Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 22 Aralık 2024 Pazar
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  BASINDAN MAKALELER » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler

Günümüzde hukuki ve siyasi açılımlar ağırlık kazanırken herhalde yaz sıcağının da etkisi olsa gerek ekonomik açılımlarla ilgili pek fazla kafa yoran olmadı. İşsiz yine işsiz, çaresizin çaresi yine çaresizliği.   Domates, karpuz mevsimi çabuk geçti, gerçeklerle yine baş başayız. Günün moda kelimesi "açılım." Aynı "giriş yaptı", "çıkış yaptı" gibi anlamsız bir sözcük. Aklımıza gelen her konuda açılım bağımlısı olduk. Demokrasi adına kara çarşafa rozet takma açılımından bugünün demokrasi açılımına geldik. Açılım ile anlatılan hemen hemen her konunun içi boş. Neyin ne olduğunu "açılım yapalım abi" diyen de bilmiyor, dün kara dediklerimize bugün ak diyerek oyalanıp gidiyoruz.

 Günümüzde hukuki ve siyasi açılımlar ağırlık kazanırken herhalde yaz sıcağının da etkisi olsa gerek ekonomik açılımlarla ilgili pek fazla kafa yoran olmadı. İşsiz yine işsiz, çaresizin çaresi yine çaresizliği. Dünya yavaş yavaş düzelme eğilimine girmişken bizim beklentimiz "onlarda işler düzelirse bizde de düzelir" boyutunu aşamıyor, zaman nasıl olsa halleder, kalan sağlar bizimdir düşüncesi hep hâkim unsur oluyor. Tarımda, endüstride, ticarette sıkışıp kaldığımız eski alışkanlıklarımızdan kurtulup günümüzün yeni dünya koşullarına uyum sağlayabilir hemen hemen hiçbir şey yapmıyoruz. Çok bölünmüş tarım arazilerinde bilinçsizce yapılan verimi düşük, hastalıklı tarım, üretimde yakalanamayan ekonomik boyutlar, çok ufak ve yeterli sermayeye sahip olmayan işletmelerle yapılmaya çalışılan mahalli üretim ve ticaretle eskiden kalan ilişkileri, eskisi gibi sürdürme gayreti ülkenin önünü açamıyor ve yakın bir gelecekte de açacağa benzemiyor. İç pazarı canlandırmak için siyasi iradenin önemli bir gayret göstermemesi, yandaşlarla sürdürülen faaliyetlerin yeterli olduğunun düşünülmesi de önümüzü büyük ölçüde tıkıyor ama geçmişte daha çok üretim yaparken değeri düşen işletmelerin bugün zarar etmelerine, bazılarının faaliyetlerini tamamen durdurmalarına karşın borsadaki değerleri anlaşılmaz bir şekilde yükseliyor ve büyük spor kulüplerinin kendi ticari şirketlerine yükledikleri borç beş yüz milyon (eski para ile trilyon) liraya yaklaşmışken bu şirketlerin değerleri artabiliyor ise olan biteni izah edebilmek de sanırım pek kolay olmuyor.

  'Kriz nasıl bitecek' karmaşası

Aslında dünya da aynı durumda; "zaman en iyi ilaçtır" düşüncesinin önemli ölçüde taraftar bulmaya başladığı günümüzde her kafadan bir ses çıkıyor. Kimine göre tünelin ucunda ışık var. Ama ışık güneş mi, trenin lambası mı pek kesin bir şey yok. Kimine göre kurumuş otlar filizlenmeye başladı; artık büyüyecekler, kimi bilenlere göre 2010 yılında da sıkıntı var. Sonunda kriz bitecek ama krizden çıkış nasıl olacak konusunda karmaşa en üst noktada. Gene işi bilenler krizden çıkışın "U" şeklinde olacağını söylüyor. Öbür bilenler itiraz ediyorlar; "hayır" diyorlar "V şeklinde olacak." Yani iyice dibe vuracak ondan sonra düzelecek. Bir başka bilen grup "Tek V yetmez. Çift V şeklinde olacak krizden çıkış" diyor. Yani iki defa dip yapacak, dibe vuracak çıkacak bir daha dip, ondan sonra hep beraber kurtulacağız. Bu düşünceye karşı olan bilenlerin söylevi krizin "üç V" şeklinde geliştikten sonra biteceği yani "VVV" dibe vuracak bir süre öyle gidecek sonra yükselecek, haydi yine dibe. Bu işi üç defa tekrarlayacak. Daha kötümser bilmişler bu da olmaz diyorlar; kriz testere dişi gibi gelişecek. "\   ËËËËË/" şeklinde olacak. Lastik top gibi dibe vuracak çıkacak, yine dip, yine yukarı. Uzun süre böyle devam edecek. Sanırım buna can dayanmaz. En son "bilenlerin" tahmini krizin karekök işareti "V" şeklinde olacağı. Dibe vurdu, çıktı ama düz bir seyri var; yavaş yavaş kurtuluyoruz. Size düşen bunlardan kendinize uyanı beğenmek veya yeni bir şekil oluşturmak. Mesela ters "" şeklinde olacak derseniz nasıl bir tepki alırsınız bilemem. Şaka bir tarafa, kriz çıktığından beri dünyada yapılan iki şey var. "Devamlı para basmak ve faizleri düşürmek", bir de "zaman ilacını" kullanmak. Bu zaman ilacı bize de iyi gelecek ama para basma ve faiz düşürme işinde biz yokuz. Merkez Bankası faizleri düşürdü demeyin onun faydası kendine. Bugünün ticari kredileri yine % 20 faiz ile veriliyor

.   İç pazar canlandırılmalı

 Biliyorsunuz bize bir şey olmaz derken, yılın ilk döneminde ekonomisi en fazla küçülen üç ülkeden bir olduk. Diğerleri Ukrayna ve Estonya. Estonya'nın tamamı İstanbul'un dörtte biri var yok. Bu günlerde de çıkan hesap eğer doğru ise yüzde on küçüldüğümüzü söylüyor. Hep beraber "oh ne iyi" deyip seviniyoruz. Bizde olan biten Batı'dan bir hayli farklı. Onlar insanlarına harcasınlar ekonomi canlansın diye para verirken, bizimkiler İşsizlik Sigorta Fonu'nda biriken paralara yine el koymuşlar; tam dört buçuk milyar liraya. İş aramayanlar ve tarım gibi işlerde geçici çalışanlar hariç. Üç milyon altı yüz bin bilinen işsiz var ülkemizde. Bunların bir milyon yüz bini son sekiz-on ayda işini kaybedenler ve sadece iki yüz doksan bin işsiz en fazla on ay süre ile iki yüz yetmiş yedi lira işsizlik ücreti alıyor. Günümüzde çalışana sahip çıkmama, iç pazarı canlandırmama politikaları sürekli işsiz yaratırken bu para siyasi iktidar tarafından el koymak yerine daha çok işsize verilip, iyi kötü karınlarını doyurmaları ve mahalle bakkallarının biraz nefes alması sağlanabilirdi. Önümüz kış, ihtiyaçlar artacak, okullar açılacak, çaresiz, bakımsız insanların hastalıkları da artacak. "Krizden üç V ile mi çıkarız, testere dişi ile mi" biliyorum ki düşünmek onların işi değil. Ülkeyi yönetmeye talip olanlar iç pazarı canlandırmak için ciddi önlemler almak zorundalar.

Kalın sağlıcakla. Haftaya "Sıkıntıları Aşmada İyi Bir Yol: Doğru Seçilmiş Ticari Fuarlara Katılmak."

kaynak. referans

Ekleme Tarihi
01.09.2009
Ekleyen Kişi
Kemal Erdoğan

Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız