Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 27 Mayıs 2024 Pazartesi
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  BASINDAN MAKALELER » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler

 
 
ORHAN AKIŞIK
AB üzerine çeşitlemeler

 
Geçen hafta Brüksel'deki AB zirvesinde önemli kararlar alınmış olsa da, bunların hayata geçirilmesi pek kolay görünmüyor. İlkinden başlayalım. Banka kurtarma operasyonlarında kullanılacak krediler Avrupa Finansal İstikrar Fonu'ndan mı, yoksa Avrupa İstikrar Mekanizması'ndan mı sağlanacak?
 
Bu ikisinin arasındaki ayrım önemli. Zira bir iflas halinde, Avrupa İstikrar Mekanizması'ndan sağlanan kredilerin diğer alacaklılardan önce ödenmesi gerekiyor. Liderler, kredilerin öncelikle Avrupa Finansal İstikrar Fonu'ndan sağlanması, ancak ihtiyaç halinde Avrupa İstikrar Mekanizması'na başvurulması konusunda karar aldılar. Zaten doğrusu da buydu. Bunun tersi yönünde bir karar, finansal piyasalarda sağlanmaya çalışılan güven ortamını tamamen ortadan kaldırırdı. Her iki fonun kaynaklarından hükümetlerin dışında üye ülkelerin bankalarının da yararlanması öngörülüyor. Ancak karara itirazlar var. Birliğin nispeten küçük, buna mukabil zengin iki üyesi Hollanda ve Finlandiya, AB kaynaklarının sorunlu ülkelerin borçlanma senetlerinin alınmasında kullanılmasına karşı olduklarını açıkladılar. Almanya'nın geri adım atmak zorunda kaldığı bu konuda, Hollanda ve Finlandiya'nın ortaya çıkması önemli. Bu iki ülkeye şimdilik sessiz kalmayı tercih eden Avusturya, Çek Cumhuriyeti ve Slovakya da eklenebilir. Yine de muhalefet cephesinin etkili olması zor. Karar değişmez. Fakat bu çıkış, dağılmanın eşiğinde de olsa, AB üyeleri arasında sorunların çözümü konusunda hala güçlü bir konsensus olmadığını gösteriyor.
***
İkinci önemli karar, üye ülkelerdeki bankacılık sisteminin düzenlenmesinden sorumlu olacak devletler üstü bir kuruluşun, yani Avrupa Bankalar Birliği'nin kurulması. Bu kararla ilgili bir diğer konu, mevduatların güvence altına alınması. ABD'deki Federal Mevduat Sigorta Kurumu'na (FDIC) benzer bir kurumla bunun gerçekleştirilmesi düşünülüyor. Üçüncü karar ise, ekonomik büyümenin teşvik edilmesi. Almanya Başbakanı Angela Merkel, Fransa tarafından ısrarla vurgulanan büyümenin önemine, Zirve öncesinde yaptığı açıklamada değindi. Büyüme ve istihdam sorunlarının çözümünün öncelikli olduğunu, Avrupa genelinde ortalama yüzde 11 oranını aşan işsizliğin kontrol altına alınması için büyümenin teşvik edileceğini söyledi. Kriz, birliğin kuzey ve güneyinde yer alan ülkelerdeki uçurumu genişletti. İşsizlik, Yunanistan ve İspanya'da yüzde 24 oranını geçti. İşsizlikten en çok etkilenen kesim genç nüfus. Genç nüfus arasındaki işsizlik oranı Yunanistan ve İspanya'da yüzde 40'ın üzerinde. Kronik yüksek işsizlik, işgücünün serbest dolaşımı hakkının pratikte pek bir işe yaramadığını gösteriyor. Ne bir Yunanlı'nın ne de bir İspanyol'un görece zengin üye ülkelere gidip iş bulması kolay değil. İngiltere Başbakanı David Cameron'ın, Yunanlıların ülkesine akın etmesi olasılığına karşı önlemler alınması gerektiği yolundaki açıklaması önemli bir gelişme. Öte yandan, büyümeyi teşvik etmek için üzerinde anlaşılan 120 milyar euro tutarındaki kaynağın yeterli olup olmayacağı şüpheli. Kararın alınmasında Fransa'nın etkisi tartışılmaz. Fransa Başkanı François Hollande, Başkanlık koltuğuna oturduğu ilk günden beri bu düşünceyi savunuyor. Uzun süre, yardım fonlarının bankalara değil de, hükümetlere verilmesi görüşünde ısrar eden Merkel'in söylendiği gibi geri adım attığı pek doğru değil. Almanya Başbakanı, bankalar birliğinin kurulmasına razı oldu ama, mali birliğin kurulması fikrini de Hollande'a kabul ettirdi.
Büyümenin teşvik edilmesinde ısrar eden Fransa Başkanı, bütçe açığını kontrol altında tutmak
için önlem almaktan da çekinmiyor. Geçtiğimiz hafta Fransız kabinesi mali önlemlerin sıkılaştırılması yönünde karar aldı. Bütçe açığını azaltmak için vergiler arttırılırken harcamalarda kısıntıya gidilecek. Büyüme yavaşlarken, bu politikalar ekonomiyi nasıl etkileyecek? Doğrusu üzerinde düşünmeye değer. Resesyonlara yol açan talepdeki azalma ise, talep azalmasıyla sonuçlanabilecek politikalar, büyümeyi nasıl başlatacak?
***
Son kararların, AB'nin kronikleşen sorunlarını hafifletmesi belki mümkün, fakat kalıcı çözüm getirmesi zor. Kaldı ki, zirvenin başlamasından önce Merkel'in söyledikleri hala hatırlarda. Almanya Başbakanı, mali birlik sağlanmadan büyümenin olmayacağını belirttikten sonra, rekabetin geliştirilmesi gereğine de dikkat çekiyordu. Yaşanan sorunların ağırlığı, birlik dışında kalan İngiltere, İsveç ve Danimarka gibi ülkelerin ortak para birimine geçmemekle ne derece isabetli bir karar aldıklarını gösteriyor. Bundan bir kaç yıl öncesine kadar Parasal Birliğe yakın bir gelecekte üye olması beklenen İngiltere, yaşanan bu olumsuzluklardan sonra parasından vazgeçmez. Peki, bazılarının söylediği gibi siyasal birliğe gidilmesi bir çözüm olur mu?
Özellikle, Alman politikacıları tarafından gündemde tutulmaya çalışılan bu konuya Fransa ve İngiltere'nin sıcak bakmadıkları açık. Her iki ülke de hükümranlık haklarından vazgeçip, ulusal kimliklerini Avrupalı kimliğiyle değiştirmeye karşı. İngiltere Başbakanı David Cameron, ülkesinin Brüksel lehine hükümranlık haklarından vazgeçmeyeceğini, bu yöndeki baskının artması halinde son sözün İngiliz halkında olduğunu açıkladı. Bence hiç şaşırtıcı değil. Bir de İngilizleri Yunanlılarla karıştırmamak lazım.
 
 
 
 
 
 
 

Ekleme Tarihi
08.07.2012
Ekleyen Kişi
gidatarim2

Etiketler: Akçakocada fındık sezonu hazırlıkları
Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız