MERKEZ BANKASINA YÖNELİK HAKLI ELEŞTİRİLER 04.08.2009 Merkez Bankası Başkanı, geçen hafta para piyasalarındaki gelişmeler ve alınabilecek önlemler konusunda görüşlerini açıklarken ‘ borç dinamiklerinin sürdürülebilirliğini ve bütçe disiplinini gözeten bir mali program olduğu sürece, faizlerin önümüzdeki 3 yıllık sürede tek haneli olarak kalması mümkündür’ dedi. Dikkat edilirse Merkez Bankası Başkanı, faizlerin 3 yıllık dönemde tek haneli düzeyde kalma olasılığını kapsamlı ve ikna edici bir mali programın varlığına bağladı ama sözleri 3 yıllık bir tek haneli faiz taahhüdü olarak algılandı. Sanki faizlerin bu düzeyde tutulması Merkez Bankasının ana hedefi olacaktı Bu yaklaşım çeşitli çevrelerde cok ciddi bir biçimde eleştirildi. Eleştiriler haklıydı. . Merkez Bankasının temel görevi fiyat istikrarını sağlamak ve bunu korumaktır. Şimdiye kadar da bu hedef hep öncelik taşımıştır. Bankanın bir enflasyon hedeflemesi uygulaması vardır yani gözetilecek ilk parametre enflasyon düzeyidir. Faiz politikası, enflasyon hedefini gerçekleştirmek için kullanılacak güçlü araçlardan biridir ve dozu gelişmelerin gerektirdiği şekilde belirlenir. Daha işin başında faizleri yani aracı bir hedef olarak açıklamak, Merkez Bankasının ileriki uygulamalarda, gücünü azaltıcı bir nitelik taşır. Zaten ekonomik istikrarın yeniden tesisi için tek başına para poitikaları uygulaması, faiz indirimleri başarı için yeterli değildir, maliye politikaları ile desteklenmesi gerekir. Oysa ortada henüz orta vadeli bir mali mali program da yoktur. Böyle bir durumda Merkez Bankası Başkanı’nın, sanki böyle bir program varmış gibi davranmak yerine, programın mutlaka varolması gerektiğini ve aksi takdirde faizlerde istikrar sağlanamayacağını vurgulaması daha doğru olurdu. Faiz hedeflemesi gibi algılanan bu söylemin eleştirilecek başka yanları da vardır. Eğer önümüzdeki 3 yıl içinde faizlerin tek haneli olarak kalabileceğini ve amacınızın bu olduğunu açıklarsanız, kamu kağıtlarının alımını teşvik etmiş olursunuz. Şimdi nisbeten yüksek faiz getirisi ile Hazineden alınacak kamu kağıtlarının, ileride daha düşük faiz taahhüdü ile elden çıkarılabileceğini ve iyi kar edilebileceğini açıklamış olursunuz. Böylece kamu harcamalarını da dolaylı olarak teşvik edersiniz. Bütçe açıklarının en önemli sorunlardan biri olduğu gözönünde tutulursa böyle bir yaklaşımın yararlı olamayacağı kolaylıkla anlaşılır. Zaten açıklama, gerçekçi de değildir. Başta ABD, birçok ülke küresel finans krizini aşabilmek için bankaları ve diğer finans kuruluşlarını paraya boğmuşlardır. Bunu para basarak yapmışlardır. Resesyon bu şekilde durdurulmaya başlanmıştır. Ancak şimdi resesyon korkusunun yerini enflasyon endişesi almaya başlamıştır ve bunu önlemek için piyasalardaki fazla likiditeyi geri çekmek gerekmektedir. Henüz ekonmik büyüme başlamadan ve işsizlik azalmadan piyasalardan likidite çekmenin yeniden bir durgunluğa yol açabileceğini söyleyenler bile vardır. Dünya, likiditeyi geri çekmenin zamanlamasını ve miktarını tartışmaktadır. FED Başkanı da faizlerde yukarı doğru bir trendin beklenenden önce görülebileceği uyarısında bulunmuştur. Yani FED (ABD Merkez Bankası) Başkanı ileriye dönük bir faiz tahmininde bulunamamaktadır. Günümüz koşullarında para politikalarının içeriğini belirleyen ana unsur küresel likidite hareketleridir. Nitekim, Türkiye’de sürekli faiz indirimlerine rağmen kurlar yükselmemekte hatta aksi yönde hareket etmektedir. Merkez Bankasının döviz alım ihaleleri de sadece bir niyet belirtisi olarak kalacak gibi görünmektedir.
|