Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 11 Ocak 2025 Cumartesi
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  BASINDAN MAKALELER » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler

Yok; bitmiyor, bitecek gibi de değil! "Cari açık veriyoruz, ama finanse ediyoruz" ya da "Bu gidişle cari açığı finanse edemez duruma geleceğiz" söylemleri bir türlü bitmiyor. Bu nasıl bir önyargıymış ki, bu nasıl bir saplantıymış ki, hiç umulmadık kişilerden bile bu değerlendirmeleri duymaya devam ediyoruz.

Kolay anlaşılması için hep bir üniversite öğrencisinin harcaması üzerinden örnek vermeye çalıştım. Anlattığım, öğrencilerin paraları olmadan harcama yapamayacakları gerçeğiydi. Konu özünde tabii ki üniversite öğrencilerinin geçim sıkıntısı değildi; konu, ödemeler dengesiydi, cari açıktı. Dillerde pelesenk haline gelen "cari açığın finanse edilip edilemeyeceği" görüşüydü.


Olmayan para harcanır mı?

Bir üniversite öğrencisi vitrinde güzel bir gömlek görüyor. Bunu nasıl alır?

Birinci yol; cebinde parası vardır, çıkarır öder, yani nakit olarak alır.

İkincisi; parası yoktur, ama kredi kartı vardır, kredi kartının da limiti uygundur, kartla alır, yani bankaya borçlanır.

Üçüncüsü; ne nakit parası vardır, ne kartının limiti uygundur, ama gözü de gömlekte kalmıştır, arkadaşından borç alır, gömleğe de bu şekilde sahip olur.Dördüncüsü; mağaza sahibini tanıyordur, evden harçlığının birkaç güne kadar geleceğini söyler, sonra ödemek kaydıyla borçlanarak alır.

Beşincisi; aslında evden harçlığını almış ve onu zorunlu harcamaları için kullanmıştır, annesine şirinlik eder, ek harçlık, yani hibe alır, gömleği bu şekilde giyer."

Tüm olasılıkların ortak paydası aynı değil mi… Bu üniversiteli gömleği alırken, ya daha önceden sahip olduğu finansmanı devreye sokmuş, ya gömleği alırken bir finansman sağlamış ya da borçlanmak suretiyle bir finansman elde etmiş durumdadır. Hiçbir olasılıkta "hele gömleği bir alayım da, gerekli finansmanı sonra sağlarım" gibi bir durum yoktur, zaten olamaz da…


İthalatçı yapabilir mi?


Peki, öğrenci finanse etmeden bir gömlek bile alamazken, ithalatçı milyarlarca dolarlık ithalatı finansmanını sağlamaksızın ya da daha sonra sağlayacak şekilde gerçekleştirebilir mi, böyle bir şey mümkün olabilir mi? İthalat, ülkenin döviz giderlerinden biri, en büyüğü, ama yalnızca biri. Dolayısıyla, ne ithalatı, ne de döviz harcaması sonucu doğuracak diğer işlemleri finansmanını sağlamadan gerçekleştirebilmek mümkün.

Ya var olan kaynak kullanılarak, ya döviz harcaması yapılırken kaynak sağlanarak ya da harcama anında borçlanılarak bu işlem gerçekleştirilebilir.

2010 yılının tümü ile 2011 yılının ilk dört ayındaki ithalatın (ihracatın da) ödeme şekillerine göre detayını ekte veriyoruz. İthalatın yüzde 74 ile yüzde 83 arasındaki bölümü peşin ödeme, mal mukabili ödeme ve akreditif olmak üzere üç ödeme şeklinden oluşuyor.

Ödeme şekillerine göre ithalat tablosu, durumu tüm açıklığıyla ortaya koyuyor. Hiç para ödenmeden ya da ödeneceği taahhüt edilmeden ithalat yapılmış mı, yapılabilmiş mi, böyle bir durum var mı?


"Cari açık ve finansmanı"


Demin de dedik ya, ithalat döviz giderinin bir parçası. Dolayısıyla ithalat da dahil tüm döviz giderleri için, bu harcamayı yapıp, gereken finansmanı daha sonra sağlamak gibi bir durum söz konusu olamaz.

Gerçek bu iken, "cari açığın finansmanı" tartışması bir türlü bitmiyor.

"Cari açık veriyoruz, ama finanse ediyoruz" diye avunanlar; ya da "böyle giderse cari açığı finanse edemez noktaya geleceğiz" diye kaygılarını dile getirenler…

"Cari açığı finanse edemezsek" diye kaygı duyanlar, bugüne kadar hiç böyle bir durumla karşılaşılmış mı, böyle bir durum yaşanmış mı, örnek verebilirler mi…

Veremezler tabii ki; çünkü hiçbir zaman böyle bir dönem yaşanmadı ki, yaşanamaz ki…

Hiç kimse merak etmesin, cari açık artışı bir yerde durur. Ama bu durma, duvara çarpmış gibi kurlar fırladığı ya da ekonomi büzüldüğü için mi olur, yoksa alınan önlemlerle yumuşak bir geçiş sonucu mu olur, onu zaman gösterir. "Hiçbir uçağın havada kalmasının mümkün olamayacağı" gibi, cari açık da yıllar yılı böylesine yüksek düzeylerde seyredemez.

Sonuç olarak, olmayan para harcanmaz, alınamayan borçla ithalat yapılamaz, cari açık da verilemez. Gerçek böylesine yalın olarak ortadayken, "anlı şanlı" ekonomistlerin hala aynı bozuk plağı döndürmeleri, "bu gidişle cari açığı finanse etmekte zorlanacağız" gibi "müthiş öngörülü" yaklaşımlar sergilemeleri hayret uyandırıyor.

En çok üzüntü veren de bu görüşleri dile getirenlerin bir kısmının halen iktisat fakültelerinde öğrenci yetiştiriyor olmaları…


 
 
 
 
 
Alaattin Aktaş 
 
 
 

Ekleme Tarihi
13.06.2011
Ekleyen Kişi
gidatarim2

Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız