- Jeotermale dayalı elektrik üretimi için ideal ısı 180 dereceydi. O nedenle elektrik üretmeye hiç soyunmadık. Bilkent İşletme mezunu Şükrü Başyazıcıoğlu, enerjiden vazgeçti, jeotermal ısıdan yararlanarak sera kurmayı kafasına koydu: - Bunun için Denizli’de kalmak şart değildi. Önce Hollanda’ya gidip seracılık konusunu inceledim. Sonra jeotermal ısıyı kullanarak serada üretim yapmak üzere Kayseri’ye daha yakın yer aradım. Nevşehir Kozaklı’da 98, Yozgat Boğazlıyan’da 60 derecelik suyu bulunca iki noktada sera kurmaya karar verdi: - Toplam 600 dönümlük alanın 130 dönümünü domates üretmek üzere seraya dönüştürdük. 13 milyon Euro’luk yatırımla üretime geçtik. Kozaklı’da serayı gezerken domates fidelerinin kökünün toprak yerine torbaların içinde olduğunu gördüm: - Torbaların içinde görüğünüz Hindistan Cevizi kabuğudur. - Aydın eski milletvekili Ertuğrul Kumcuoğlu ile birlikte Remzi Gür’ün Sultanhisar’daki serasını gezmiştim. Onlar “perlit”le topraksız tarım yapıyor. Hindistan Cevizi kabuğu kullanımı yaygın mı? - Başka kullananlar da var. Hindistan Cevizi kabuğu, bitkilere yararlı maddeler içeriyor. Toprağa dayalı seralarda dönüme 25 ton domates alınırken, biz 60 ton elde ediyoruz. California’da 90 tonu buluyor. Hedefimiz 90 tona ulaşmak. Serayı kış aylarında jeotermal kaynaktaktan ısıttıklarını vurguladı: - 98 derecelik su 2 kilometrelik mesafeden borularla geliyor, seranın içinde dolaşıyor. Isısı 40 dereceye inen suyu yeniden yeraltına basıyoruz. Serada tek dikimde 10 ay ürün aldıklarını kaydetti: - Her fide ortalama 40 çiçek açıyor ve domatese dönüşüyor. 10 ayda bir fideler yenileniyor. Karton kasaların üzerindeki “Ali’s Garden” (Ali’nin Bahçesi) yazısına baktığımı gördü: - Babam Ali Başyazıcıoğlu’nun adından esinlenip markayı “Ali Baba” yapmak istedim. İzin alamayınca “Ali’s Garden” dedim. Mahmut Başyazıcıoğlu’nun 1950’li yılların başında girdiği pastırma-sucuk işini oğulları Ali Başyazıcıoğlu ve Ömer Başyazıcıoğlu büyüttü. Oradan gelirleriyle Kayseri’ye Hilton’u kazandırdı. İki kardeş 2000 yılında, “Mevcut işlerde ortaklık sürsün, yeni işlerde ikimiz de kendi çocuklarıyla yola devam etsin” kararı aldı. Şükrü Başyazıcıoğlu da, “Elektriğe niyet, domatese kısmet” diye kolları sıvadığı serada şimdiden 45 milyon liralık ciroyu yakaladı... Sucuk-pastırma cirosu 100 milyon lirayı aşıyor
ALİ Başyazıcıoğlu ve Ömer Başyazıcıoğlu kardeşlerin ortaklıkları sucuk-pastırma ve başta Hilton Oteli olmak üzere turizmde sürüyor. Ali Başyazıcıoğlu, kendi adını taşıyan ve oğlu Şükrü Başyazıcıoğlu’nun yönettiği holding merkezinde çalışmalarını yürütse de yarım gününü sucuk-pastrıma fabrikasında geçiriyor. Şükrü Başyazıcıoğlu’na Başyazıcı markalı sucuk-pastırma işinin cirosunu sordum: - Yılda 100 milyon lirayı aşıyor.
Tabanlıoğlu bastırdı Now 15 kat yükselecek
ALİ Başyazıcıoğlu ve Şükrü Başyazıcıoğlu, İstanbul’da gayrimenkule yatırım yapmak planıyla 3-4 yıl önce Bomonti’de Sanofi’den arsa satın aldı. Mimari proje için Tabalıoğlu Mimarlık’ın kapısını çaldı. Ofis-rezidans karması projenin ilk çizimleri ortaya çıkınca baba-oğul Başyazıcıoğlu ile Melkan Tabanlıoğlu masaya oturdu. Tabanlıoğlu, söze girdi: - Burası 15 katlı bir bina olacak. Ali Başyazıcıoğlu itiraz etti: - Burada 32 kata izin var. Neden 15 katta kalalım? Tabanlıoğlu ısrar etti: - Siz yaşam alanı mı, yoksa sipsivri bir binadan yana mısınız? Bence size burada iyi bir yaşam alanı yakışır. Ali Başyazıcıoğlu, ikna oldu. Böylece Ali Başyazıcıoğlu Holding’in Bomonti’deki 90 milyon dolarlık “Now” projesinin yüksekliği 15 katla sınırlandı. “Now”, 5 bin metrekare üzerinde 40 bin metrekarelik “yaşam alanı” oluşturacak...