Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 07 Mayıs 2024 Salı
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  BASINDAN MAKALELER » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler

Geriye doğru düşününce yaşadığım her olayın bana bir şey öğrettiğini görüyorum. Çünkü dünyadaki her konunun bir yüzeyi, bir de derinliği var.

Bunu olayların iç yüzü ve dış yüzü olarak da nitelendirebiliriz.

Yüzey, bir olayı ilk duyduğumuzda verdiğimiz ani tepkidir. Bu tepki genellikle medyadan edindiğimiz yetersiz bilgilerden ve aşırı hızlanmış hayatın önyargılarından oluşur.

Çünkü derinleşme zaman ve emek ister. Buna da pek az kimsenin vakti var artık. Bana bunları hatırlatan, hükümetin genetiği değiştirilmiş tarım ürünleriyle ilgili kararı oldu.

***



Birkaç yıl önce Paris’te, elips biçiminde bir masanın başına oturmuş yirmi kişiyiz. Avrupa Konseyi’nin kültür komisyonu üyeleri olarak bulunuyoruz orada.

Herkesin bildiği gibi her karar, komisyonlarda pişirilir hazırlanır ve Avrupa Konseyi Parlamentosu’na sunulur. Bunlar genellikle de kabul edilir.

O gün önemli bir konu tartışılıyor.

Kısaca GMO denilen genetiğiyle oynanmış ürünler konusunda bir Avrupa kararı alınacak.

İçimden gelen ilk tepki, bu ürünlere kesinlikle izin verilmemesi ve dünyanın böyle tehlikeli maceralara atılmaması.

Ama biraz sonra işler değişiyor.

***



Yazının bu noktasında bir parantez açarak şuna dikkatinizi çekeyim. O masa çevresinde oturanların hiçbirisi bilim adamı değil. Değişik ülkelerden Konsey Parlamentosu üyeleri. Yani siyasetçi. Peki bu kişiler, bu kadar önemli bir bilimsel konuda nasıl karar alacak, hangi bilgi birikimine dayanarak karar oluşturacak?

Örneğin ben! Ne anlarım genetikten, tarımdan, üründen.

Ama ne yazık ki bütün dünyada kararlar böyle alınıyor.

***



Eksiği gidermek için toplantıya dünya çapında bazı uzmanlar davet edilmiş.

İlk olarak önemli bir laboratuvarın başındaki bir Alman genetik profesörü konuşuyor. Dinledikçe adamın bilgi düzeyine, konuya hâkimiyetine hayran oluyorum.

Sonra bir Fransız bilim adamı, derken diğerleri.

Dünya bilgi birikiminin zirvesindeki bu kişileri dinlerken kendi kendime diyorum ki: “Sen kendi önyargılarını bir tarafa bırak bakalım. Bu bilginlerin yanında senin fikirlerinin ne önemi var ki. Saygıyla onların dediği yönde kullan oyunu.”

Öyle de yapıyorum.

***



Peki bu uzmanlar ne mi dediler?

Kısaca şöyle:

Eğer bugün genetiği değiştirilmiş ürünler olmasa, dünya aç kalır!

Bu çarpıcı gerçeği kafamıza dank diye indiriyorlar. Sayılar veriyorlar.

İkincisi, genetiği değiştirilmiş ürünlerin yol açtığı hiçbir hastalık saptanmamıştır. Kayıtlarda böyle bir şey yoktur. Eğer bu ürünler yasaklanırsa, insanlığın karşı karşıya geleceği felaketler, zincirleme olarak muazzam noktalara varacaktır.

Söyledikleri bu kadar basit değil elbette ama ben bir gazete yazısında bu karmaşık konuyu özetlemeye çalıyorum.

***



İşte her konunun iç yüzü ve dış yüzü dediğim olay bu.

Ben o gün Paris’te, tarım ürünlerindeki ilaçlamayla, hormon kullanımıyla, denetim altındaki genetik müdahaleyi birbirine karıştırmamak gerektiğini öğrendim.

İlaçlama bilinçsiz yapıldığı zaman çok tehlikeli ve kanserojen ama genetik değişim öyle değil.

***



Şimdi konunun Türkiye’deki uzmanlarından bu yazıya itirazlar gelebilir. Hepsini saygıyla okurum.

Özellikle bir tek kez ürün veren kısır tohumlar (doğru mu söyledim bilmiyorum) sorunu bu sözlerimin dışında kalabilir.

Ne de olsa, öğrenmenin sonu yok.

 

Zülfü Livaneli

gazetevatan.com

 

Ekleme Tarihi
03.06.2009
Ekleyen Kişi
gidatarim2

Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız