Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 11 Mayıs 2024 Cumartesi
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  BASINDAN MAKALELER » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler

 
 
Nur YILMAZ

Hastalıklardan koruyucu yiyecekler...




Besinler...
Vücudumuz…
Kış dönemi ve hastalıkları...
Ve hastalıkların etkisi...
Korunma yolları... Bir bağışıklık sistemini kuvvetlendirmek... İki sağlıklı beslenme...
Son yıllarda gıdalar üzerinde birçok araştırma yapıldı.
Ve sonuç, bitkilerin, sebzelerin, meyvelerin çeşitli hastalıklar üzerinde olumlu etkisi olduğu yönünde…
İlk sırayı güçlü bir antibiyotik olan sarımsak alıyor...
Akciğer kanseri riskini azaltan elma ve soğan da hak ettiği yerde...
Bağışıklık sistemini kuvvetlendirmek için; maydanoz, havuç ve domatesi de lütfen unutmayalım...
Ve vücudumuz için çok önemli olan kan dolaşımını da göz ardı etmeyelim.
Kanda akışkanlığı sağlayan ise ‘omega 3’tür.
Yani; ceviz, fındık, soya fasulyesi, lahana, ıspanak, brokoli, marul, balıkyağı, soğuk su balıklarıdır...
Özellikle kalp hastalıklarından korunmak için; ceviz, sarımsak evimizin baş tacı olmalı...
Çünkü ceviz yiyenlerin yemeyenlere oranla kalp krizi geçirme riski yüzde 50 daha az...
Ve mucizevi ceviz, zeka gelişimini olumlu etkileyen yiyecek...
Ve yine zeka gelişimi için, içinde demir bulunan yiyecekler, B vitaminleri, kuru baklagiller, kırmızı et, süt, peynir, yeşil yapraklı sebzeler, ay çekirdeği, balık, yoğurt, tavuk eti, hindi, yerfıstığı, muz, kavun, brokoli, ıspanak, domates, yumurta, kavun ve enginar kombinasyonlarını da sıraya koyalım...
Ve kan pıhtılaşması için Omega 6...
Omega 6’da ayçiçeği, soya ve tahıl ürünlerinde bulunmakta.
Önerimiz prostat kanserine karşı korunmak için domates,
solunum ve sindirim problemi yaşayanlar için ise elma olacaktır.
Enerji veren yiyecekler (çikolata) önemlidir, ancak fazla tüketilmemek koşuluyla...
Enfarktüs ve felç tehlikesini azaltan; havuç aynı zamanda gözlerimizin de kurtarıcısı olduğu gibi anne sütünü de arttırıcı etkiye sahiptir...
E vitamini açısından zengin olan yiyecekler aynı zamanda bedeni zararlı maddelerden temizler. Bunlar ise fındık ve cevizdir...
Aynı zamanda buğday yağı, kuru badem, ayçiçeği tohumları da E vitamini bakımından zengindir. Yaşlanmaya karşı kullanılırlar...
Ama aynı zamanda yaşlanmaya karşı sarımsak, domates, havuç ve maydanozu da kullanabilirsiniz... Aynı zamanda yaşlılık döneminde olan görme zayıflığından korunma için A vitamini zengini havucu tüketebilirsiniz...
Kollestrolü dengelemek için; ceviz, kandaki kollestrolü azaltmak için ise havuç, elma, avakado kullanabilirsiniz...
Çünkü bu besinler iyi bir antioksidandır...
Özellikle elmanın suyunda bulunan kuersetin adlı madde çok güçlü bir antioksidandır...
Hamilelik de ise en çok ihtiyaç duyulan besinlerin içinde içeriğinde beta karoten ve folik asit bulunan besinleridir...
Öksürük için ise küçük portakal tüketebilirsiniz...
Ve çağımızın hastalığı depresyona karşı; avakado, çikolata, istiridye, patates mükemmeldir...
Karaciğer tedavisi ve yenilemesi için; Enginar, meyan kökü, zerdeçalı da unutmayalım...
İdrar yolları için kurtarıcı nane, maydanoz ve elmadır...
Ve şimdi oldukça artan nezle ile gribe karşı ise C vitamini zengini; maydanoz, limon, küçük portakal önerimizdir...
Kalp hastalıklarından muzdarip olanları da unutmayalım...
Elma mucizevi bir meyvedir...
Hayatımızı mahveden ağrısı ile mide ve gaz hastalıklarına karşı hardal şaheserdir...
Aynı zamanda mide ağrısını da giderir...
E-coli bakterisinin yayılmasını engelleyen, mideyi düzenleyip kusmayı önleyen yiyecek ise tarçındır...
Çağımızın hastalığı kanseri önleyici meyve ise kayısıdır. Bol bol tüketmelisiniz. Aynı zamanda kabızlık gibi sindirim sistemi hastalıklarına da iyi gelmektedir. Ve kuru kayısı ise allerji hastalıklarında da kullanılır...
Diyabet için proteinden zengin kuru fasulye ve mercimek tüketimi oldukça iyi gelmektedir...
Böbrekler için; Pancar, kavun... Kemik erimesi için ise soğan, üzüm, kayısı, süt, yoğurt, hemoroid için, hindistan cevizi, karın ağrısı için ise papatya çayı tüketebilirsiniz...
Yine çağımızın hastalığı olan tansiyonu ise rezene ve ton balığı ile düzenleyebilirsiniz.
Kışları artan romatizma, artirit ve gut hastalığına ise enginar iyi gelir...
Kadınlarımızı da unutmayalım... Menopoz... Çaresi ise üzüm, kuru erik ve nohuttur...
Ve genelde herkesi esir eden, kabus olan baş ağrısı, grip ve stres gibi hastalıklara nane çayı birebirdir...
Teninizin sürekli hücre yenilemesine neden olan avakado ise cildin dostudur...
Evet...
Tüm bu faydalı besinler bizimdir... Hayatımızdır...
Ülkemizin zenginliğidir…
Bizim hazinemizdir...
Lütfen her birinden olabildiğince faydalanın...
Mutlu kalın…

‘Liposuction’ınım...
Kısa adı: ‘yağ aldırma’…
Vücudun belli bölgelerinde birikmiş olan yağ dokuları ve bu dokuların vakum ile alınması işlemidir...
Bu yöntem kilo verme yöntemleri arasında bulunsa da ben bu yöntemin özellikle kilo vermeyi sağlayıcı bir yöntem olmadığının altını çizmek istiyorum…
Bana göre ‘yağ aldırma’ bedeninizin hatlarının düzgün hale getirilmesidir...
Çünkü yağlar belli bölgelerde birikir ve kötü bir görüntü oluştururlar...
Ama toplumumuzda ‘yağ aldırayım kilolarım biter’ şeklinde yanlış bir yanılgı mevcut...
Tekrar yineliyorum bu yöntem ile sadece vücut hatlarını düzgün hale getirerek belli bölgelerdeki diyet ve egzersizle gitmeyen yağlarınızdan kurtulabilirsiniz...
Unutmamalıyız ki bu yöntem ile birlikte diyet ve egzersiz de uygulanması gerekir ki, sebebi alınan yağların geri alınmaması...
Bu yöntemin uygulama yerleri ise; karın, kalça, basen, göğüs, kolların üst kısmı, boyun, yanaklar, çene altı, uyluk, sırt, bel ve dizlerin iç yüzü...
Vücut hatlarınızın kalıcı düzelmesi sizi çok sevindirecektir…
Ve bilmelisiniz ki bu kadar acılı işlemden önce bunu bilmek -düşünmek sizi rahatlatabilir...
Yeni bir şekil, beden elbette güveninizi arttırır...
Ancak unutmayalım ki öncelikle ruhunuzun sevgi ile şekillenmesini sağlayın...
Ruhunuz sevgi ile dolsun ki bu güzellik bedeninize yansısın...
Biz sadece ‘fazla’ bedeninin şeklini takanlara küçük bir yöntem sunduk...
Asıl önemli olan takmamanız gereken durumları saptamanızdır...
Gerisi ise teferruattır...
Unutmayalım sağlıklı olmanız öncelik taşır...

‘Yağ’lar alındıktan sonra karşılaşacaklarınız...
İşlemden bir saat sonra yardım ile ayağa kalkıp yürüyebilirsiniz...
Yüksek miktarda yağ alımı yoksa aynı gün hastaneden çıkabilirsiniz...
İşlemden 2 gün sonra yardımsız yürünebilir…
Ve yorucu bir işiniz yoksa işe başlayabilirsiniz…
Ağrı durumlarında ağrı kesici kurtarıcınız olacaktır...
Yan etkileri azaltmak için, yorucu aktivitelerden kaçınmalısınız…
Ameliyat yerinde şişkinlik, gerginlik, kaşıntı ve çekilme hissi olur ve işlem sonucu olan ödem oluşur... Ancak ödem 3 haftada geçer ve hatlar belirir…
İşlem gören bölgelerin daha sert olması, yara iyileşmesinin doğal bir sonucudur, burada endişeye kapılmayalım...
Bir ay gibi bir sürede ise dikiş yerleriniz kapanacaktır... Bu 4 haftalık sürede korse veya sıkı çorap giyilmesi daha uygundur...
İşlem bölgesinde morarma olabilir... Bu morarma oldukça normaldir ve yine 4 hafta gibi bir sürede geçerler...
3 hafta içinde geçen ödemden sonra ise dokular tamamen normal durumuna 3 ay içinde döner…
Siz yağ aldırma işleminden yaklaşık 3 ay sonra istediğiniz bedene sahip olabilirsiniz...
Evet, bu yöntem kararını alanları zorlu bir süreç bekliyor...
Ancak ruhunuz nasıl mutlu ise kararı yine siz vereceksiniz...

Dip not;
Soğuk algınlığı dönemi başladı...
Hapşırık...
Akan burun ve az yorgunluk…
Her mevsim kapımızı çalan bu hastalığın adı soğuk algınlığı…
Ve çaresi bol sıvı...
Soğuk algınlığı tatil yapmaz...
Her an kapıyı çalabilir...
İngilizcede basitçe ‘COLD’ denir...
Alternatifi ise bol bol sıvıdır...
ABD Besin ve İlaç Yönetimi (FDA) tarafından etken maddeler incelenmiş ve 2 yaş altındaki çocuklarda soğuk algınlığı ilaçların kullanılmaması, 6 yaş altındaki çocuklarda ilaç kullanımının ise dikkatli yapılması, bildirilmiştir.
Çünkü bu ilaçlar yan etkileri olan ilaçlardır... Bu tür ilaçlar, solunum sistemindeki kanlanmayı değiştirirler... Santral sinir sisteminde baskılama yapabilir... Çocuklarda kalp ritim değişiklikleri ve bazı nörolojik olaylar, hayal görme, halüsinasyon gibi belirtiler ortaya çıkabilir…
İlaç kullanmak yerine; mikroplardan korunun, bağışıklık sisteminizi güçlendirin...
Stres yapmayın. İstirahat edin ve bol sıvı gıda, bol C vitamini alın.
Hareket edin ve soğuğa karşı dayanıklılığınızı arttırın...
Meyve - sebze ağırlıklı beslenin...
Hastalık döneminde, temastan kaçın, öpüşmeyin, kalabalık yerlerden uzak durun...
Odanızda hava nemlendiricileri kullanın ve düzenli olarak havalandırın...
Ve ellerinizi mutlaka dezenfekte edin, yıkayın...
Çok kalın veya ince giysiler giymeyin.
Hayatımıza ilaçları ne kadar az alırsak o kadar iyi...
Doğayı ve bize sunduklarını kullanalım...

Fıkra;
Bir keşiş dünyanın en akıllı adamını bulmak için diyar diyar geziyormuş. Sıra Nasrettin Hoca’nın köyüne gelmiş ve köylülere sormuş.
— Sizin köyün en akıllı adamı kim? Köylülerde:
- Nasrettin hoca demiş.
Bunun üzerine keşiş köy meydanında hoca ile görüşmeye başlamış ve eline bir çomak almış. Yere bir daire çizmiş. Nasrettin Hoca da çomakla daireyi ortadan ikiye bölmüş. Keşiş bir doğru daha çizerek daireyi dörde bölmüş, hocada dörde bölünmüş dairenin üç dilimine çarpı işareti koymuş keşiş elleriyle aşağıdan yukarıya doğru hareket yapmış hocada yukarıdan aşağıya yapmış ve keşiş büyük bir hayranlıkla hocayı tebrik etmiş.
Olup bitenden bir şey anlamayan halk keşişe ne olduğunu sormuş keşiş de:
- Bu adam gerçekten dünyanın en akıllı adamı. Yere dünya çizdim, o ortadan ekvator geçer dedi. Ben dünyayı dörde böldüm, o da dört de üçü sudur dedi. Ben yerden buharlaşma sonucunda ne olur dedim. O da yağmur yağar dedi.
Bu sefer hocaya neler olduğunu sorar halk. Hoca da:
- Bu adam oburun biri. Yere bir tepsi baklava çizdi, ben de yarısı benim dedim. Daha sonra tepsiyi dörde böldü o zaman dört de üçü benim dedim. O da tepsi altından ateşi hafif hafif almalı dedi. Ben de üstüne findık fistık ekelersek daha iyi olur dedim.

Günün sözü; Hafif acılar konuşabilir ama derin acılar dilsizdir. Seneca
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
alt
alt

Ekleme Tarihi
04.11.2012
Ekleyen Kişi
gidatarim2

Etiketler: Hastalıklardan koruyucu yiyecekler,Nur YILMAZ
Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız