Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 28 Nisan 2024 Pazar
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  BASINDAN MAKALELER » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler

 
 
 
 
Türkiye ve GDO'lar
 
 
 
 
Ömer YAŞA


 


 
Genetik bilimi, genetiği değiştirilmiş tarımsal ürünlerin 1996 yıllarında dünya ticaretine girmesiyle birlikte teolojik bakış açısı, çevre, sağlık, tüketici sorunları, iklim ve enerji, tarım politikaları, araştırma politikaları, sosyal politikalar, iş piyasası ve sosyo-ekonomik boyutlar gibi nedenlerden dolayı geldiği boyut itibariyle günümüzün en çok tartışılan disiplinlerinden biridir.

GDO’ların hastalıklara dirençli bitkilerin yanı sıra daha lezzetli, güvenli, verimli, besleyici, uzun ömürlü ve sağlık açısından daha faydalı ürünler elde edilmesi gibi potansiyel faydalara sahip olacağı düşünülerek dünyanın önemli tarım problemlerini çözebileceğine inanan bilim adamları ile dünyadaki fakir ve aç insanları savunan taraflarca avantajlı olduğu sık sık dile getirilmektedir. Bu bilim adamlarına göre; 2025 yılında 8 milyarı aşması beklenen dünya nüfusunun besin ihtiyacının karşılanması önemli bir sorun olarak düşünülmektedir. Ekilebilir alanları artırmak mümkün olmadığından sürekli artan nüfusu besleyecek miktarda üretim için birim alandan alınan ürün veriminin artırılması gerekmekte bu nedenle de, ıslah çalışmalarında gen aktarım teknolojisinin kullanılması kaçınılmaz görünmektedir.

Bununla birlikte GDO’lu ürünlerin uzun dönemde meydana getirebilecekleri etkilerle ilgili henüz tam ve net bir bilgi bulunmamaktadır. GDO’lu bitkiler ile rekabet edemeyen doğal türlerin kaybolması, GDO’lu tohumların uluslar arası şirketlere bağımlılık ve tohumların yüksek fiyata alınması sorunları ve biyoteknoloji ile organizmaya yerleştirilen yeni genin insanlar için alerjik reaksiyonlara neden olması tartışılan başlıca konular arasında yer almaktadır. Özellikle Avrupa Birliği ülkelerindeki muhalifler GDO’ları dünya tarımını, sağlığını ve ekolojisini tehdit edeceğini düşündüklerinden bu gıdaları “frankeştayn gıdalar” olarak nitelendirmektedirler.

Kamuoyunda yer alan yanlış iddiaların aksine Türkiye’de GDO üretimi yapılmamakta, GDO’lu ürün ekimine de izin verilmemektedir. Türkiye’de GDO konusunda insan, hayvan, bitki sağlığı, çevre ve biyolojik çeşitliliğin korunması amacıyla her türlü düzenlemeye yetkili kurum Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’dır. GDO’lu ürünlerin ilk ithalatı için Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına başvuru yapılmak zorundadır. Yapılan risk değerlendirmesi sonucunda ithalatı, ihracatı ve piyasaya sürülmesinde risk oluşturmayacağı belirlenen GDO’lu ürünler için verilen kararın geçerlilik süresi 10 yıldır. Biyogüvenlik kanunu ile GDO’lu ürünlerin üretimi kesinlikle yasaktır. GDO ve ürünlerinin onay almadan piyasaya sürülmesi, kullanılması veya kullandırılması, üretimi, piyasaya sürme kapsamında belirlenen amaç ve alan dışında kullanımı, bebek mamaları ve bebek formülleri ile bebek ve küçük çocuk ek besinlerinde kullanılması da yasaktır. Bu hüküm AB ve ABD ülkelerinin tamamında kullanımında hiçbir kısıtlama olmadığı halde, Türkiye’de gelecek nesillerin korunması amacıyla Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından ihtiyati yaklaşımla yasak kapsamına alınmıştır.

Piyasada kontrollerinde uygunsuzluk tespit edilmesi halinde ağır yaptırımlar uygulanmaktadır. Suçun durumuna göre; “GDO ve ürünlerini aykırı olarak ithal eden, üreten veya çevreye serbest bırakan kişi, beş yıldan on iki yıla kadar hapis ve on bin güne kadar adli para cezası ve yüz bin Türk Lirasından iki yüz bin Türk Lirasına kadar para cezası ile cezalandırılmaktadır. GDO konusunda Türkiye’de mevzuat boşluğunun ardından uygulamaya konulan Biyogüvenlik Kanunun ve bu kanunun uygulanmasını sağlayacak yönetmeliklerin sorunlara çözüm olması beklenmektedir. GDO analizleri Türkiye’de 10’u kamu (Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Laboratuvarları, Üniversite Laboratuvarları, TÜBİTAK Laboratuvarı) olmak üzere toplam 27 laboratuvarda yapılabilmektedir.

Aslında biyoteknolojik yöntemler, olumlu yönleriyle kullanıldığında bilime ve insanlığa büyük faydalar sağlamaktadır. Ancak günümüzde GDO’lar doğrudan canlı varlıklar üzerinde çalışıldığı için sürekli eleştirilmektedir. Gen nakli uygulamalarının tarım alanında kullanılması, tüketici sağlığı ve çevre açısından duyarlı toplumlarda büyük tepki görmekte ve bunlara karşı çeşitli önlemleri ve risk değerlendirme tekniklerini de gündeme getirmektedir. GD ürünlerden kaynaklanabilecek bir diğer risk ise genetik çeşitliliğin kaybıdır. Bu husus, genetik kaynak yönünden zengin bir ülke olan Türkiye’nin dikkat etmesi gereken çok önemli bir konudur. Biyoteknolojik araştırma ve uygulamalar açısından gelişmiş ülkelerin gerisinde kalmış Türkiye’nin önümüzdeki dönem için GDO politikalarını belirlemesi önem taşımaktadır.

 
 
 
 
 
Ömer YAŞA - Yazar Hakkında:
Zir. Yük. Müh. Ömer YAŞA
http://www.tarimgonulluleri.com/

Ekleme Tarihi
29.03.2013
Ekleyen Kişi
gidatarim2

Etiketler: Ömer YAŞA,gdo
Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız