Ekonomide olan biteni anlamaya yardımcı olacak 3 öncü gösterge yayınlandı.
Bunlara göre, * Mayıs ayına kadarki dönemde ekonomide beklenen ölçüde canlanma gerçekleşmemiş. * Mayıstan sonraki dönem için iyimser bir bekleyiş var ama, güçlü bir ümit yok. * Perakende ve inşaat sektörlerinde moraller bozuk. * Genelde reel kesimde (üreticilerde-yatırımcılarda) kötümserlikten iyimserliğe hafif bir geçiş var ama, yetersiz. * Kapasite kullanımı önceki aylara göre artmış görünüyor ama, yılın ilk 5 ayında ortalama kapasite kullanım oranı (yüzde 73.1) geçen yılın aynı dönemindeki ortalama kapasite kullanım oranının (yüzde 74.0) altında. * Öncü göstergelerden anlaşıldığına göre, 2013 yılında büyüme oranı, 2012 yılındaki büyümenin biraz da olsa üzerine çıkabilir ama, gene de yüzde 4’ün altında kalacak.
Öncü gösterge 1 Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)?tarafından her ay Sektörel Güven Endeksleri yayınlanıyor. Mayıs ayı göstergeleri perakende sektörünün ve inşaat sektörünün güven endeksinde gerilemeyi işaret ediyor. Buna karşılık hizmet sektöründe güvende yükselme var. Perakende ticarette güven endeksi bir ay önceye göre yüzde 0.1 oranında azalmış. Demek ki perakende ticarette işler iyi gitmiyor ve önümüzdeki dönem hakkında da iyi işaretler yok. İnşaat sektöründe güven azalması bir ay önceye göre yüzde 1.2. Bu da inşaatta talep daralmasının sürdüğünün işareti.
Öncü gösterge 2 Merkez Bankası her ay “Reel Kesim Güven Endeksi” yayınlıyor. Bu endeks üretim-yatırım yapan, parmağı taşın altındaki firmaların, girişimcilerin siparişlerine, üretimlerine, istihdamlarına, satışlarına, ihracatlarına dayalı olarak yaptıkları genel bir değerlemeyi yansıtıyor. Güven çok önemli bir göstergedir... İnsanlar yarına güvenir ise, ona göre üretim yapar, işçi çalıştırır, para harcar. Güven geriler ise firmalar ve insanlar içine kapanır. Reel kesim Güven Endeksi, yalın olarak ve de mevsimlik etkilerden arındırılmış olarak açıklanıyor. Hem yalın, hem de mevsimlik etkilerden arındırılmış endeksler, reel kesimde güvenin geçen mayısa göre geri olduğunu gösteriyor. Nisana göre mayısta biraz düzelme var ama, geçmiş aylardaki moral bozukluğunu örtecek ölçüde değil.
Öncü gösterge 3 Merkez Bankası her ay kapasite kullanım oranlarını açıklıyor. Kapasite kullanımındaki değişim üretimdeki artışı veya gerilemeyi ortaya koyuyor. Mayıs kapasite kullanım oranı geçen yıl yüzde 74.7 idi. Bu mayıs ayı 74.8 oldu. Nisandaki yüzde 73.6’lık kapasite kullanım oranına ve geçen yılın mayıs ayına göre az da olsa bir düzelme var ama, ilk 5 ayın ortalama kapasite kullanım oranı geçen yılın ortalamasının altında. Sonuç: Her şeyin başı üretim. Talep (iç talep ve ihracat) olmadan kapasite kullanımı artmaz. Kullanılmayan kapasite varken yeni yatırımlar yapılmaz. Yatırım ve üretim artmaz ise işsizlik, fakirlik sorunu büyür. Talep ise kendi kendine canlanmaz. Talebi dizginlemek veya canlandırmak ekonomi politikalarını belirleyenlerin elindedir.