Sürecin ‘ekonomisi’ tartışılmıyor
Güngör Uras Olayların içinden [email protected]
Süreç başladı. Aşama aşama gidiyor. Herşey tartışılıyor da, sürecin ekonomisi tartışılmıyor. İyi niyet ile söylenenler, bu sürecin sonunda, “Türkiye’nin askeri harcamalarının azalacağı, Doğu ve Güneydoğu’da huzur ortamının ortaya çıkması ile yatırımların artacağı” şeklinde. Gerçekçi olalım. Aktivistlerin hedefi, “Doğu ve Güneydoğu’da eyalet veya bölge esasına dayalı ‘özerk bir yönetim bölgesinin’ oluşturulması”dır. Özerklik mali güç olmadan mümkün olamaz. Özerkliğin esası mali özerkliktir. Mali özerklik ise insanlardan, kurumlardan ve gümrüklerden vergi toplama gücü demektir. Doğu Anadolu ile Irak’ın Kürt Bölgesi arasında büyük bir fark var. Irak’ın Kürt bölgesinin zengin petrol geliri ekonomik ve mali özerkliğe yeter zenginlikte. Doğu Anadolu’da su kaynakları dışında doğal zenginlik yok.
Enerji yatırımları önemli PKK’nın özerk yönetim bölgelerinde mevcut altyapı ve üst yapı yatırımları Batı’dan Doğu’ya aktarılan kaynaklarla gerçekleştirilmiş yatırımlardır. Doğu’da olası özerk bölgelerdeki en önemli altyapı yatırımları enerji yatırımlarıdır. Özerk yönetimler herhalde bu yatırımların getirilerini paylaşacaklardır. Bu paylaşım özerk yönetimlere önemli bir getiri sağlayacaktır. Fakat devam eden, proje halindeki enerji yatırımları nasıl ve kimler tarafından finanse edilecektir. Altyapı yatırımları bir yana üst yapı yatırımlarını sürdürmek nasıl mümkün olabilecektir? En basiti, hükümetin Doğu’daki özel sektör yatırımları için getirdiği yoğun teşvikler için, halkın yararlandığı sağlık hizmetleri ve sosyal yardımlar için kaynak nereden bulunacaktır? Olası özerk bölgelerdeki okulların, üniversitelerin eğitim giderleri ne şekilde karşılanacaktır? Özerk bölgeleri ve yönetimi planlayan aktivistlerin mutlaka bu konularda hazırlıkları vardır.
Ufalmanın riski var Çünkü “bütünlük”ten “bölünmeye” gidiş çok risklidir. İşte bunun için şimdilerde dünyada sadece ülke bütünlükleri ile yetinilmiyor. Ülke birliktelikleri oluşturuluyor. Avrupa Birliği (AB) onun için Güney Kıbrıs gibi küçücük bir ülkeyi bile “Avrupa Birliği Bütünlüğü” içine alıyor. Güney Kıbrıs, Avrupa Birliği’nin üyesi, para birliğine dahil ama, özerkliğinin icabı olarak kendi geliri ile giderini denkleştirmek zorunda. Geliri giderini karşılayamayınca borçlanıyor. Borçlar gücünü aşınca ise, Almanya bile ufak bir ödeme için yardıma koşmuyor. Madem ki özerksin, gelirini, giderini dengele diyorlar. Bütün bunları değerlendirerek sürecin “mali ve ekonomik” sorunlarını şimdiden masanın üzerine koyarak çözüm arayışına girmekte yarar vardır. Silahlar susunca, Doğu’da yatırımlar, istihdam artacak. Yerli ve yabancı yatırımcılar Doğu’ya para akıtacak şeklinde abartılı bekleyişler sorunun öneminin anlaşılmasını engelliyor.
http://ekonomi.milliyet.com.tr/ |