Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 24 Kasım 2024 Pazar
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  Tarım Tedarik »  HABERLER » 
facebook
Twitter
  ANA SAYFA   
 Tarım Finansmanı
 Tarım Sigortası
 Hizmet Sektörü
 Fuarlar
 Tohum
 Gübre
 Zirai İlaç
 Mekanizasyon
 Sulama
 Fidan
 Diğer
 


Türkiye’de çocuk işçiliği ve boyutları

Çocuk işçiliği, geri bırakılmış ülkelerin önemli sosyal sorunlarından biri. Peki çocukların çalışmasında ne gibi bir sakınca olabilir? Çocuklar çalışmaktan memnun ve aileler çalıştırmaktan memnun ise burada sorun nedir? İşte bu noktada çocukların çalışması (child work) ile çocuk işçiliğini (child labor) ayırmak gerekiyor.

Çocukların çalışması eğitim yaşamından alıkoymayan, sağlıklarına ve sosyal gelişimlerine zarar vermeyen bir süreç ise tehlikeli değil. Yaz aylarında ebeveynlerinin yanında hafif işlerde ve gün içinde kısa sürelerde çalışmak bilakis çocuğa sorumluluk duygusu verir. Çocuk işçiliği ise aksine çocukları eğitim yaşamından ya tümüyle koparır ya da eğitim başarısında düşmeye yol açar. Fiziksel gelişimlerinde gerileme, sağlık sorunları, boş zaman faaliyetleri yaratamama ve sosyal ilişkiler kuramama sonucuna götürür. İşte bu süreç kesinlikle engellenmesi gereken bir süreci ifade eder. 4857 sayılı İş Kanunu’na göre 15 yaşın altında hiçbir çocuk çalıştırılamaz. 15-18 yaş arasında ise çocuklar hafif işlerde çalışabilir.

Çocuk işçiliğinin en temel nedeni, yoksulluktur. Yoksul aileler çocuklarını çalışma yaşamına sokmakta tereddüt etmeyebilir. Peki her yoksul aile, çocuğunu çalışmaya yönlendiriyor mu? Hayır. Bu durumda yoksulluk ile birlikte başka değişkenlerin de olması gerekiyor. Bu değişkenlerin en önemlisi, çocuğun çalıştırılmasına ilişkin toplumsal kabuldür. Çocukların çalışma yaşamında olması, tarihsel olarak kabul edilebilir bir şeydir ve “olması gereken” budur. Çocuk çalışmalı ve ailesine gelir getirmeli ya da en azından koluna “altın bilezik” takmalıdır. Bu geleneksel bakış, yoksullukla birleştiğinde, işyerleri denetlenmediğinde, toplum temelli sosyal çalışmalar yürütülmediğinde, çocuk işçiliği kaçınılmaz olarak ortaya çıkıyor.

Prof. Dr. Çiğdem Kağıtçıbaşı ilkini 1975 yılında yaptığı ‘Türkiye’de Çocuğun Değeri ve Aile Değişimi Modeli’ adlı çalışmasını, 2003 yılında tekrarladı ve yaklaşık 30 yıl sonra çocuğun değeri bağlamında gerçekleşen değişimleri gözlemledi. Son çalışmada üç farklı kuşaktan 1025 anne ile görüşüldü. Elde edilen sonuçlara göre 1975 yılındaki çalışmada yüksek çıkan çocuğun faydacı-ekonomik değeri, 2003 çalışmasında ciddi anlamda azaldı. Çocuklar artık ekonomik olarak aileye katkı sağlayacak değerler olarak görülmüyorlar. Bununla birlikte çocuğun psikolojik değeri (eğlence, oyun oynama, gurur duyma, başarı hissi ve arkadaşlık gibi durumları ifade ediyor) 28 yıl öncesine göre artış gösterdi.

Bununla birlikte Çiğdem Kağıtçıbaşı’nın çalışmalarına ek olarak ülkemizde bölgesel farklılıkların çocuğun çalışmasındaki etkisini vurgulamak gerekiyor. Ülkemizin Doğu ve Güneydoğu Bölgelerinde araştırma ve gözlem yapma olanağına erişmiş bir akademisyen olarak, bu bölgelerde çocuk işçiliğinin (özellikle sokakta çalışma) çok yaygın olduğunu söyleyebilirim.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Hane Halkı Çocuk İşgücü Anketleri de bu noktada önemli veriler sunuyor. TÜİK 1994, 1999, 2006 ve 2012 yıllarında dört çalışma gerçekleştirdi.

En çok tarımda çalışıyorlar
 
2012 yılı verilerine göre 15 yaşın altında 292 bin çocuk çalıştırılıyor. 15-18 yaş arasında ise 601 bin çocuk çalışma hayatında. Özetle ülkemizde toplam 893 bin çocuk, çocuk işçi konumunda. Yıllar itibariyle düşüş olsa da çocuk işçiliği rakamları hala çok yüksek. Aynı anketin verilerine göre çocuklar en çok tarımda (ücretsiz aile işçisi) çalışıyorlar. Bunu sanayide çalışma ve hizmet sektörü takip ediyor. TÜİK Hane Halkı Çocuk İşgücü Anketi’nde mevsimlik tarım işçiliği ve sokakta çalışma yer almıyor. Bu çok önemli bir eksiklik. Oysa günümüzde mevsimlik tarım işçiliğinde ve sokakta çalışmada gözle görülür bir artış yaşanıyor. Bununla ilgili istatistiklerin olması, oluşturulacak sosyal politikalara yön verecektir.

Genel bir değerlendirme yapmak suretiyle çocuk işçiliğinin en kötü biçimlerini, güncel gelişmeler ve sorunlar çerçevesinde değerlendirmek gerekirse, aşağıdaki sorun alanları karşımıza çıkacak:

- Mevsimlik tarım işçiliği,
 
- Sokakta çalıştırılan çocuklar,
 
- Atık madde toplayan çocuklar,
 
- Suriye’den gelen çocuklar,
 
- Dilenen-dilendirilen çocuklar.

Ülkemizde ne yazık ki, yukarıdaki sorun alanlarına yönelik bütüncül bir politika ya da uygulama bulunmuyor. Mevzuatın uygulanmasında, kurumlararası sorumlulukların belirlenmesinde ve yeni sorunlara yeni modellerin oluşturulmasında ciddi eksiklikler ve yetersizlikler söz konusu.

Tüm bu sorunlar çerçevesinde ilgili tüm kamu kurumlarının işbirliğinde model önerileri oluşturulmalı. Bu modeller koordineli olarak uygulamaya geçirilmeli. Ortak bir veri tabanı ile çocuk işçiliğinin bütün türleri hakkında düzenli ve eksiksiz veri toplanmalı. Aileyle ve toplumla çalışma yöntemleri devreye sokulmalı ve en önemlisi bu sorunun çözümü yönünde güçlü bir irade oluşturulmalıdır. Çocuk işçiliğinin olmadığı bir ülke ümidiyle...
 
 
 
 
 
 
 

Ekleme Tarihi
21.07.2014
Ekleyen Kişi
Özgür Şevik

Etiketler: Türkiye’de, çocuk işçiliği ve boyutları, tarım, çocuk işçiler
Link: Türkiye’de çocuk işçiliği ve boyutları




  HABERLER
>> Arşiv İçin Tıklayınız