Kadir TUNA

Geçen hafta sonu toptan ette KDV'nin yüzde 8'den yüzde 1'e indiği açıklanmıştı.

Kamuoyunda et fiyatlarının ucuzlayacağı beklentisi oluştu. Ancak burada kazançlı çıkacak olan, tüketici değil, toptan et alan toplantıcılar ve lokantalar olacak. Artık toptancı aldığı ette yüzde 8 KDV yerine yüzde 1 KDV öderken, tüketici yüzde 8 KDV ödemeye devam edecek.

Dolayısıyla tüketiciler açısından değişen hiçbir şey yok. KDV indirimi nedeniyle, 'Toptancılar fiyatları düşürecek' algısı oluşsa da bunun mümkün olmadığını söylemek gerekiyor. Devletin toptan ette KDV indirimi uygulayarak vergi kaybı oluşmadan indirime gitmek istemesi nedeniyle vatandaşın ucuz et hayali de şimdilik mümkün gözükmüyor. 

* KDV neden indirilmelidir?

Ekonomi yönetiminin son dönem uygulamalarında cari açık ve küresel riskler nedeniyle özellikle lüks harcamaları kısmaya yönelik önlemleri yoğunluk kazanıyor.

Harcamayı kısmak için kredi faizleri ve vergiler iki temel politika aracı olarak kullanılıyor. Bir süre önce lüks harcama grubuna giren belirli motor gücüne sahip araçlarda vergiler yükseltilmişti. Özellikle son çeyrekte ve 2012'nin ilk yarısında lüks malların talebindeki yavaşlamanın etkisi hissedilecektir. Ancak devlet lüks mallarda vergileri yükseltirken, tüm kesiminin satın almak zorunda olduğu temel gıda ürünlerinde KDV'yi düşürmelidir. 

* Ette KDV indirimi yeterli mi?

Vatandaş sadece ette değil, başta bakliyat, süt ve yumurta olmak üzere temel gıda ürünlerine yüzde 8 KDV ödüyor. Özellikle süt ve süt ürünlerinde KDV oranı satın alma gücünü doğrudan etkiliyor. Tarım Bakanlığı, KDV indirimi kararı almak istiyorsa durumu 2 yönüyle değerlendirmeli. Birinci olarak, halkın temel besin kaynağı olan tüm gıda ürünlerinde KDV'yi yüzde 1'e kadar indirmelidir. İkinci olarak, KDV indirimleri toptan fiyata değil nihai tüketime yansımalıdır. Aksi takdirde KDV indirimleri vatandaşın cebine yansımayacaktır.