Köye kamyonetle gelen manav köylü kadınlarına sebze, meyve satıyor. İzmir’in birçok köyünde gördüğümüz manzara bu. Köylüler satmak için bir iki ürün yetiştiriyorlar ve sebze, meyveleri dışarıdan alıyorlar. Bazı bahçe ve tarlaların boş durduğunu da gözlüyoruz. Alınan sebze ve meyveler aşırı ilaç ve kimyasal gübre ile yetiştirilmiş ve çoğu da lezzetsiz. Köylülerimizin bir kısmı tehlikenin farkında ve sade kendileri için tarımsal ilaçsız ve kimyasal gübresiz sebze, meyve yetiştiriyorlar. Satmak için ise şirket tohumları ile zehirli tarım yapmaktalar. Çoğu açısından ise, tarım ilaçlarının zararlı kabul edilmesi için hemen öldürmesi veya hasta etmesi gerekiyor. “İlacı atıyorum. Bir şey olmuyorum” diyen çok köylü gördüm. Kentlilerimiz ise yıllardır hormona kafayı taktılar, çok daha zararlı olan tarım ilaçları konusunda ise duyarlılık çok az.
Bazı köylerimizde çoğu da yaşlı olan kimi kadının elinde çok fazla sayıda yerel tohumlar var. Dört çeşit fasulye, iki çeşit börülce, üç çeşit mısır vb. şeklinde ellerindeki değerli hazineyi sayıyorlar. Ancak bu kişilerin de ölüp gitmesi ile bu hazine yok olup gitmekte. Bildiğiniz gibi 2006’da çıkan tohum yasasına göre bu yerel tohumların satılması veya bunlardan fide üretilerek satılması yasak. Karşılıksız verilmesi veya takas yapılmasına ise bir engel yok. Duyarlı bir ülkede böyle bir yasak tek kelime ile zulümdür ve milyonlarca köylünün sırf bu amaçla protesto gösterileri yapmasını hak eder. Ancak ülkemizde köylünün çoğu, hatta politikacılarımızın çoğu tamamen çok uluslu veya onların uydusu şirketlerin çıkarına düzenlenmiş bu yasanın gerçek içeriğinden habersiz.
Bu sıkı örülmüş imparatorluğun çok yönleri var şüphesiz. Ancak hayal gücü, umut ve bilgiye dayalı mücadele ile bu koşullardan adım adım kurtulmak mümkün. Hâlbuki köylülerimiz dâhil herkese umutsuzluk aşılayanlar tümen tümen. Köylerde de size bazı sorunların nasıl çözüleceğini değil de neden çözümlemeyeceğini anlatmaya hevesli çok insan var. Bazı köylerde üreticileri yerel tohumlara sahip çıkmaları ve şimdilik hiç olmaz ise kendileri için yerel çeşitlerle sebze, meyve üretmeye teşvik ediyoruz. Yerel çeşitlerle çoğu zaman hiç tarım ilacı ve kimyasal gübre kullanmadan ürün üretmek mümkün. Ayrıca lezzetleri de şahane. Tarım ilaçlarının yol açmadığı hastalık yok gibi. Kanserin patlama yaptığı köylülerin de katıldığı bir saptama. Ancak bunda tarımsal ilaç ve kimyasal gübrelerin payı konusunda bilgiler çok zayıf.
Birkaç köylü önerilerimiz karşısında “bunlar hayal” dediler. Lezzetsiz ve zararlı ürünler ve kanser gerçeği ise onlar için sanki kaçınılmaz bir yazgı, kader. Bu arkadaşlara geçen gün bir yerde okuduğum şu sözü hatırlatmak isterim:
“Hayal gücünden yoksun olanlar, yoksun oldukları şeyleri hayal edemezler”
Hayal güçlerini ateşlemek için yapılacak çok şey var.