AKP iktidarının mayınlı toprakların mayınlardan arındırılarak gıda üretimi amacıyla yabancı şirketlere kiralama amacı ile gündeme gelen ve bazı ülkelerin ileride çıkabilecek bir kıtlık veya artan gıda mahsulleri fiyatlarındaki artışlara karşı korunmak amacıyla toprak satın almalarına İngilizcede land grabbing-toprak koparma veya toprak araklama adı veriliyor. Bu uygulamaya karşı Dünya Gıda Teşkilatı'ndan (FAO) tutun da değişik araştırma kuruluşlarına kadar çok sayıda uzman örgüt bu uygulamanın son derece sakıncalı olduğunu ileri sürüyorlar. İngiliz gazetesi Guardian bu olguyu 19'uncu asırda Afrika'nın talan edilmesine benzetiyor. FAO Genel Sekreteri Jacques Diouf, bu uygulamayı "yeni sömürgecilik" olarak tanımlıyor ve yoksul ülkelerin zengin ülkelerin halklarını besleyebilmek için kendi halklarını açlığa mahkûm ettiklerini ileri sürüyor.
Uluslararası Gıda Politikası Araştırma Enstitüsü'nün (International Food Policy Research Institute) rakamlarına göre zengin Avrupa, Asya ve "Körfez ülkeleri"nin kiraladıkları veya satın aldıkları toprakların tutarı 15-20 milyon hektarı buluyor ve bunun maddi karşılığı ise 20-30 milyar dolar. Bu kadar büyük bir toprak parçasının AB'nin en büyük iki ülkesi olan Fransa veya Almanya'nın toprak büyüklüklerine eşit olduğu belirtiliyor.
Ekilebilir toprağın önemi
Ekilebilir nitelikteki toprakların çok yakın bir zamanda petrol yatakları kadar kıymetli olacağını ileri süren konunun uzmanlarına göre ABD'de başlayan ve otomobillerde kullanılmasına devam edilen yakıtın yanı sıra çok yakın bir zamanda mısır ve palmiye yağlarının bir oto yakıtı -biyoyakıt- olarak kullanılması yolunda büyük adımlar atıldığı, bu ürünlerin tıpkı petrol kadar önemli rol oynayabileceği gerçeği bulunuyor. Bu durumda ekilebilir nitelikli ve bu ürünlerin tarımı yapılan toprakların da değerlerinin en az petrol çıkaran topraklar kadar değer kazanabileceği belirtiliyor.
Güney Kore firması Daewoo Logistics Corp'un 1.3 milyon hektarlık bir araziyi Madagaskar Adası'ndan uzun vadeli kiralama çabasına karşı çıkan halkın tepkisi sonunda ordu, hükümetin düşürülmesi için harekete geçmek zorunda kaldı. Ordunun hükümeti devirmesinin nedeni olarak bu kiralama olayı gösteriliyor. Yine Afrika ülkelerinden Mozambik'te büyük ölçüde toprak kiralayan Çin'in bu topraklarda Çinli işçi çalıştırmasına karşı çıkan Mozambikliler sokaklara döküldüler ve tepkilerini ortaya koydular. Toprak koparma veya araklama konusundaki anlaşmaların bir sonucu olarak ülkelere uzun dönemde meydana gelebilecek zararların önlenebilmesi için Afrika Birliği üyesi ülkelerin ilgili bakanları bu konuda uyulması gereken kuralları geçen hafta bir toplantıda belirlediler. Bu kurallar temmuz ayında toplanacak liderler toplantısında imzalanacak. Bu kurallar hükümranlık haklarını ve toprak denetimlerini artırma ve gerektiğinde anlaşmaların iptali gibi konuların olduğu bildiriliyor.
Uluslarası Gıda Politikası Araştırma Enstitüsü uzmanı Ruth Meinzen-Dick kiralanan veya satılan topraklarda üretilen gıdanın ihracatının belirli koşullara bağlanmasının önemine dikkati çekerek yoksul ülke halklarının kendi topraklarında üretilen gıda ürünlerini ithal etmek zorunda kalmalarının ve olası bir kıtlığın önlenmesinin şart olduğunu belirtiyor.
Yeni emperyalizm mi
İngilizlerin ünlü bilim ve araştırma dergisi New Scientist'te yayımlanan bir makalede bu toprak kiralama olgusu "emperyalizmin ve yeni sömürgeciliğin tekerrür ettiği" şeklinde nitelendirilerek, gıda ürünlerinin fiyatlarının 2020 yılında yüzde 27 artabileceği belirtildi. Bazı uzmanlar toprak kiralayan ülkelerin kiralanan topraklarda hintkeneviri veya buna benzer bazı narkotik bitkiler üretebileceğini ve karaborsada satabileceğini de ileri sürüyorlar.
Tüm bu gelişmeler mayınlı toprakların mayınlardan temizlenerek uzun bir süre için bir başka ülkenin şirketlerine kiraya verilmesi olgusunun daha ayrıntılı ve daha ciddi olarak ele alınmasını zorunlu kılıyor. Özellikle Körfez ülkeleri ile daha önce yapıldığı ileri sürülen anlaşma veya karşılıklı anlayış notalarının da ne anlama geldiğini Dışişleri Bakanı Sayın Davutoğlu'nun kamuoyuna açıklaması gerekiyor. Bu gibi konuların halkın bilgisi dışında veya yönlendirilmiş veya yarı bilgi ile geçiştirilmesini yahut partizanca düşünülmesini ülke çıkarlarımız ve milli menfaatlerimiz yönünden gayet sakıncalı bir uygulama olarak düşündüğümüzü belirtmek isteriz.
Tevfik Dalgıç
referansgazetesi.com |