Genel olarak iktisadi krizlerin eğlenceye gelir yanı olmadığı düşünülür. Ama biz sanki krizin de eğlendirici bir yanını bulmuş gibiyiz.
Kriz sürecini analitik yaklaşımlarla göğüslemek yerine teğet, dip, tünel gibi metaforlarla anlayıp, anlatmaya çalışıyoruz. Olayın eğlence tarafı da buradan geliyor. Kullandığımız metaforlar tutarsızlık tuzağına düşünce yaygın bir eğlence aracı haline geliyor. Karmaşık süreçleri basite indirme, az kelimeli metaforlarla çok şey anlatma örneklerine daha çok popüler kültür kaynaklarında rastlanır. Mahalle kahveleri bu tür bir kaynaktır. Buralarda hayatın gailesini basite indirgeyip durumu bir metafor aracılığıyla özetleme gayreti fevkalade yaygındır. Bu tür çabalarda bir tutarlılık kaygısı da yoktur. Olması da gerekmez. Amaç yaşanan acıyı azaltmak, işi eğlenceye vurarak rahatlamaktır. Krizlerde mahalle kahvesi metafor üretir, eğleniriz. Medya da bir popüler kültür kaynağıdır. Medya çalışanları da yaşanan gerçekliği kısa yoldan, çok da can sıkmadan anlatmanın yollarını ararlar. Dolayısıyla medyanın metafor üretme hevesini de anlayışla karşılamak gerekir. Medya kaynaklı metaforların da analitik bir tutarlılık içinde olması gerekmez. Tutarlılık taşımayan medya metaforları hızla gırgıra dönüşür, eğleniriz. Peki kamu otoritesi kriz değerlendirmelerinde metafor kullanınca ne olur? İşin sadece eğlence boyutu olsa, resmi mercilerin özensiz metaforlar üreterek eğlendirici olmalarında pek bir sakınca görülmeyebilir. Ama bu metafor işinin bir de tutarlılık boyutu var. Bu açıdan bakınca mahalle kahvesinde ya da medyada üretilen metaforlar karşısında olduğumuz kadar rahat olamayız. Resmi mercilerin metafor kullanması halinde bunun en az iki açıdan tutarlı olması gerekir. Kullanılan metaforun yaşanan gerçeklikle tutarlı olması ve birden fazla metafor kullanılması halinde bunların kendi aralarında tutarlı olmaları zorunludur. Eğlence açısından olmasa da inandırıcılık ve etkinlik açısından önkoşuldur resmi mercilerin tutarlı olması. *** Bizim resmi mercilerimiz metafor kullanmaya fevkalade yatkın gibi görünüyor. Ama ciddi bir tutarlılık kaygısı taşıdıklarını söylemek zor. Kullandıkları metaforlar bazen gerçekle bazen de birbiriyle tutarsızlık içinde oluyor. Krizin daha başlangıç evresinde popüler kaynaklar durumumuzu “oyulduk, delindik, kırıldık” vb gibi metaforlarla açıklamaya çalışırken en tepedeki resmi merciimiz tam ters yöne gitti ve durumumuzu ‘teğet geçme’ metaforu ile özetledi. Popüler kaynakların ürettiği metaforların gerçeklikle daha tutarlı olduğu, en tepedeki resmi merciin teğet metaforunun ise gerçeklikle ilgisinin olmadığı kısa sürede anlaşıldı. Resmi tutarsızlığın yaygın bir ‘teğet’ eğlencesine neden olduğunu biliyoruz. Krizin sonlanma evresinde bu kez ‘dip’ metaforunu kullanmaya başladık. Bu medyada üretilen bir metafordu ama en üst resmi merciimiz de bu metaforu sevdi ve dipten çıktığımızı bildiren bir biçimde derhal kullandı. Dip metaforunun gerçeklikle tutarlılığı vardı ama bir önceki ‘teğet geçme’ metaforu ile uyumsuzdu. Teğet geçenin aynı zamanda dibe vurması olanaksızdı. Resmi metafor burada da sınıfta kaldı anlayacağınız. Son metaforumuz ise para alanımızın en tepesinden geldi. Paranın başkanı kriz çıkışı için ‘tünelin ucunda görünen ışık’ metaforunu kullanmaya başladı. Ama tünelin ucunda görünen ışığın ‘gün ışığı’ gibi bir çıkış işareti olmayabileceği, ters yönden gelen bir aracın far ışıklarının da yanıltıcı bir çıkış algılamasına neden olabileceği gibi bir başka metaforla da uyarıda bulundu. Tüneldeki gün ve far ışığı metaforlarını mevcut gerçekliği anlatmak amacıyla kullanabiliriz kuşkusuz. Pek bir tutarlılık kaygımız da olmayabilir. Ama paranın patronu bu ikisini bir arada kullanınca metaforların tutarlılığı açısından sorun çıkar. Öyle ya, risk uyarılarını dinlemeden zırıl zırıl faiz indiren bir para otoritesi “tünelin içindeki bir far ışığı da olabilir” diye uyarı yaparsa bu tutarlı olur mu? Mahalle kahvesi ya da medya tutarsız kalınca krizi unutup eğleniyoruz. En tepe merciimiz yanılınca yine eğlendiğimizi yaşayarak gördük. Para otoritemiz tutarlılık testini geçemezse vahim işler olur, eğlenemeyiz. Bazılarımızın şakalaşırken dahi dikkatli olması gerekir diye düşünüyorum.
Taner Berksoy
http://www.radikal.com.tr/ |