Domates başta olmak üzere bazı meyve ve sebze fiyatlarında görülen yüksek oranlı artış, Türkiye'deki gıda enflasyonunu yeniden gündeme taşıdı. Evet, Türkiye'nin bu alanda her geçen gün daha fazla hissedilen sorunları var ancak dışarıda da durum çok farklı değil.
Son zamanlarda, dünya emtia fiyatları içinde gıda fiyatlarının seyri dikkat çekiyor. Kriz sürecinde düşüş kaydeden dünya emtia fiyatları, toparlanma konusundaki belirsizlik ve endişeler sebebiyle hızlı bir artış göstermedi ama gıda fiyatları bunun dışında kaldı. Tablodan da görüleceği gibi, emtia fiyatları henüz kriz öncesi seviyelerden uzak fakat gıda fiyatları kriz öncesi seviyeye yaklaşmış durumda.
2005 yılında 100 olan gıda fiyatları endeksi, 2008'de ortalama 157,0'a kadar çıkmıştı. 2008'in üçüncü çeyreğinde ise 165,7 seviyesindeydi. Ancak kriz sebebiyle 2009'da 134,0'a indi. Daha sonra da hızla yükselmeye başladı ve geçtiğimiz ekim ayında 162,9'a ulaştı.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü'nün (FAO) her ay açıkladığı endekse göre de, gıda fiyatları geçen yılın başına kıyasla yüzde 25 artmış bulunuyor.
Beklenti, yükselişin devam edeceği yönünde. Krizden daha az kayıpla çıkan, hatta büyümesi sekteye uğramayan başta Çin olmak üzere pek çok gelişmekte olan ülkede gelir seviyesi yükseldikçe daha iyi hayat isteği kendini gösteriyor, gıda tüketimi de artıyor. Bunun yanında nüfus artışı da söz konusu tabii ki. Ancak gerek iklim değişiklikleri, kuraklık, sel vs. afetler, gerekse bazı tarım ürünlerinden "biyoyakıt" elde edilmesi ve uluslararası fonların gıda ürünlerini bir yatırım aracı olarak kullanması, fiyatları yukarı taşıyor ve taşımaya da devam edecek gibi.
Dün Çin'deki enflasyon verileri açıklandı. Ekim ayındaki yıllık enflasyon toplamda yüzde 4,4. Gıdadaki oran ise yüzde 10,1. Yani ortalamanın 2,5 katı neredeyse. Çinli yetkililere göre, yüzde 4,4'lük oran, son 25 ayın en yükseği ve temel sebep gıda fiyatlarındaki artış.
Sadece Çin değil, Türkiye dahil pek çok ülkede gıda fiyatlarında görülen artış, genel enflasyon üzerinde baskı oluşturuyor.
Bazı ülkeler zaman zaman gıda ihracatına yasak getirebiliyor. Mesela bir süre önce, kuraklığı gerekçe gösteren Rusya, tahıl ihracatına yasak getirmişti. Bu tür girişimler, tabii olarak fiyatlara da yansıyor.
Dünya gıda fiyatlarının yükselmesi, gıda ithalatçısı ülkeler, özellikle de bazı Afrika ülkeleri için ciddi sıkıntı. Fiyatların sübvanse edilemez boyutlara ulaşması, halkla hükümetleri karşı karşıya getirebiliyor. Ve ileride bu durum daha büyük sorunların tetikleyicisi olabilir.
Burada yüksek gıda fiyatlarının, geçtiğimiz eylül ayında Mozambik'te 10 kişinin hayatını kaybettiği isyanlara yol açtığını hatırlatalım.
Tarım, dolayısıyla tarım alanları ileride "altın kıymetinde" olacak. Pek çok ülkenin Afrika kıtasında tarım alanları edinmek için sarf ettiği enerji gözden uzak tutulmamalı.
Bazı tarım ürünleri yanında et ve süt gibi ürünlerde bile dışa bağımlı hale gelmeye başlayan Türkiye'nin bu alanda ciddi tedbirler alması şart. Önümüzdeki salı günü Kurban Bayramı ve gündem ithal kurbanlıklar... Bir zamanlar, bayramda Ortadoğu ülkelerine hayvan ihraç eden bir ülke olduğumuzu unutmayalım.
Türkiye'nin bir yandan mevcut hayvancılık potansiyelini, diğer yandan da tarımsal imkânlarını harekete geçirmesi gerekiyor. Elindeki geniş arazileri bir an evvel daha verimli kullanmaya geçmesi, tarım ve gıda alanındaki Ar-Ge çalışmalarına hız vermesi, daha fazla kaynak ayırması şart.