Ocak-Eylül döneminde ihracat artışı yüzde 12.0, ithalat artışı yüzde 29.8 oranında oldu.

Yılın 9 ayında dış ticaret açığı 48.6 milyar dolar.

Eskiler "Bu sıcağa kar mı dayanır?" derlerdi. Bu gidişe döviz mi dayanır…

Başkalarından döviz bularak ucuz ithalatı devamlı olarak sürdürebilecek miyiz? Zaman gösterecek.

Ağustos ayında sanayi üretim endeksi yıllık olarak yüzde 11 artış gösteriyordu. Buna karşılık 8 aylık ithalat artışı yüzde 30.5 olmuştu.

İthalat artışı yatırım ve tüketim mallarındaki talep patlamasına dayanmıyor. Ara mallar, hammadde ithalatından kaynaklanıyor. Eskiden bahane olarak enerji fiyatlarındaki artış gösterilirdi.

Şimdilerde sorun ucuz ithal girdi yüzünden her türlü üretimde yerli girdi kullanımının azalması.

İhracat için ülke çeşitlenmesine rağmen hala Batı pazarının önemi görülüyor.

Bu tesbitlere bakarak vah vah mı çekeceğiz, yoksa tedbir mi alacağız?

Ya bizim ürettiğimiz malların talebi yok. Talebi olan malların üretimine yönelmeliyiz .

Ya da talebi olan malı üretiyoruz ama, maliyetlerimiz/fiyatımız pahalı.

Maliyet /Fiyat neden pahalı olur ?

Ya döviz kurumuz gerçekçi değil

Ya da bizde işçilik ve girdi fiyatları yüksek.

Şu bir gerçek ki, işcilik ve girdi fiyatları sorun teşkil etmiyor. Hele hele ucuz ithal girdi her türlü üretici ve ihracatçı için maliyet avantajı sağlıyor.

Buna karşın, üreticinin ve ihracatçının ucuz girdiden sağladığı avantaj, rekabetçi maliyet ve fiyatı tutturmasına imkan vermiyor.

Anlaşıldığı kadarı ile Merkez Bankası ve Hükümet ucuz döviz kurunu sürdürmeye niyetli. Bu durumda önümüzdeki aylarda ithalat artışının sürdüğünü ihracatdaki gerileme nedeniyle dış ticaret açığının büyüdüğünü görmeye devam edeceğiz.

Tevfik Güngör