Ekonomistlerin ortak görüşü, Amerika'da patlak veren küresel krizin yine Amerika'daki düzelmeyle sonlanacağı yönünde. Amerika'daki düzelme de önce Avrupa'ya ardından da bizim gibi gelişmekte olan ülkelere yansıyacak. Ancak, bu yansımanın kendiliğinden olması beklenmemelidir. Bizim de yeni döneme uygun olarak hazırlık içinde olmamız gerekiyor. O nedenle Nazım Ekren tarafından açıklanan temel ekonomik göstergelerdeki revizyon önemli bir adımdır. Ancak daha yapılması gerekenler vardır. 3'te
Küresel krizin, başladığı yerde yani Amerika'daki düzelmeye bağlı olarak normallaşmeyi getireceği dünyadaki ekonomistlerin ortak görüşü. Ekonomistler, tüneli ucundaki ışığın ilk kez Amerika'da görüleceği konusunda birleşiyorlar ve orada başlayan düzelmeyle tıpkı krizin dalga dalga yayılışı gibi iyileşmenin de dalga dalga yayılacağını belirtiyorlar.
Geçenlerde Gazeteniz DÜNYA'da yayımlanan demecinde OFCE Başkanı Jean Paul Fitoussi de dünya genelinde tüm hükümetlerin ve merkez bankalarının krizin ciddiyetinin farkında olduklarını, bu bilinçlenmenin durgunluğun uzun dönem sürmesine izin vermeyeceğini belirtiyordu. Amerika'da negatif büyümenin bundan sonra iki ya da 3 çeyrek sonunda sona ereceğini vurguluyordu. Bir başka söyleyişle negatif büyümenin yıl sonunda son bulacağını açıklıyordu. Amerika'da düzelmenin başlaması sonrasındaki gelişme önce Avrupa'ya sonra bizim gibi gelişmekte olan ülkelere yansıyacak.
Ancak, bu yansımanın kendiliğinden olması beklenmemelidir. Bizim de yeni döneme uygun olarak hazırlık içinde olmamız gerekiyor. Bu açıdan bakıldığında önceki gün Nazım Ekrem tarafından Katılım Öncesi Ekonomik Program'la ilgili yapılan açıklamalar ve temel ekonomik göstergelerin revize edilmesi önemli bir adımdır. Fakat, yeterli olmadığı da bizzat Ekren tarafından belirtiliyor ve Kredi Garanti Fonu düzenlemesi ve IMF anlaşmasının gerçekleşmesinin ardından mayıs ayında 'Orta Vadeli Program'ın daha gerçekçi bir içerikle ortaya koyulacağını söylüyor. Bunu da yeterli görmeyerek her üç ayda bir yeni değerlendirmeler ve ilgili düzenlemelerle kararları gözden geçireceklerini belirtiyor. Ekren'in açıklamalarında reformların devam edeceği ve kamu yatırımlarının sürdürüleceği bilgisi de yer aldı.
Ancak biliyoruz ki, Türkiye'nin krizden çıkabilmesi için toplumda güvenin yeniden inşa edilmesi gerekir. Güvenin yeniden inşa edilmesinde en önemli etken ise özel sektörün yeniden üretim ve yatırım isteği taşımasıdır. Üretimin yeniden canlanması ile yüzde 13.6'ya çıkan işsizlik frenlenebilecektir.
Bunu sağlayabilmek için üretim ortamının iyileşmesi ve uzun süredir gündemde olan makro reformların hayata geçmesi gerekir. Ancak bu durumda rekabet gücü artan iş dünyası yeniden üretim ve yatırıma ivme kazandırır.
Yatırım ortamının normalleşmesi için finans imkanlarının artması bankacılık sektörünün kredi musluklarını açması da önemlidir. Bunun için bankacıları zor durumda bırakan hapis tehdidi taşıyan yasa maddeleri de değiştirilmelidir. Ayrıca tasarruf ve kredi vadelerindeki dengesizlik nedeniyle Türkiye yeterli iç kredi kaynağına sahip değildir. Bunun için bankaların daralan dış fon imkanlarının gelişmesine de ihtiyaç vardır. Bunun normalleşmesi için de Amerika'daki normalleşmenin ardından bir süre geçmesine ihtiyaç vardır. Bu da sanırım 2010 yılı ortasında söz konusu olabilecektir.
Şimdi bizim yapmamız gereken, kurumlarımızı yeni döneme hazırlayacak ilk düzenlemeleri gerçekleştirmek, ayakta kalacak önlemleri yerine getirmektir. Kamunun da aynı şekilde yeni dönemi hazırlık içinde düzenlemesi ve üretim ortamını iyileştirirken finans kuruluşlarına, finansal desteğin sürekli olmasının önünü açmak için yardımcı olması gerekir.
Osman Arolat
dunyagazetesi.com.tr |