Uluslar arası araştırma kurumu İPSOS yerli ortağı KMG ile bir yıllık bir sürede 34 ilde 6200 hanede yaptığı bölgelere göre hane nüfusu,  hane halkı tüketim eğilimlerini ve tüketim güçlerini ortaya koyan araştırması Türkiye açısından önemli bir fotoğrafı ortaya koyuyor. Özellikle yatırım yapacak iş dünyası temsilcilerine bazıları bilinen bazıları ezber bozan sonuçlar sunuyor. 

İPSOS Paris borsasına açık uluslararası bir araştırma kurumu ve Türkiye'de yerel ortağı KMG. O nedenle Türkiye'deki araştırmalarını İPSOS-KMG olarak yürütüyorlar. İş hacimleri 45 milyon lira dolayında. Bunun yüzde 15'i yurt dışı yüzde 85'i yurt içi araştırmalardan sağlanıyor. Son dönemde hem Türkiye'deki bazı yabancı sermayeli firmalar, hem de Türk firmaları için yakın coğrafyada potansiyel pazar araştırmaları ve tüketici davranış araştırmaları yapıyorlar. İran, Irak, Kazakistan, Pakistan son dönemlerde İPSOS-KMG'nin araştırma yaptıkları ülkeler arasında yer alıyor.

Arkadaşımız İbrahim Ekinci'nin haberleştirdiği İPSOS-KMG araştırması Hane Tüketim Paneli 2009 yılı Ekim ayı ile 2010 yılı Eylül ayları arasında Türkiye'nin bütün bölgelerindeki 18 milyon haneyi temsil edebilecek şekilde seçilen temsil niteliği özel 34 ilde 6200 hanede gerçekleştirilerek bölge bölge Türkiye Raporunda ortaya konulmuş. Bir Türkiye fotoğrafı çekilmiş.

Bu fotoğrafta farklı bölgelere göre hanelerdeki ortalama kişi sayısı, tüketim eğilimleri, ürün tercihleri, harcama güçleri gibi konularda değerlendirmeler yer alıyor. Ayrıca, internet sahipliğinden, eğitim durumunun varsıllık ve yoksulluğa etkisi gibi konularda araştırma sonuçları içersinde yer alıyor. Haberde bu konular tablolarıyla yer aldığı için ben burada araştırmanın sonuçlarını ortaya koyan rakamlara ve oranlara değinmeyeceğim. Yalnız, sonuçlardan bir bölümünün beklentilerimize paralelken, bazı sonuçlar ezberimizi bozar nitelikte.

Bunlardan biri "Türkiye'de iyi eğitimli olmak, mesleki açıdan birikimli olmak zengin olmaya yetmiyor" değerlendirmesi. Araştırma, nüfusun AB grubunda yer alan yüzde 3.7'sinin  en alt, yüzde 7.8'i alt gelir grubundaki eğitimli yoksullar olduğunu, DE grubunda yer alan eğitim ve mesleki bilgi açısından en düşük grupta yer alanların yüzde 22'sinin ise en üst ve üst gelir grubunda yer aldıklarını ortaya koyuyor. Aynı şekilde araştırma Marmara bölgesinin hem en fazla zengine sahipken, en fazla yoksula da sahip bölge olduğu bilgisini bize aktarıyor.

Türkiye artık yatırım için yola çıkanların el yordamıyla, taklitle değil, doğru yer seçimleri, Pazar araştırmaları ve Ar-ge sonuçlarına itibar ederek yola çıktığı bir ülke olma özelliğini kazandığı bir ülke olmaya başladığı için bu tür yol gösterici Türkiye fotoğrafını çeşitli yönleriyle ortaya koyan araştırmaların önemi her geçen gün artıyor.

Bunun doğal sonucunda yatırımların önemli bölümü "Sınama yanılma" içermeyen, "Doğru yere-doğru zamanda-doğru çivi çakılması" ile yola çıkılan bunun ön çalışmasını yapan yatırımlar oluyor. Böyle yola çıkılmasında ise yatırımlar "Uzun süreli ve muhtemel sonuçları, verimlilikleri" önceden kestirilebilen yatırımlar olabiliyor.

Yatırım yapacak bütün kuruluşların bu tür araştırmalara ve ön çalışmalara ihtiyacı olduğunu bilerek yola çıkmalarının büyük önemi olduğuna inanıyorum.

Osman Arolat

http://www.dunyagazetesi.com.tr/