Türkiye'yi yönetenler, gene IMF sayesinde saygınlık/güvenilirlik (akreditasyon) kazanma peşinde. İtibarı olan hiçbir dünya ülkesinin bu kriz koşullarında bile böyle bir yola sapmadığı tüm dünyanın malumu. Örneğin G. Kore şimdi IMF ile anlaşsa güvenilirliği artar mı azalır mı?
Dünya sermayesi gözünde daha güvenilir olmak demek, öncelikle, borç ödemelerini aksatmamak ve uluslararası sermayeye yüksek getiriler sunmaya devam etmek demek. Bu durumda, göreli olarak dünyanın en yüksek faiz oranlarından iç ve dış borçlanmaya devam ederken, kamu harcamalarının kısılması ve mümkünse kamu gelirlerinin (vergilerin ve özelleştirme gelirlerinin) azaltılmaması ve böylece kamunun faiz dışı fazlasının yüksek tutulması istenecektir.
Türkiye de bunu yapmaya başladı. Üstelik henüz IMF anlaşması yapılmadan, öncü darbeler bütçe müzakerelerine bile yetiştirildi. Bu dönemde artmasına ihtiyaç duyulan kamu yatırımları en çok kısılan harcama kalemleri arasında yer aldı. Tarım ödeneklerinin kısılması da bunu izledi.
2006 yılında çıkarılan Tarım Kanunu'nda bütçeye konulan tarımsal desteklerin milli gelirin yüzde 1'inden az olamayacağı hükmü getirilmiş olmasına rağmen tarım destekleri zaten 2006, 2007 ve 2008 yıllarında bir türlü milli gelirin yüzde 1'ine ulaşamamıştı. 2007 ve 2008 bütçelerinde bu oran yüzde 0,8 düzeylerine gerilemişti. Eğer TÜİK'in 2007'de "güncelleştirilmiş" yeni milli gelir serisi hesaba katılırsa, yüzde 0,6'lık bir oran düzeyine düşülmüş olmaktaydı! Aşağıdaki tablo bunu vermektedir.
Bütçe tarımsal destekleme ödemelerinin gelişimi (2003-2009)
2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009**
Tarımsal destek ödemeleri (tr.TL) 2805 3084 3707 4747 5555 5911 5750
Tarımsal destek ödemeleri/GSYH% 0,6 0,6 0,6 0,6 0,7 0,6 0,5
Kaynak: Maliye Bk.: 2009 Yılı Bütçe Erekçesi, s.28; Yıllık Ekonomik Rapor 2008, s.3.
. Gerçekleşme tahmini
.. GSYH için program hedefi ve tarımsal ödenek için bütçe teklifi verileri.
Görüldüğü gibi, 2009 yılı için bütçe teklifinde tarımsal ödeneklerin GSYH'ye oranı yüzde 0,52'ye düşürülmektedir. Ancak IMF bunu dahi yeterli görmemiş ve bütçeye son görüşme günlerinde müdahale ederek 2009 bütçesinde bu desteklerde 675 milyon YTL'lik bir ek kısıntı yapılmasını sağlamıştır. Yani 5,7 milyar TL'lik tarım desteğinin yüzde 11,7'si henüz uygulamaya bile geçilmeden tırpanlanmış oluyordu. Ancak şimdiki halinde bile, 5075 milyar TL'ye indirilmiş tarımsal desteğin, 2009 yılı GSYH tahminine oranı sadece ve sadece yüzde 0,46 olmaktadır. Bu tarihi düşüşün uygulamadaki seyrini ayrıca izleyeceğiz.
Şimdilik şu saptamayı yapalım: İktidar, 2006'da kendi çıkardığı kanunu uygulayamaz noktadadır. Kendine koyduğu asgari destek sınırının bugün yarısı düzeyine gerilemiştir.
Daha önemlisi, tarıma dönük desteklerin tarımsal katma değere oranının 1/10 düzeyini bile bulamayışıdır. 2000 öncesi Türkiye'sinde bu destek tarımsal katma değerin beşte birine kadar çıkabiliyordu. Gelişmiş ülkelerde bu oran ortalama ½ civarındadır. Tarımsal desteklerin bütçeye oranı da dönem boyunca yüzde 2-2,5 düzeylerine demir atmış durumdadır. Oysa, bütçede faiz ödeneklerinin oranı yüzde 25'ler düzeyindedir ve bunun altına indirilememektedir.
Tarımdaki çözülmenin önemli bir göstergesi tarımın GSYİH içindeki payıdır. Aşağıdaki tablo bu payın hızla gerilediğini göstermektedir.
Tarım sektörünün GSYH içindeki payı (2002-2008)
2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008
Tarım/GSYH (%) 12,2 11,4 10,7 10,5 10,0 8,9 8,5(?)
Tarım katma değeri % değişme 8,8 -2,0 2,8 7,2 1,4 -6,9 0,5 (?)
Bir başka tehlikeli gelişme, tarımsal istihdam ve üretimin süregiden önemine rağmen 2000'li yıllarda dört kez (2000, 2003, 2004 ve 2007 yıllarında) tarım aleyhine dönen tarım ürünleri dış ticaretinin 2008 yılında da tekrarlanacak olmasıdır. Bunları, 2000 sonrasının Tarımda Reform Uygulama Projesi'nin sonuçları olarak da değerlendirmek mümkündür. Belki de en önemli ve anlamlı çözülme göstergesi, daha önceki yazılarımızda da değindiğimiz gibi, tarımsal istihdamdaki dramatik düşüşlerdir.
Sonuç: Gıda güvenliğini giderek yitirmekte olan Türkiye, tarım politikalarını yeniden masaya yatırmak zorundadır. Masaya IMF ve DB'yi oturtmak, gidişatın değişmeyeceği anlamına gelecektir.
Oğuz Oyan
dunyagazetesi.com.tr |