Bu köşede dün yayımlanan yazının başlığı “Obama’nın ziyaretinden ekonomide kazanım beklemeyelim” idi. Çok kişi yazıdaki görüş ve değerlemeye itiraz etti. Dediler ki, “Evet, Obama’nın Türkiye’ye biçtiği yeni misyonun uzun vadede bir faturası olacaktır. Ama kısa vadede ABD yönetiminin yaklaşımı ekonomide iyilik rüzgârları estirecektir.” Bu farklı görüşleri sayın okuyucularıma aktaracağım. İyimserler diyor ki, ”Türkiye’nin sürdürülemez ekonomik dengelerinin çökmemesi devamlı dış kaynak (doğrudan yabancı sermaye + hisse senedi, tahvil satışı + dış kredi) girişine bağlıdır.
Türkiye’nin kaderi döndü Devamlı dış kaynak girişi ise Türkiye’nin 3 odak noktasıyla ilişkisinden etkilenir:(1) ABD’nin Türkiye ile ilişkisi, (2) IMF’nin Türkiye ile ilişkisi, (3) AB’nin Türkiye ile ilişkisi. Bu 3 çıpanın ipleri gevşemedikçe, kopmadıkça Türkiye dış kaynak bulmakta zorlanmaz. Türk ekonomisinin kriz çıkmazından kurtulabilmesi için önemli ölçüde dış kaynak desteğine (girişine) ihtiyaç vardır. Dünyadaki genel şartlar ve Türkiye’nin özel şartları karşısında dış kaynak girişlerinden ümidin kesildiği günlerde beklenmedik gelişmeler oldu. Türkiye’nin kaderi döndü. ABD’nin yeni yönetimi (herhalde Ortadoğu politikasında biçilen role dayalı olarak) dünya politikasını şekillendirmeye Türkiye’den başladı. ABD yönetimi Türkiye’ye siyasi sorumluluklar yüklemeden, Türkiye’nin biçilen siyasi misyon çerçevesinde harekete geçmesini istemeden, bu sorumlulukları üstlenecek, misyonu yürütecek AKP hükümetine destek vermek, Sayın Erdoğan’ın siyasi pozisyonunu güçlendirmek zorundadır. Yetmez. Türkiye’de sürdürülemez ekonomik dengelerin devamı için dış kaynak desteğinin yolunu açmak zorundadır. İşte Başkan Obama bunları yapıyor. Başkan Obama (daha doğrusu, yeni ABD yönetimi) ne yapıyor: - Şu anda ABD’nin Türkiye’ye doğrudan kaynak aktarması, Türkiye’nin ABD’ye ihracatını artıracak teşvikler sağlaması mümkün değil. Ama bütün dünyaya (özellikle yaralı da olsa kapitalist kesime) ABD’nin Türkiye’nin arkasında olduğunu ilan ediyor. Uzun dönemde Türkiye’nin ABD’nin siyasi misyonunda aktif rol almasının faturası ekonomiyi olumsuz etkileyecek, siyasi götürü, ekonomik getiriden fazla olacaktır ama... Olsun... Kısa dönemde bu rüzgâr AKP hükümetinin yelkenini doldurur. Kısa dönemde Türkiye’ye kaynak girişinin kapısını açar.
İyileşme hızlı olacak - ABD yönetimi IMF’nin dolaylı patronudur. ABD yönetiminin desteğiyle IMF’nin Türkiye’ye desteği krizden çıkışını kolaylaştıracaktır. IMF, bu desteğe karşılık ağır şartlar sürebilir... Olsun. Kısa sürede gelecek imkân ekonomide iyilikler ortaya çıkaracaktır. - Başkan Obama, ABD’nin yeni yönetiminin Türkiye’nin AB üyeliğini desteklediğini açık şekilde tekrarlıyor. AB ülkeleri Türkiye’ye karşı ama... Olsun... ABD’nin AB’ye baskısının yarattığı hava, Türkiye’nin AB ile ilişkilerinin kesilmeyeceğini gösterecek ya... O da yeter... Bütün bunlar kısa dönemde Türkiye’ye iyilik getirecek gelişmelerdir. Şu anda AKP hükümeti uzun dönemli faturayı düşünecek halde değil. Sayın Erdoğan’ın seçimlerde bozulan morali herhalde birden düzelmiştir. Hani ne derler, “Hiç beklenmeyen anda başına talih kuşu kondu” derler ya işte o biçim. Anadolu’da Sayın Erdoğan gibi şanslı kişilere “Kadir Gecesi doğmuş” diye imrenilir. Dünkü yazım karamsardı, bugün iyimserlerin söylediklerini aktardım. İnşallah iyimserlerin bekledikleri olur.
Güngör Uras
milliyet.com.tr
|