Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 11 Ocak 2025 Cumartesi
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  BASINDAN MAKALELER » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler

Doğrusu kavramları birbirine karıştırmakta üstümüze yok. Hani ekonomiyi soğutmaya ve kısa vadeli sermaye girişini frenlemeye dönük önlemler alındı ya, bugünlerde müthiş yaratıcı görüşler ortaya atıyor, bu önlemlerin doğrudan yabancı sermaye girişini ne kadar artırabileceğini tartışıyoruz. Ne ilgisi varsa…

Merkez Bankası ve BDDK'nın aldığı önlemler, birbirini tamamlar nitelikte. Bu önlemlerin birbirini destekleyerek ekonomide soğuma ve kısa vadeli sermaye girişini frenleme işlevi yerine getirmesi bekleniyor. Kısa vadeli sermaye girişinde ortaya çıkacağı umulan yavaşlamanın da cari açığı azaltacağı, bunun da sonuç olarak ekonominin soğumasına katkıda bulunacağı umuluyor.

Kağıt üstünde her şey normal. Ama arzulanan sonuç elde edilir mi, bir yargıda bulunmak kolay değil.

Ancak, başta da dedik ya, kavramları birbirine karıştırıp çorba yapmakta üstümüze yok, diye. Neleri mi karıştırıyoruz?

-Sıcak paraya önlem, mevcudun çıkmasını sağlamak değil, yeni girişleri frenleyebilmek amaçlıdır. Bu sonucun elde edilebileceği de çok tartışmalıdır.

-Alınan kararlarla sıcak para girişinin frenlenebileceği, mevcudun vadesinin ise uzayacağı umulmaktadır. Kararlar, giriş-çıkışa bir yük mü getirilmektedir ki, mevcut sıcak para vade uzatımına gitmek durumunda kalacaktır? Mevcut para, vadeyi uzatırsa, bunun iki nedeni vardır. Bir, burada başına bir iş gelmeyeceğini görmektedir; iki, burada elde etmekte olduğu karı başka yerde bulamayacağının farkındadır.

-Kısa vadeli sermaye hareketi yavaşlarsa, bu doğrudan yatırım girişinin artması sonucunu doğurmaz, iki sermaye arasında hiç mi hiç bağlantı yoktur. Çünkü kısa vadeli sermaye ile doğrudan yatırım konusu sermaye, birbirinin yerini tutacak sermaye olarak görülemez.

-Türkiye'de hisse senedine ya da iç borçlanma senedine yatırım yapmakta olan uluslararası sermaye, bu alanlardan vazgeçtiğinde (vazgeçerse eğer) "hiç olmazsa doğrudan yatırım yapayım" diye düşünmez, düşünemez.

Doğrudan yatırım ve açık

 

Gelelim başta değindiğimiz konuya; yani, kısa vadeli sermayeye dönük önlemlerle doğrudan yabancı sermaye girişinin artabileceği yolundaki görüşlere…

2011'de doğrudan yatırım girişinin teşvik edilmesine ağırlık verilecekmiş, böylece bu yatırımların artmasıyla cari açığı frenlemek mümkün olabilecekmiş.

Sakın burada kastedilen cari açığın frenlenmesi değil de, açığın finansman kalitesinin yükseltilmesi olmasın.

Para paradır; ister kısa vadeli olarak hisse senedine ya da devlet iç borçlanma senedi için gelsin, ister doğrudan yatırım için. Türkiye'ye katkı bu iki girişte elbette kıyaslanmayacak kadar farklıdır; ama ödemeler dengesi açısından "para girişi yönüyle" aynıdır. Dikkatinizi çekmek isteriz; "para girişi yönüyle" aynıdır. Çıkış, elbette farklılık gösterir. Bugün doğrudan yatırım için giren paranın, sıcak parada olduğu gibi yarın çıkması elbette söz konusu değildir. Ama girişte oluşacak etki aynıdır. Ülkeye para girmekte, böylece cari açık finanse edilmektedir.

 

Portföy-doğrudan yatırım dengesi

Portföy yatırımı girişi ile doğrudan yatırım girişi arasındaki denge en çok 2004 yılında bozuldu. Söz konusu yılda 2.8 milyar dolarlık doğrudan yatırım girişine karşılık, 9.4 milyar dolarlık portföy yatırımı geldi. 2005'te makas kapandı, 2006'da durum tersine döndü.

2007, doğrudan yatırımların 22 milyar dolarla rekor kırdığı, portföy yatırımlarının ise 2.8 milyar dolarla çok azaldığı bir yıl olarak kayıtlara geçti. 2008'de kriz yılı olmasına rağmen 18.3 milyar dolarlık doğrudan yatırım girişi olurken, özellikle ekim ayında yoğunlaşan çıkışla yılın tümündeki portföy yatırımı çıkışı 3.8 milyar doları buldu.

Geçen yıl 8.3 milyar dolarlık doğrudan yatırıma karşılık, 2.9 milyar dolarlık portföy yatırımı girişi gerçekleşti.

Bu yılın ilk on aylık döneminde ise doğrudan yatırım girişi 5.9 milyar dolarda kaldı. Bu dönemde, portföy hesabındaki giriş 17.8 milyar dolarla geçmişteki yıllık rakamları bile geride bıraktı.

Şimdi amaç, 2011 yılında doğrudan yatırımı girişini artırmak. Buna kimsenin itirazı yok zaten. Ama bunun yolu herhalde portföy yatırımlarını kısmaktan geçmiyor.

 

 

Alaattin Aktaş

 

http://www.dunyagazetesi.com.tr/

 

   

Ekleme Tarihi
29.12.2010
Ekleyen Kişi
gidatarim2

Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız