İki gündür Moskova'dayız.
BM'nin İran'a yönelik yaptırım kararları, İsrail'in haydutluğuna tepkiler, Türkiye'nin iç politik tartışmaları memleketten uzak olsak da gündemimizde.
Trafikte boğuşurken internetten gazeteleri takip ediyoruz.
Anayasa Mahkemesi'nin adeta 'geliyorum' diyen hukuksuzluğu ve yargıdaki 'organize işler' gazetelerin yine manşetinde.
Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker hukuk adamlarının başrolde olduğu skandallarla ilgili 'hukuk neyi gerektiriyorsa o yapılır' demiş.
İnansak mı acaba? Bugüne kadar ortaya çıkan skandalları üst üste koysak dağ olurdu. Ama soruşturma sonucu duymadık! Tıpkı Genelkurmay soruşturmalarında olduğu gibi herkesin gözü önündeki skandallar yerine 'sızdırma' soruşturması yapılıyor.
Yapılan soruşturmalarda öyle sonuçlara ulaşıyorlar ki; 'eh sizden de bu beklenirdi' dememek işten değil. Yargıtay Başsavcılığı'ndan Erzincan Savcısı İlhan Cihaner'e 'seni dinliyorlar' diye faks çekiyor. Faks gazetelerde yayınlanmış, Google'da duruyor.
Soruşturmayı yapanlar da 'araştırdık öyle bir şey bulamadık' diyor. Google'a sorsalardı bulurlardı. Ama bulmak istemeyince bulunamıyor doğal olarak.
Saadet lideri Numan Kurtulmuş'un çok önemli bir çağrısı yansımış yine gazetelere. Halkın avukatıyım diyen Kılıçdaroğlu'na 'madem öyle, halk referandumu destekliyor, karşı çıkma' mealli konuşmuş.
Günlerdir Ankara gazetecileri Kılıçdaroğlu'nun estirebileceği rüzgârı tartışıyoruz. Hepimiz şu fikirde birleşmiştik: Kılıçdaroğlu gerçekten yeni bir kapı açacaksa, referandumla ilgili 'bizim itirazımız 8. maddeyeydi. O da düştü. Diğerlerine itirazımız yok. Referanduma evet demeliyiz' der mi yorumları yapıyorduk.
Rusya'da da çok ciddi gündemler var. Ama bütün bunları bir kenara bırakıp 'domates'e gelmek istiyorum.
Domates burada çok ciddi bir mesele. Kilosu 5 ile 10 dolar arasında değişiyor. Hatta domates üzerinden üretilmiş bir sürü hikâye bile var.
Ruslar da başta Türkiye olmak üzere birçok ülkeden sebze meyve ithal ediyor. Hatırlanacağı gibi sık sık da kriz yaşıyoruz. Hormon tartışmaları sebebiyle Türk malları gümrüklerde kalıyor. Gerçi sorun çözüldü, laboratuvarlar kuruldu ama konunun güncelliği sürüyor.
Rusya devlet televizyonunun birinci kanalında yayınlanan popüler bir çevre programı var. Sreda Obitanya... Cihan'ın başarılı Moskova muhabiri Faruk Akkan'ın anlattığına göre de çok izleniyormuş.
Doğal olarak tercüme edince gördük ki bu domates meselesi oldukça ciddi bir konu.
Programda 'domateslerdeki hormon oranı' tartışılıyor. Sunucu beş farklı domatesi alıp sırayla duvara fırlatıyor. Özbek domatesi çarpınca parçalanıyor. Kırgız domatesi, Gürcü domatesi vs...
Sıra beşinci domatese geliyor. Domatesi elinde dolaştıran sunucu 'Türk domatesi' dedikten sonra duvara fırlatıyor.
Domates aynen geri geliyor. Bir daha atıyor. Domates duvara çarpınca top gibi zıplayıp geri geliyor.
Tabi işi abartıp birazdan domates görüntüsü verilmiş topla masa tenisi oynanıyor.
Ana fikir şu: Türk domateslerindeki hormonlar yüzünden domates daha çok topa benziyor. Zıp zıp zıplayan Türk domatesi...
Bu kadar ciddi olay içerisinde bir de domates meselesi var yani...
Adem Yavuz ARSLAN
http://www.bugun.com.tr/