Çalışanların öğle yemeği 10 milyar euroluk pazar Akşam Funda Özkan
Meslek hayatım boyunca ekonominin soğuk rakamlarını değil, bizlerin günlük hayattaki karşılığını hep sevdim. Bir çalışansınız ve işyerinizdeki yemekhanede öğle yemeğinizi yedikten sonra kahvenizi içerken bu yazıyı okuyorsunuz. Biraz önce yediğiniz yemekle Türkiye'de ne kadar büyük bir pazarda tüketici olduğunuzu düşündünüz mü hiç? Esas Holding Gıda Grubu Başkanı Babür Çelebi, 'Gözde alanımız ve en heyecanlısı' diyor, endüstriyel tüketim pazarı için. Türkiye'de 20 milyon çalışan öğle yemeklerini ev dışında yiyor. Kişi başı maliyet 3 TL olsa, bir öğünde-bir günde 60 milyon TL'lik bir pazar. Kişi başı 4-5 TL'lik maliyetle pazarın büyüklüğü ortada. Bir de günlük rakamı, 300 işgünü ile çarpın. Bu rakama okullar, hastaneler, pastaneler, restoranlar, ordu da dahil değil. Babür Çelebi, 'Hiç bitmeyecek, durmayacak bir iş' nitelendirmesini yapıyor. Sektörde üç, dört şirket var. Pazarın ikinci büyüğü, Esas Holding. Aile büyüklerimiz yıllar önce sefertası taşırdı. Türkiye için işyerlerinde 'catering'in geçmişi çok eski değil. İşyerlerinde taşeron yemek hizmeti veren şirketlerin paket program tedarikçisi de Esas Holding'in de aralarında bulunduğu üç, dört şirket.
Babür Çelebi, 'Bazı restoranlar ne yapar? Tuz bitmiş, koş oğlum der marketten aldırır, etini kasaptan, peynirini bakkaldan. Biz çözüm ortağıyız' diyor. Halen 5 bin müşterileri varmış. Türkiye gibi nüfus yoğunluğu açısından büyük bir pazarda herkes benzer çözüm ortaklığı kuramaz mı? 'Doğru üreticiden, doğru fiyata alıp, doğru yere satmak önemli. Her Çinli'ye günde bir portakal yedirsem diye yola çıkıp, Çin'e portakal ihracatı hayali kurmaya benzemez.' Şunu da ekliyor Babür Çelebi: 'ABD'de, Avrupa'da bu alanda çok büyük şirketler var. İtalya'daki en büyük şirketin cirosu 2 milyar euro, ABD'deki şirketin 38 milyar dolar.' Türkiye'deki pazar? 'Bizim ciromuz 100 milyon dolar. Büyüyen bir pazar ve daha çok yolumuz var.'
İbrahim Tatlıses ayıp ettiniz DEMİŞSİNİZ ki, 'Beni zaman kaybına uğrattılar. İsim de veriyorum; Darüşşafaka Hastanesi'nin sahibi beni kullandı. Beni, ticari bir mecra olarak gördü. Sözde benim için robot getirmiş, televizyonlarda öyle söyleyip halkı kandırdı. Ben o robotları bir kere bile kullanmadım. Hiç kimseyi tedavi etmeyen o robotların faydasını sordum, 'Kullanalım, belki faydası olur dediler.'
Ayıp, gerçekten çok ayıp. Almanya'daki doktorlarınız size hangi hastaneyi tavsiye etmişti? O hastaneye gittiğinizde sağlık durumunuz nasıldı, taburcu olduğunuzda nasıl? Madem fiyasko bir kurumdu, onca zaman niye tedavi için orada kaldınız? Söyler misiniz, sizden habersiz hangi özel görüntünüz yayınlandı da sizi ticari bir mecra olarak görmüş oldu o kurum? O robotlar da sizin için getirilmedi orada vardı, bunu siz de biliyorsunuz. O robotların tıbbi başarısını da anlatmayacağım.
Siz ki koskoca kral, yoksa hastane masrafları sizden istendiği için mi, birden kara çalmaya başladınız? O Darüşşafaka bir kurumdur. Babasız, maddi imkanı yetersiz çocuklara eğitim veren bir yuva. Hastane de o yuvanın bir gelir kapısı. |