2007 yılında 12.2 milyon yoksulumuz vardı. 2008 yılında yoksul sayısı 11.9 milyon oldu. 2009 yılında yükseldi 12.7 milyon oldu.
TÜİK tarafından dün açıklanan yoksullukla ilgili göstergelerin iyimserlere göre sevindirici, gerçekçilere göre üzücü yönleri var.
- İyimser bakış ile, krizin ülkeyi kasıp kavurduğu 2009 yılında yoksul sayısının sadece 800 bin artması sevinilecek bir durumdur. Çünkü krizden daha az etkilenen ülkelerde 2009 yılında yoksulluk çok daha büyük ölçüde artmıştı.
- Gerçekçiler (isterseniz kötümserler diyelim) ise, son 3 yılda yoksul sayısının 12 milyonun altına indirilememesini, gelir dağılımındaki çarpıklığın devam ettiğini gösterdiğini söyleyeceklerdir.
Yoksulluk araştırmaları her ülkede benzer şekilde yapılır. Yoksulluk tanımları her ülkede benzerdir.
- Yoksulluk: İnsanların temel ihtiyaçlarını karşılayamama durumudur.
Dar anlamda yoksulluk, açlıktan ölme ve barınacak yeri olmama durumudur.
Geniş anlamda yoksulluk, gıda, giyim ve barınma gibi olanakları yaşamlarını devam ettirmeye yettiği halde toplumun genel düzeyinin gerisinde kalmasıdır.
Bizde 2009 yılında 339 bin gıda yoksulu belirlenmiştir. Bu sayı 2007 yılında 328 bin idi. Gıda yoksulluğu bir kişinin günlük asgari 2100 kalori almasını sağlayacak ölçüde gıda harcaması yapamaması anlamına gelmektedir.
Gıda+Gıda Dışı ihtiyaçları kapsayan geniş anlamda yoksulluk tanımına göre 2009 yılında 12 milyon 751 yoksulumuz var. 2007 yılında bunların sayıları 12 milyon 261 bin idi.
- Kişi başı günlük harcamalara göre yoksulluk: Uluslararası karşılaştırmalarda, kişilerin günlük tüketim harcaması güçlerine göre yoksul sayıları belirlenmektedir. Bu belirlemeler ABD dolarının satın alma gücü paritesi ile yapılmaktadır.
Kişi başına günde 1 doların altında harcama ile yaşayan olmadığı belirlenmiş.
Kişi başı 2.15 doların altında harcama ile yaşayan 159 bin kişi var. Bu sayı 2007 yılında 356 bin imiş.
Kişi başı günde 4.3 doların altında harcama ile yaşayanların sayısı ise 3 milyon 66 bin kişi. 2007 yılında bunların sayısı 5 milyon 796 bin imiş.
TÜİK çalışmasında 2009 yılında bir kişi için yoksulluk sınırı 365 TL olarak belirlenmiş. 2010 yılı için bu rakam 396 lira olarak düzeltilmiş.
2010 yılı için 3 kişilik ailenin yoksulluk sınırı 759 TL olarak açıklanıyor.
Başbakanımız 3 çocuk istiyor. Üç çocuklu 5 kişilik ailede yoksulluk sınırı ise 1.025 TL oluyor..
2002 yılından bu yana yıllık değişimler izlendiğinde hemen her ölçüye göre Türkiye genelinde yoksulluğun azaldığı görülüyor.
Örneğin 2002 yılında gıda yoksullarının (açların) toplam nüfusa oranı 1.35 iken 2009 yılında yüzde 0.48’e gerilemiş.
Yoksulların (gıda+gıda dışı yoksulluk ölçüsüne göre yoksulların) toplam nufusa oranı yüzde 26.96’dan yüzde 18.08’e gerilemiş.
2006 yılından bu yana kişi başı 1 doların altında harcama ile yaşayan yok.
Kişi başı günde 4.3 dolar harcama ile yaşayanların toplam nüfusa oranı ise yüzde 30.30 iken, 2009 yılında yüzde 4.35‘e gerilemiş.
İyileşme var. Ama istenen bu iyileşmenin daha hızlı olmasıdır. Önce gıda yoksulunun kalmaması, daha sonra da yoksul sayısının en aza indirilmesidir. Bunun da yolu (1) Üretime dayalı büyümedir. (2) Büyümeye paralel olarak gelişmedir. Büyüme ve gelişme farklı kavramlardır. Gelişme, kalkınmadan elde edilen gelirin adil dağıtımının sağlanması, eğitimin, yaşam biçiminin iyileştirilmesi için kullanılması ile gerçekleşir.
Büyüme üretime de dayansa, üretim artışı toplam geliri de artırsa, eğer gelişme politikaları doğru değil ise, gelir dağılımı düzelemez. Yoksulluk önlenemez.