‘Kemeri sık’, ‘para bas’, ‘faiz indir’ hiçbiri olmuyor!
Güngör Uras Olayların içinden
New York Şimdilerde ABD’de Harvard’lı üç profesörün söyledikleri (daha doğrusu gafları) tartışılıyor. Reinhart ve Rogoff isimli iki ekonomi profesörü 2010 yılında yayımladıkları araştırmalarında “Ülkelerin geçmişe dönük verilerini inceledik. Gördük ki, kamu borcu milli gelirin yüzde 90’ını geçince ülkeler krize giriyor. Borçlar bu sınırı geçince ülkeler hemen tedbir almalı. (Kemer sıkmalı.) Borcu aşağıya çekmeli” dediler. Kriz sonu birçok ülke bu hocalara inanarak “kemer sıkma” tuzağına düştü. Geçenlerde anlaşıldı ki, Reinhart ve Rogoff’un araştırmada kullandıkları verilerinde hata varmış ve söyledikleri tez geçerli değilmiş. Hocalar pes etmedi. “Milli gelirin yüzde 90’ı yerine, daha yüksek bir oran verse idik de durum değişmezdi. Söylediklerimiz doğrudur” dediler. Ama bir sürü yorumcu, “Bu hata yüzünden milyonlarca insan işini kaybetti” diyor. - Harvard Üniversitesi’nin ünlü tarihçilerinden Niall Ferguson, “Para basarak krizden çıkmaya çalışanlar yarını düşünmeyenlerdir. Borcun yükünü çocukların sırtına yükleyenlerdir. Keynes bu politikayı önerdi ama o bir eşcinseldi. Çocuğu olmadığından krizin yükünü gelecek nesillerin sırtına atarak günü kurtarmayı önermişti” dedi. Para basma konusunda söyledikleri değil de Keynes konusundaki iddiaları büyük yankı uyandırdı. Çünkü Keynes evlenmişti. Eşi hamilelik döneminde çocuğunu kaybetmişti.
Önemli olan netice Magazinleşen tartışmanın ciddi yanı var. - Milli gelire göre büyük oranlara ulaşan kamu borçlarından kurtulmanın tek yolu acaba kemer sıkmak mı? Acaba aynı dönemde birden fazla ülke kamu borcunun milli gelire oranını aşağıya çekmek için toplu kemer sıkmaya başlar ise, ülkelerin sorunu küresel sorun haline gelmez mi? Kemer sıkmada ileri tedbirlere yönelen ülkeler, gördüler ki, kemer sıktıkça üretim geriliyor, işsizlik ve fakirlik artıyor. Borçları ödemek imkansız hale geliyor. - Krizden çıkmanın, durgunluğu aşmanın, talebi canlandırmanın yolu acaba Keynes’e uyarak para basmak mıdır? Keynes talebin, üretilen malların tüketimini sağlayamaması halinde, üretimin ve yatırımın gerileyeceğini, bunun da ekonomide duraklamaya yol açacağını belirterek, bu durumlarda devletin para arzını artırarak ve faizi düşürerek tüketimi ve yatırımları artırabileceğini ileri sürmüştü.
Doğruyu nasıl bulacağız? Şimdi deniliyor ki, “Kemer sıkmak ile ülkeler krizden çıkamıyor. Ama Keynes’e inanıp bolca para basan, faizi sıfırlayan da krizden çıkamıyor. Doğru olan nedir? Cevap: Şartlar değişti. Keynes, faizi düşürerek piyasaya para akıtıldığında, paranın ülke içinde kalacağını insanların bu ucuz faizli parayı kullanarak tüketimlerini, yatırımlarını artıracaklarını düşünüyordu. Küreselleşme paraya oynaklık getirdi. Piyasaya çıkarılan para ülkede kalmıyor. Ucuz faiz paranın tüketime veya yatırıma gitmesini sağlamıyor. Para daha yüksek faiz veren piyasalara kayıyor. Kriz korkusu ile insanlar para harcamaktan çekiniyor. İyi de, kemer sık olmuyor. Para bas, faizi indir olmuyor. Bu ekonomiler nasıl düzelecek? Küreselleşmenin özel şartlarını dikkate alarak yeni ekonomi politikaları arayışına yönelme zamanı geldi, geçiyor.
http://ekonomi.milliyet.com.tr/ |