İktidar Partisinin,yerel seçimlerde oy kaybına uğramasında küresel krizin getirdiği sıkıntıların önemli bir rol oynadığı doğrudur. Çünkü insanlar kendilerini ve yakınlarını doğrudan ilgilendiren konularda çok duyarlıdırlar ve tercihlerini belirlerken gelecek kaygılarını ön planda tutarlar. Halen devam etmekte olan küresel kriz birçok insanı işsizlik şeklinde ve doğrudan etkilemiş,henüz etkilenmeyenleri de, sıranın nasıl olsa kendilerine geleceği endişesi içine sokmuştur. Özellikle bu durumda olan seçmenler de tepkilerini,tercihlerini değiştirmek suretiyle ortaya koymuştur. Ancak krizin etkileri yanında,çağdaş yaşam biçiminin değişebileceği yolundaki kaygılar da oy kaybında rol oynamıştır. AB ile ilişkilerde ağır davranılması ve ikili dış ilişkilerde başka bölgelere öncelik verildiği gibi izlenimler bu görüşü desteklemiştir. Yolsuzluklarla etkin bir şekilde mücadele edilmediği kanısı da belki oy kaybının gerekçeleri arasında gösterilebilir. Biz yine de,değerlendirmelerimizi ekonomik gerekçeleri dikkate alarak yapmak istiyoruz. Küresel kriz doğru okunmamış,küçümsenmiştir.
ŞEVKET ÖZÜGERGİN Derinleşen krizin bizi asgari ölçüde etkileyeceği ve hatta artık çıkışa geçildiği gibi ifadeler sık sık kullanılmıştır.Bu algılama biçimi, ekonomi yönetimini ve bir bütün halinde iktidarı, küresel nitelikte olan krizin tarafı yapmıştır. Halk arasında sanki krizi önlemek bizim elimizdeymiş gibi bir havanın oluşmasına yol açılmıştır. Aslında krizi, finans, dış pazar daralması ve iç talepteki azalma diye üç bölüme ayırdığımızda,ilk ikisi için yapacağımız çok fazla birşey olmadığını görmek mümkündür. Bu tavır, en azından ek finans kaynakları yaratabilecek ve iç piyasaları canlandırabilecek önlemlerin de, parça parça ve gecikmeli olarak gündeme girmesine yol açmıştır. İç piyasaları canlandırmak için alınan ve doğru olan vergi indirim önlemleri, istihdami ancak dolaylı ve bir süreç içinde etkileyebilecek nitelikte olmuştur. Satışlar artacak, stoklar sıfırlanacak ,yeniden üretime geçilecek ve böylece istihdam yaratılacaktır. Oysa beklenti, istihdam sorununun çok daha doğrudan tedbirlerle çözülmesi şeklindeydi. Anlaşmazlık noktaları çözülebilecek nitelikte olduğu halde, IMF ile görüşmeler seçim sonrasına ertelenmiş ve böylece ek finans kaynakları yaratılması ve piyasalara güven verilmesi zamanında gerçekleştirilememiştir. Yaşadığımz kriz küreseldir ve çözümü de küresel düzeyde aranmaktadır. Dünya,çeşitli toplantılarla ortak çözüm ve uzlaşma arayışı içindedir. Oysa bizde benzer bir uzlaşma ihtiyacı içine girilmemiştir. Ekonomi yönetimi ile işveren, işçi ve finans kesimi bir araya gelip ortak politikalar oluşturamamıştır. Tam aksine bir gerginlik politikası sürdürülmüş,farklı yaklaşımların bir zenginlik işareti olduğu gerçeği unutulmuştur. Seçim kaygısı krizin yönetilmesinde zaafiyete sebep olmuştur. Alınacak her önlemin, muhtemel siyasi etkileri gözönünde tutulunca öncelikler ve zamanlama tercihi doğru yapılamamıştır. Artık seçim geride kalmıştır. Uzlaşma ve ortak aklı arama zamanıdır. Bütün ilgili çevreler bir araya gelmeli, durum tesbiti yapmalı, dünyadaki gelişmeleri yakından izlemeli ve istihdam arttırıcı, rekabet gücü kazandırıcı somut önerileri hayata geçirmelidir. Mevcut bütçe açıkları ve son yayımlanan büyüme rakamları ile ödenecek borç miktarları dikkate alınarak IMF ile yapılacak anlaşma daha fazla geciktirilmemelidir. AB ile ilişkiler yeniden gündemin ilk sıralarına oturtulmalı ve Kıbrıs meselesinin çözümü dahil demokratikleşme, yargı, siyasi partiler ve diğer reformlarla ilgili görüşlerimiz bir an önce somutlaştırılarak sonuç alıcı görüşmelere başlanılmalıdır. |