2010 yılında ekonomimiz (2009 yılına göre) yüzde 8.9 oranında büyüdü.
Ekonominin büyüyüp küçülmesi milli gelir rakamlarından izlenir. Milli gelir (GSYH- Gayrı Safi Yurtiçi Hasıla) bir yıl içinde ülkede üretilen mal ve hizmetlerin parasal (katma) değerini gösterir.
Ülkede üretim artar ise milli gelir büyür. Üretim geriler ise milli gelir küçülür.
Milli gelir cari (güncel) fiyatlarla hesaplanır. Yıl ortalaması dolar kuruna bölünerek dolara dönüştürülür. Cari fiyatla hesaplanan milli gelir rakamında enflasyon balonu vardır. Bu balon alınarak sabit fiyata dönüştürülür ki, yıllar arasında karşılaştırma yapılabilsin. (Dolar ile hesaplanan milli gelir rakamı hem enflasyonun hem dolar kurunun balonundan etkilenir.)
1998 yılı sabit fiyatı ile 2008 yılında (kriz öncesi) milli gelirimiz 101.9 milyar TL idi. Krizde üretim geriledi. Milli gelir 2009 yılında 97.0 milyar TL’ye düştü. 2010 yılında 105.6 milyar TL üretim gerçekleştirdik. Üretimimiz krizde gerileyen üretimin yüzde 8.9 oranında üzerine çıktı. İşte bu orana bakarak 2010 yılında yüzde 8.9 büyüdük diyoruz.
2010 yılındaki büyüme ekonominin çukurdan çıkma çabasının sonucudur. Ama her şeye rağmen bu büyüme oranı iyi bir büyümeyi işaret ediyor.
Gelir 2008’in üzerine çıktı
2010 yılı milli gelir rakamı, 2008 yılındaki (kriz öncesi) milli gelir rakamının 3.7 milyar TL üzerinde. 2010 milli gelirimiz 2008 yılı milli gelirine göre yüzde 3.6 daha yüksek.
Ekonomide kriz öncesi yılın milli gelirine göre de bir büyüme söz konusu.
Her sektörün ekonomideki (milli gelirin oluşumundaki) ağırlığı farklıdır. Bu nedenle her sektördeki büyüme, ekonominin bütünündeki büyümeyi farklı ölçüde etkiler.
Büyümenin lokomotifi imalat sektörü üretimidir. İmalat sektörü büyüyünce, ulaştırmayı, ticareti ve diğer birçok sektörü peşinden çeker.
İmalat sektörünün milli gelirdeki ağırlığı yüzde 24.2’dir. Bu yıl imalat sektörünün yüzde 13.6 oranında büyümesi, ekonomide ağırlığı yüzde 12.7 olan ticaret kesiminin yüzde 12.7 oranında, ekonomide ağırlığı 14.8 olan ulaştırma kesiminin yüzde 10.5 oranında büyümesine imkân verdi.
İnşaatın milli gelirdeki ağırlığı yüzde 5.6, tarımın yüzde 9.1 oranında. 2010 yılında tarım sadece yüzde 1.2 oranında büyüdü. İnşaattaki büyüme yüzde 17.1 oldu.
Kişi başı gelir 2007 çizgisine döndü
Ekonominin hedefi insanın mutluluğudur. Acaba ekonomi büyürken insanlarımızın geliri ne kadar arttı? Dolar ile kişi başı milli gelir rakamları yanıltıcıdır. Esas olan sabit fiyatla kişi başı milli gelir rakamıdır. 1998 yılı fiyatlarıyla kişi başı milli gelir 2007 yılında 1.444 TL.
2008 yılında 1.434 TL iken 2009 yılında 1.346 TL’ye gerilemişti. 2010 yılında 1.448 TL oldu. Demek ki kişi başına ortalama milli gelir rakamı hâlâ 2007 yılları çizgisinde. İşte onun için halkımız “Büyüyoruz deniliyor... Bizim durumumuz değişmiyor” diyerek sızlanıyor.
2009 yılına göre tüketim yüzde 6.6 oranında arttı. Tüketim artışı yıllık büyümeye 4.7 puan katkı yaptı. 2009 yılında yatırımlar gerilemişti. 2010 yılında yatırımlar 2009 yılına göre yüzde 33.5 artınca yatırımların büyümeye katkıları 5.4 puana çıktı.
2010 yılının büyümesi ağırlıklı olarak özel sektörün tüketim ve yatırım talebindeki artışa dayandı. Bunun sonucu olarak bolca ithalat yaptık. 48.6 milyar dolar cari açık (döviz açığı) verdik. İthalatın katkısı ile 735.8 milyar dolarlık bir milli gelir rakamı ortaya çıktı. Cari açığın milli gelire oranı yüzde 6.6 oldu. Görülüyor ki “büyüdüğümüz için cari açık da büyümedi”, ”cari açığın büyümesi sayesinde milli gelirde yüzde 8.9 gibi yüksek bir büyüme gerçekleşebildi.”
Güngör Uras
http://ekonomi.milliyet.com.tr/ |