Yusuf VANGÖL Ülke toprağı satılık mal değil, vatandır!
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası’nın, 18 Ocak 2012 tarihinde yapmış olduğu, “Ülke toprağı satılık mal değil, vatandır!” başlığı altındaki basın açıklaması, oldukça dikkat çekici hususları içermekte…
Yapılan açıklamada; 2644 sayılı Tapu Kanunu’nda değişiklik yapacak yasa tasarısının, Bakanlar Kurulu’nda imzaya açıldığı ve buna göre yabancıların edinebilecekleri taşınmaz mal miktarının, 2,5 hektardan 30 hektara çıkarılacağı, Bakanlar Kurulu’na ise bu miktarı, 60 hektara çıkarma yetkisi tanınacağını belirtilmekte.
Açıklamada ayrıca; Bakanlar Kurulu’nun belirleyeceği ülke vatandaşları için satışta karşılıklılık ilkesi dahi aranmayacağı, çokuluslu şirketlerin de taşınmaz edinebileceği ifade edilmekte.
Osmanlı’nın ilk imtiyazını Fransızlara verdiği 1536’dan, günümüze kadar geçen süre içinde, Anadolu halkının gittikçe yoksullaşmasına neden olan imtiyazların, hangi ülkelere ne amaçla verildiğinin belirtildiği açıklamada; Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün, yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti devletinin başına gelen batı kaynaklı felaketlerden aldığı dersle, yabancılara taşınmaz satışını zorlaştırmak amacıyla 1924’te Köy Kanunu`nun çıkarılmasını sağladığı ve 1934’te çıkarılan Tapu Kanunu’nun 35. maddesi ile karşılıklı olmak ve yasalarla konulmuş kısıtlamalara uymak koşuluyla yabancılara taşınmaz edinme hakkı verildiği belirtilmekte.
1984 yılında Köy Kanunu ve Tapu Kanunu’nda yapılan değişiklikle yabancıların taşınmaz ediniminde aranan karşılıklılık ilkesinde, kimi Arap ülkelerine imtiyazlar sağlandığı, Anayasa Mahkemesi’nin bu değişikliği iptal ettiği, ancak iptale kadar geçen sürede İstanbul Boğazı’ndaki Sevda tepesinin Araplara satıldığı, 1986’da aynı imtiyazın, yabancı şirketlerin ve ülkelerin de taşınmaz edinimlerine olanak verecek şekilde genişletilerek yeniden getirildiği ve Anayasa Mahkemesi’nin bu düzenlemeyi de iptal ettiğinin hatırlatıldığı açıklamada; 2003’te yabancıların köylerde taşınmaz edinimlerini sınırlayan Köy Kanunu’nun 87. Maddesi'nin, AKP hükümeti tarafından iptal edildiği belirtilmekte.
Açıklamada ayrıca; Tapu Kanunu’nda 2005’te yapılan değişiklikle yabancıların edinebilecekleri taşınmaz miktarının 2,5 hektar ile sınırlandırıldığı ve Bakanlar Kurulu’na bu miktarı, 30 hektara kadar yükseltme yetkisi tanındığı, Anayasa Mahkemesi’nin Bakanlar Kurulu’na bırakılan bu yetkiyi iptal ettiği hatırlatılmakta.
Açıklamada da dile getirildiği gibi toprak; ekonomik açıdan değerlendirildiğinde hem bir üretim faktörü hem de milli servettir. Bu açıdan bakıldığında yabancıya toprak satışı ülkenin üretim faktörünün ve milli servetinin satışıdır.
Ülkemizin üretim faktörü açısından fakirleşmesi, milli servetin yabancıların refahına sunulmasıdır. Sonuçta halkımızın yoksullaşması ve ülkenin tapusunun yabancılara geçmesidir.
Bu nedenle toprak satışı sadece bir mülkiyet devri değildir; devleti satmak, egemenlik ve bağımsızlıktan vazgeçmektir.
Satılan her bir toprak parçası ülkemizde yabancı azınlıkların oluşması, ekonomik ve siyasi taleplerin ortaya çıkması, azınlıkların mensup oldukları ülkelerin iç işlerimize karışması demektir.
Bu nedenle; topraklarımız ve tüm doğal varlıklarımızın ülkemiz ve insanımızın hizmetinde doğru biçimde kullanılması için AKP hükümetinin, ülkemiz yararına olmayan bu düzenlemeden bir an önce vazgeçmesi yerinde olacaktır…
Umarım iktidar, Ziraat Mühendisleri Odamızın bu haklı uyarısını dikkate alır… |