Marka ve muz
Semih YALMAN / BUGÜN MARKANIZA BİR BAKIN
"Bir tane muz alabilir miyim?"
" Hayır, biz ancak kesip dondurmanın üzerine koyabiliyoruz. "
Öğün arası atıştırmak istedim. Tezgâhlarda sağlıklı besinler var. İstinye Park AFM Sinemaları'ndayım. Jane Eyre'i izleyeceğim. Çocukken romanını okumuştum. Biraz yorgun hissediyorum. Tazelenmek iyi gelir. Su istedim. 2.5 TL. Her yerde 1 TL olan su. "Vay be!"dedim içimden. Doğallığın fiyatı nerdeyse asitli içecek kadar. Sanki zararlı yasamak daha ucuza geliyor.
Neyse ara öğün...
"Bir muz alabilir miyim?"
"Hayır, ancak salata şeklinde verebiliyoruz?"
Nasıl bu kadar kuralcı ve saçma olabiliyoruz! "Efendim bize AFM yönetimi kızıyor veremiyoruz." Bir yer hem kasvetli hem de müşterisinden uzak olur mu? Oluyormuş. Zaten koltuklar da rahatsız. Ya neden geldim buraya o zaman? Çünkü kolaylık? Çünkü yolumun üzerinde? Çünkü çocuklar bu civarda arkadaşlarında ve Kanyona doğru trafik yoğun? Demek ki fonksiyon bazen duyguyu yeniyor.
Ya bir muz istedim? Yürümem gerekecek AVM'deki pazar yerine kadar. Kurallar! Kontrol adına icra kurullarında alınan kararlar.
Reklamlar başladı. Elimde 2.5 TL'lik suyum seyrediyorum. Gazeteden fark yok. Nasıl geçiriyoruz bilmiyorum? Farklı mecralar, farklı özellikler ama ilanlar aynı.
Yerin dinamiğine, özelliğine göre ve orada oluşan birey ruh haline göre ne zaman ilan yapacak bu ülkenin güzide kurumlarının tuttuğu ajanslar? Mesaj içeriğinde bir yaşam tarzıdır gidiyor... Orda o konut projesi şurda bu kule… Sürekli inşaat var gündemde... Hatta dünyada bir ilkmiş falan… Vaade bak. Deprem? Peki trafik? Peki fiyat? Peki birey?
Toyota ilanı iddialı. Gidip denemek lazım. Çok müşteri odaklı duruyor. Aracımı en iyi fiyata alıyorlarmış falan? Sonra yaratıcılıktan uzak ilanlar devam ediyor. Ya sadece İstanbul'da neredeyse 1000 tane kayıtlı reklam ajansı var. Bu mudur ya? Bumu o bin creative direktörün peki dediği yaratıcı çözüm... Ya da herkes aynı ajansa mı gidiyor? Yeni ajanslara şans versek?
Bazen basit. Güzel... Ama o da 2.5 TL ya da kurallar gereği veremiyorlar tane ile.
Her dönem okulda genç bakışların karşısına geçip anlatma ya çalıştığım bu. Düşünün ve yapın. Uymayın şu andaki düzene sizi sokmak istedikleri kalıba girmeyin.
Gitgide ortaçağda ki, korku içeren savunmacı yeniliğe karşı koltuk sevdalı skolâstik zihniyetin egemen olduğu bir iş âlemi var bu ülkede. MBA'ler işten kaçanlarla dolu. Bravo! Ne gelişmişlik bu…
Sonra Pronet alarm ve güvenlik firması arıyor. Callcenter bana güvenlik satmaya çalışıyor... Ya ben zaten iki yerde müşterileriyim?
Ah ah ne diyeyim? Sadece bir muz istemiştim...
Bugün markanıza bir bakın