TÜİK verileri bir süredir tartışma konusu oluyor. Anketlerin veri tabanlarına ve sonuçların denetim yöntemlerine "inançsızlıklar" ortaya konuluyor.
Özellikle sanayi ve kapasite kullanım endeksleri için TOBB'un mutlaka yaygın sanayi odaları ağıyla WEB ortamında yer alan bir doğru ve sürdürülebilir envanter çalışmasına girmesinin dönemi gelmiştir. TOBB'un yapacağı bu çalışma bir yanıyla TÜİK'e dönük eleştirilerin de doğru olup olmadığını ortaya çıkaracaktır.
Son dönemde TÜİK araştırma sonuçlarına birçok yönden itirazlar geliyor. Oysa, açıklanan rakamlarla ilgili anketlerin örneklemlerine baktığımızda TÜİK'in verdiği rakamlar inandırıcı sayısal değerleri tutuyor. Örneğin dün açıklanan Aylık sanayi üretim endeksi, 4851seçilmiş işyerinde 1438 maddeye bağlı olarak uygulanan , "Aylık Sanayi üretim Anketi" sonuçlarını içeriyor. Sürecin doğrulanması TÜİK'in personelince önceki veriler karşılaştırılarak ve takvim ve mevsimsel düzeltmelere tabi tutuluyor.
Türkiye'de 250 bin dolayında üretim yapan işyeri bulunduğuna göre bu sayıda örneklem araştırmacılar tarafından da yeterli görülüyor. Ancak, gönderilen anketlerin işletmelerde kimler tarafından nasıl doldurulduğu, denetim sisteminin bu aşamada nasıl yapıldığı konusunda hem araştırmacıların hem de görüştüğüm çeşitli sanayi odası yöneticilerinin "şüpheleri" olduğuna tanık oldum. Bu şüphesini ortaya koyan bir oda yöneticisi "Bazen kapasite kullanım endeksi ile sanayi endeksi arasında birbirine uymayan sonuçlarla karşılaşıyoruz. Kapasite artarken sanayi üretiminin aynı dönemde düştüğüne tanık oluyoruz. Bunu çözemiyoruz" dedi. Kendi kapasite kullanım endeksini hazırlayan Kocaeli sanayi odası yöneticileri de çoğunlukla TÜİK ile sonuçlarının paralel olduğunu ama bazen farklı sonuçlar çıktığını söylüyorlar. Birçok sanayi odası yöneticisi ise, "Elektrik üretimi artışına bakıyoruz. Meclis'te üyelerimize 'İşleriniz nasıl, istihdam artırdınız mı, ihracatınız artı mı? Sorularını soruyoruz. TÜİK açıklamaları sonrasında bize medyadan yöneltilen sorulara buna göre cevap veriyoruz. TÜİK anketine kimlerin yanıt verdiğini ise bilmiyoruz" diye yanıt veriyorlar.
Bir süredir biz, "Doğru ve sürdürülebilir envanter olmadan doğru sonuçlara ulaşılamayacağını" söyleyip anketlere dayalı çalışmaların yetersizliğini öne sürüyoruz.
Peki, yapılması gereken nedir?
TÜİK anketlerini masa başından değil yerinden önceden haber verilmeden yapılacak denetimlerle sağlamalarının yapılması bir ilk adım olacaktır.
Ama asıl atılması gereken adım TOBB ile işbirliğiyle sağlanmalıdır. Önce Türkiye'deki bütün sanayi odaları bazılarının yapmaya başladığı gibi, kendi bölgelerinde bütün işyerleriyle ilgili makine parkı, kapasiteleri, istihdamları, elektrik ve hammadde kullanımlarını saptayıp, bunları bir WEB ortamına aktarmaları gerekecektir. Ardından işletmelerin değişimleri ve gelişmeleri bu siteye sürekli işleyecekleri bir öğretim işletmelere yapılmalıdır. Ve her ay bu sonuçları sahada kontrol edecek 10-20 denetçi piyasada sonuçları kontrol etmelidir.
Ancak, böyle bir envanter üzerine oturtulmuş, değişimleri sürekli izleyen "Sürdürülebilir envantere" ulaşılabilir. Bu özel sektör çalışması, kamunun TÜİK'in sanayi sektörüyle ilgili bütün çalışmalarının ne denli doğruluklar taşıdığını ortaya koyacaktır. TÜİK'in daha inandırıcı rakamlar ortaya koymak için yerinde denetim, değişen koşullara uygun olarak anketlerinde doğru düzenleme çalışmaları yapması ne kadar önemliyse, TOBB'un sanayi odalarıyla yapacağı WEB tabanlı "Sürdürülebilir envanter" çalışması da do kadar önemlidir.
Türkiye artık, anketlere dayalı "İnanılırlığı yeterli görülmeyen" endeksler yerine, kaydı iyi yapılan ve denetimi süreklilik taşıyan "Şüpheye meydan vermeyen" endekslere sahip olmalıdır. İçinde bulunduğumuz dönem "El yordamıyla denetimsiz sanayi verilerine göre" karar verme zorunluluğunun çoktan son bulmuş olması gereken bir dönemdir.
Osman Arolat
http://www.dunyagazetesi.com.tr/ |