Bu sözün aslı, açlığın insana yanlışlar yaptırabileceğini belirtmek içindir. Dindar ve ahlaklı bir insan aç kalırsa yanlış yapabilir. Hırsızlık, yahut başka türlü suçlar işleyebilir. Ancak açlık insana suç bile işlettiğine göre, oy değiştirmeyi hayli becertir.
Türkiye’de bir kriz çıkmışken sosyal adaletçilerin (sosyal demokratlar) oylarını artırmaması olanaksız. Demek ki, ülkede muhafazakârlık yaygınlaşsa bile yoksulluk karşısında bu tutucu kesim rahatlıkla sola oy verebilir. Yeter ki, bir umut görsün. Bir ülkede işsizlik hızla artıyorsa, hiçbir ciddi siyaset bilimci bunun siyasal sonuçlarının olmayacağını savunamaz. 2009 seçimlerinde kriz etkili olmuştur. Tıpkı daha önceki krizlerde olduğu gibi. Ancak seçmene oy vermemesinin nedeni sorulduğunda kolay kolay “Beni aç bıraktı” demeyeceğinden başka bahaneler ifade ediliyor olabilir. Araştırmacıların gerçek nedenle beyan arasındaki farka dikkat etmeleri gerekir.
İç talep çöküşü
Çok ciddi bir krizin içinden geçiyoruz. Kimileri “teğet geçti”, kimileri “küresel nitelikli” dese de, kriz ülkemizde ağır bir biçimde yaşıyor. Dün açıklanan 2008 sonu verileri de bunu açıkça gösteriyor. Yılın son çeyreğinde ekonomi yüzde 6.2’lik bir daralma göstermiş. Böylece 2008 boyunca elde edilen büyüme yüzde 1.1’de kalmış. Şimdi kalkıp da “Kriz etkili değil” demek ne olanaklı, ne de mantıklı. Üstelik elde edilen büyüme oranından nüfus artış hızı düşülürse kişi başına düşen gelirin de azaldığı anlaşılır. Son çeyrekte tüketim yüzde 4.6 daralmış. Yani vatandaşlar daha az tüketmeye başlamış. (Bunu zaten CNBC-e tüketim endekslerinden izliyor ve biliyorduk.) Sonunda toplam tüketim yıl boyunca sadece yüzde 0.3 artmış. Yani kişi başına düşen tüketim yine düşmüş. Ancak asıl daralmanın yatırımlarda olduğu gözleniyor. Yılın son çeyreğinde yatırımlardaki daralma tam yüzde 17.5 olmuş. Hele özel kesimin yatırımlarındaki daralma oranı daha da fazla: Yüzde 23.5! Kısacası, iç talepte olağanüstü bir daralmanın yanı sıra beklentiler de son derece olumsuz bir düzeye gelmiş.
İşsizlik daha da artacak
Gerçi bu yıl tarım göreli olarak olumlu bir performans sergiliyor. Ama neye yarar? Tarımın milli gelir içindeki payı artık küçük. Kaldı ki, tarım geçen yıl çok kötü gittiği için baz etkisiyle bu yıl büyüyor. Yani geçmişi telafi ediyor. İmalat sanayii ise son çeyrekte yüzde 10.8 daralmış. Yani yılın tamamında gelişme yüzde 0.8’de kalmış. Diğer bir deyimle, yılbaşında sanayi iyi bir durumda olsa da son dönemde adeta çöküşe geçmiş. İnşaat kesimi son çeyrekte yüzde 13.4, ticaret de yüzde 15.4 daralmış. Yılın tamamında ise ticaret yüzde 1 kadar, inşaat da yüzde 7.6 oranında daralmış. Bunlar çok çarpıcı. İşsizliğin bir hayli artmasının nedeni de yatırımlardaki ve inşaattaki bu daralma ile tabii imalat sanayiindeki üretim düşüşü. Öyle anlaşılıyor ki, hem küresel konjonktür hem de hükümetin vurdumduymazlığı karşısında kriz daha da derinleşecek, işsizlik de artacak. Seçim nedeniyle başıboş bırakılan bütçe disiplini ise allak bullak durumda. Ama nafile! Daralma durmuyor.
Hurşit Güneş
milliyet.com.tr |