi" ediyor, yani nerede ise önümüzdeki iki yıl Alman vatandaşlarının tamamı hiçbir şey yiyip içmeden, hiçbir şey satın almadan ürettiklerinin hepsini borcunu ödemeye ayırarak yaşayabilir ise ancak ödenebilecek bir borç.   Kriter hak getire Hollanda'nın ufak şehri Maastricht'te, bu AB'nin kodamanları bir zaman toplanmışlar ve bazı kararlar almışlar. Bunlar "kriter" kabul edilip standartlar olmuş. Adına "Maastricht Kriterleri" demişler, "Hepimiz vallahi uyacağız bu kriterlere" deyip altına fiyakalı imzalarını da atmışlar. Bu kriterlerden biri de devletin kamu dış borçlarının gayri safi hasılaya, yani "ülkenin bir yıl içinde üretebildiği mal ve hizmetlerin toplamına" oranının % 60'tan fazla olmaması. Ama bu yılbaşı Almanya'daki oran % 86. Özel sektör borçlarını da dahil ederseniz % 178; yani kriter, miriter hak getire. Biz AB'ye girmek istiyor isek kriterlere uymak zorundayız. Kendimize kızıyoruz ama bizim halimiz bu hesapta çok iyi. Kamunun gayri safi milli hasılaya göre borcu % 40'ların biraz üzerinde.

 Gelin yolculuğumuza devam edelim; ülkelerin kamu ve özel sektörden borçları toplamı ile bir değerlendirme yapalım; bize karşı olan Fransız dostlara baktığımızda, dış borç toplamı tam beş trilyon dolar. Biraz önce Almanya için hesapladığımız oran Fransa'da % 236 oluyor. Para ustası Hollanda'da bu oran % 365. AB üyesi olmayan, üzerinde bir sürü rivayet dolaşan İsviçre'nin oranı % 422. Nasıl, rakamlar iç açıcı değil mi? Devam edelim; İngiltere'nin dış borçlarının toplamı dokuz trilyon dolar imiş, gelirlerine oranı % 408, yani dört yıl yemeyip içmeyip çalışırsa bu hesaba göre ancak ödeyecek. ABD her zaman olduğu gibi bu işte de dünyanın en büyüğü, en fazla dış borcu olan ülke, on üç trilyon dolar borcu var; ancak ekonomisi çok büyük, borcunun gelire oranı % 94. Canını çok sıkarsanız, basar dolarları öder borcunu, diğerleri düşünmeli.   Alacaklılar kim Bu dış borçları toplamışlar, 2009 yılı için hesaplanan 55 trilyon dolarlık toplam dünya ticaretinden bir hayli büyük çıkıyor. Evet dostlar, kimin eli kimin cebinde, bu kadar borç var ise alacaklısı kim sorusuna bir cevap veya bir çözüm bulmaya kalkışmak, ülkelerin net borçlarını hesaplayıp ortalığı bir toparlamaya, daha yaşanır bir dünya oluşturmaya kalkışmak biliyorum ki bu karmaşadan beslenip hatırı sayılır para kazananları bir hayli kızdırır. Belki bazılarımızın çok iyi bildiği, ama yine de yazmadan edemeyeceğim durumu çok iyi anlatan bir hikâye ile bitirelim yazıyı: Rus turist gelmiş kasabaya, bütün gözler üzerinde, kasabanın tek oteline gidiyor, otelciye bir yüz dolar uzatıp "Para sende kalsın" diyor, "oteli gezeceğim, beğenirsem bu akşam burada kalırım". Otelci borçlu, parayı kapıp doğru kasaba koşuyor, "Al" diyor "borcumu". Kasap nakit buldu ya o da dükkân sahibine "Al dostum" diyor "kira borcumdan düş". Dükkân sahibinin durumu da pek iyi değil ama biraz hovarda, koşuyor kasabanın fahişesine, "Geçen günden kalan şu borcumu ödeyeyim" diyor. Hepsi memnun, fahişe parayı alıp doğru otelciye gidiyor, "Borcumu kapatmaya geldim al yüz doları" diyor. O sırada Rus turist oteli dolaşmış, gözü tutmamış, otelciye "Oteli beğenmedim" diyor "ver paramı geri", yüz doları alıp gidiyor. Şimdi hesabı siz yapacaksınız. Kimin kime borcu ne oldu, olmayan bir yüz dolar ne kadar borç ödedi. Ülkelerin hali de biliyorum ki kasabanın esnafı gibi. Kalın sağlıcakla. Haftaya: "Türkiye'de Demokrasi Vardır.   http://www.referansgazetesi.com/haber.aspx?HBR_KOD=135543&YZR_KOD=165
 
#content { margin-top:-140px; ); } #content li { margin-left:25px; }

Ekleme Tarihi
18.01.2010
Ekleyen Kişi
Kemal Erdoğan

Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız