‘Merkez mal derdinde, halk can derdinde’
Güngör Uras Olayların içinden [email protected]
Merkez Bankası, bankalardan para alırken ve bankalara para verirken uygulanan (gecelik) faiz oranlarını çeyrek puan indirdi. Bankaların topladıkları Türk Lirası ve döviz mevduatı karşılığı Merkez Bankası’na yatırdıkları zorunlu karşılık oranlarına bindirdi. Merkez Bankası bir süredir faizleri indiriyor, kanuni karşılıklara bindiriyor. İyi de bu indirme-bindirme operasyonunun ardında ne var? Merkez Bankası’nın derdi ne? Merkez Bankası; * Döviz fiyatının daha fazla ucuzlamasını istemiyor. * Bankalar daha fazla kredi vererek talebi artırmasın ki, cari acık (döviz açığı) büyümesin diyor. * Bankalar kredi faizini ucuzlatır, piyasalar canlanır ise büyüme hızlanır, enflasyon kıpırdar diye korkuyor. İşte bunun içindir ki döviz fiyatının ucuzlamasını önlemek, piyasanın canlanmasını frenlemek için faiz oranları ve zorunlu karşılık oranlarıyla oynuyor.
Merkez ne istiyor? * Yurtdışından sıcak para girişine “gel gel” yapan, bizim faiz oranlarımız. Faiz ne kadar düşük olsa da, yabancı fonlara reel getiri imkânı veriyor. Faizin cazibesinde dışarıdan sıcak para girince, içeride döviz bollaşıyor. Döviz fiyatı ucuzluyor. ‘Merkez’, “Azı yarar, fazlası zarar” diyerek, döviz girişini yavaşlatmak için faizi indiriyor. * Banka faizi indirirken, “Mevduat faizi de ucuzlayacak... Zavallı Ayşe Teyze’nin durumu ne olacak?” diye dertlenmiyor. Ama, “Kredi faizleri ucuzlar ise, ekonomi canlanır” endişesi ile bankaların krediye gidebilecek kaynaklarını kısıyor. Bunun için de zorunlu karşılık oranlarını artırarak bankalardan Türk Lirası ve döviz çekiyor.
Halkımız ne bekliyor? İyi de halkın bekleyişi farklı... n Halk “piyasanın canlanmasını” bekliyor. Piyasa, üretim artınca canlanır. Buradaki ölçü büyümedir. 2012’de büyüme yüzde 8.5’ten yüzde 2.5’e geriledi. İstihdam ve gelirde (dişe dokunur ölçüde) iyileşme olamadı. Merkez Bankası 2012’nin şartlarını 2013’te de sürdürmeye niyetli görünüyor. Bunun anlamı piyasanın canlanmaması, büyümenin düşük kalmasıdır. Merkez Bankası ise büyümeyi frenleyerek “cari açığı küçültme” politikasından ödün vermiyor. * Tüketici, üretici, yatırımcı farklı nedenlerle bankalarda daha bol, daha ucuz kredi kullanma arayışında. Merkez Bankası önce banka kredilerinin yılda yüzde 15’ten daha fazla büyümemesi için sonra da bankaların kredi faizlerinin ucuzlamaması için bankaların krediye gidecek kaynaklarına el koyuyor. * Ekonominin en önemli sorununun tasarruflardaki yetersizlik olduğu söyleniyor. Mevduat faizi tek başına tasarrufu artırmaz ama, tasarrufu teşvik eder. Merkez Bankası faizi düşürdükçe mevduat faizi de geriliyor. Tasarruflarını bankalarda saklayanların birikimleri negatif faiz ile eriyor. Sonuç: Anadolu anlatımı ile “Merkez mal derdinde, halkımız can derdinde!” Böylece günler geçiyor. Üretim yok... Büyüme yok.
http://ekonomi.milliyet.com.tr/ |