Şevket Özügergin
Son kabine revizyonunun temel hedeflerinden biri ekonomi yönetiminin değiştirilmesidir. Ekonominin koordinasyonundan sorumlu bakan, maliye bakanı,dış ticaretten sorumlu bakan,sanayi ve ticaret bakanı ve istihdamdan sorumlu bakanlar ya kabine dışı bırakılmış ya da yer değiştirmişlerdir. Değişikliğin genişliğine bakıldığında,giden ekibin özellikle kriz yönetiminde başarılı olmadığını düşünmek mümkündür. Sayın Başbakan,son TOBB toplantısında, krize karşı bütün önlemlerin zamanında alındığını yinelemiştir ama genel kanı, önlemlerin çok geç ve parça parça alındığı dolayısıyla etkilerinin sınırlı kaldığı şeklindedir. Değişikliklerin bir başka sebebi, krizin artık yavaş yavaş etkinliğini yitirmeye başlayacağı düşüncesiyle, kriz sonrası için bir hazırlık yapılması ihtiyacı ve bu amaçla piyasalara ve kamu oyuna yeni yüzlerle bir güven verilmesi ihtiyacı olabilir. Bu dönemde alınacak önlemlerin başarısı, 2 yıl sonra yapılacak genel seçimlerin sonuçlarını doğrudan etkileyecektir Küresel krizin ne zaman sona ereceği konusunda,ekonomistler arasında bir mutabakat yoktur Merkez Bankasına göre, ekonominin kalıcı bir istikrara kavuşması zaman alacak,yurt içi iktisadi faaliyetlerde kısa vadede bir canlanma olmayacak, talep koşulları,enflasyona, düşüş yönünde destek olacak, enflasyon düşünce faizler de gerileyecek, yılın son çeyreğinde pozitif büyüme başlayacak ve 2009’un tamamındaki daralma,bu yılın birinci çeyreğindeki gerilemenin altında olacaktır. Faizlerdeki gerileminin, yatırım maliyetlerini aşağı çekeceği ve dolayısıyla yatırımları teşvik edeceği doğrudur. Ancak bugünkü sorun, maliyetler yanında iç ve dış piyasalardaki daralmadır. Buna, ileriye dönük belirsizlikleri ve güven eksikliğini de eklemek mümkündür. Aşırı faiz indirimlerinin dolarizasyonu ne ölçüde etkileyeceğini de gözönünde tutmak gerekecektir. Enflasyondaki gerileme elbette olumludur ama düşüşün ,fiyat istikrarının sağlayacak tedbirler sonucu değil, talep eksikliğinden kaynaklandığı bilinmektedir. Yurt dışından ve özellikle ABD’den de durgunluğun yavaşladığı, ekonomik görünümün bir miktar düzeldiği, FED’in düzelme yolunda bütün uygun araçları kullanacağı, düşük faiz oranlarının uzun süre devam ettirileceği yolunda haberler gelmektedir. ABD ve Uzak Doğu borsalarında da iyimser bir hava egemen olmaya başlamıştır. Elbette aksi görüşte olan ve kalıcı istikrar için çok uzun zamana ihtiyaç olduğunu savunanlar da vardır ama genel olarak yukarı doğru bir hareketin beklentisinin bile piyasalara güven verebileceğini söylemek mümkündür. Kabine değişikliği ile birlikte Sayın Babacan’ın ,Başbakan Yardımcısı konumuyla ,ekonominin koordinasyonu ile görevlendirilmesi olumlu bir gelişmedir. Hazine ile birlikte, BDDK, SPK, ve kamu bankalarının kendisine bağlanması koordinasyonu kolaylaştıracaktır. Sayın Babacan 2001 krizinden sonra da IMF programını uygulayan bakandır yani deneyimlidir. Dışişleri deneyimi,uluslararası ekonomik ilişkileri daha yakından tanıma fırsatı vermiştir. Ancak bugünkü ekonomik şartlar 2001 krizi dönemindeki şartlardan oldukça farklıdır. Şimdiki kriz küresel niteliktedir ve çözümü yine dış dünyadaki gelişmelere bağlı olacaktır. Daha önceki kriz sırasında ana sorun finansal iken bugunkünde reel sektörün sorunları daha ağır basmaktadır. Sayın Babacan’ın ekonominin başına getirilmesi ile birlikte , IMF’le yapılacak anlaşmanın yakın olduğu izlenimi doğmuştur. İmzalanacak bir anlaşmanın ana uygulayıcısı Maliye Bakanlığı olacaktır. Çünkü, mali disiplinden, vergi idaresinin yeniden yapılandırılmasından, vergi reformundan sorumlu bakanlık Maliye’dir. Bu bakanlığın başına da uluslararası deneyimi olan sayın Şimşek uygun görülmüştür. Kabine değişikliğinden sonra artık, IMF’le yapılacak anlaşmaya öncelik verilmeli ve ekonominin dış kaynak ihtiyacı daha fazla geciktirilmeden karşılanmalıdır. Böyle bir yaklaşım,yatırımcıya güven verecek, kredi akışı normale dönecek ve en azından iç piyasaların canlanmasına yol açacaktır. |