Mısır’daki olaylar önce Mısır’da yatırımı olan sanayiciyi, dükkân açan tüccarı, nihayet Mısır’a mal satan ihracatçıyı üzüyor ama, sonunda fatura bir bütün halinde Türk ekonomisinin sırtına yükleniyor. Mısır’daki olayların başka ülkelere yayılması halinde faturanın büyüme olasılığı var.
Son yıllarda Türkiye’de bir “Mısır Sevdası” başlamıştı. Sanayicilerimiz ve özellikle tekstilcilerimiz, “Türkiye’de yatırım yapmaktansa Mısır’da yapmak daha cazip, daha kârlı” diyerek Mısır’a koşar oldu. Türkiye İhracatçılar Meclisi eski başkanı Mısır’da “Polaris International” adıyla özel bir sanayi bölgesi kurdu. Türk yatırımcılara yatırım yapmaları için arsa sattı. Mısır’da bu sanayi bölgesinde ve başka yörelerde Türkler 65 fabrika kurdu.
Perakendecilerimiz de Mısır pazarına girmeye başladı. Önce Beymen Kahire’de mağaza açtı. Ardından Vakko, Sarar, Mavi, Kığılı, FLO, Damat Tween ADV, Çilek, Colins, Balizza, Aydınlı ve Avva mağazaları açıldı.
Son olaylarda fabrikaların, mağazaların hepsi yağma edildi. Yatırım yapanlar büyük kayıplara uğradı diye bir şey yok ama, Mısır’da yatırımı, ticarethanesi bulunan iş adamlarımızın ciddi risklerle karşı karşıya oldukları da bir gerçek.
Pazar riskli de olsa önemli
Türk ekonomisi için önemli olan ihracatın artırılmasıdır. İhracatçılarımız son zamanlarda büyük çabalarla yeni pazarlara girmeye, bu pazarlardaki iş büyüklüklerini artırmaya çabalıyor. Hükümetin de teşvik ve desteğiyle, son yıllarda komşu ülkeler ve Müslüman ülkelerle ticaret hacmi giderek büyür hale geldi.
Mısır‘a biz 2005 yılında 687 milyon dolarlık mal satabiliyorduk. 2010 yılında 2 milyar 261 milyon dolarlık mal sattık. Buna karşılık ithalatımız 926 milyon dolar. 1 milyar 335 milyon dolarlık dış ticaret fazlamız var.
Yandaki yazıda yer alan tabloda rejimleri sorunlu 8 ülke ile ticaret hacmimizi gösteren rakamlar veriliyor. Mısır, Tunus, Lübnan, Suriye, Ürdün, Cezayir, Yemen ve Sudan’a 2010 yılında 8.0 milyar dolarlık ihracat yaptık. 4.4 milyar dolar oldu. Gerçi bu rakamlar 2010 yılının toplam 113 milyar dolarlık ihracat ve 185 milyar dolarlık ithalat rakamlarına göre küçük görülüyor ama, unutulmasın (1) Bu pazarlara yeni yeni girmeye başladık.(2) Aldığımızdan daha çok satıyoruz. Pazarlar kârlı pazar. (3) Bu pazarların büyüme potansiyeli var. 2005 yılında 8 ülkeye yaptığımız ihracat 3.1 milyar dolar idi 2010 Yılında 8.0 milyar dolara yükseldi.
Pes etmek yok
Ülkelerde rejim sorunları çıkınca ticari ilişkiler bütünüyle kesilmez ama, (1) rejimler oturuncaya kadar ortaya çıkacak karışıklıklar, ticari ilişkilerde riski artırır,(2) rejimler oturduktan sonra yeni oluşacak şartlara uyum, yeni çabaları gerektirir.
Sakın ha...” Efendim ne lüzum vardı bu ülkelerle ticari ilişkileri geliştirmeye... Bize Batı Pazarı yeter. Batı Pazarı büyüktür, güvenlidir” demeyiniz. Evet... Batı Pazarı’nı ihmal etmemek, Batı Pazarı’na daha çok mal satmak gerekir ama, çevremizdeki ülkelerin pazarlarını ihmal etmek de yanlış olur. Rejimleri sarsıldı, zarar ziyan riski var diyerek bu pazarlardan çekilmeyeceğiz. Pes etmek yok.
Zarar ziyanı hazmedilebilir boyuta indirerek bu pazarlarda kalıcı olma çabamızı sürdüreceğiz.
Pazar olacak ki, üretimimiz artsın. Üretimiz artsın ki işsizlere iş bulalım. Halkımızın geliri, refahı yükselsin.
Güngör Uras
http://ekonomi.milliyet.com.tr/ |