Halkımız “Alıyor, veriyor ama bizim ekonomiye değil, yabancı ekonomilere can veriyor.”
Çünkü halkın aldığının çoğu ithal malı. Halk bizim ülkede üretileni değil, yabancı ülkede üretileni alıyor. Çünkü döviz kuru hâlâ ithalatı teşvik ediyor. Yılın ilk 6 ayında halkımızın tüketimindeki gerileme yüzde 5.7 oranında. İmalat sanayiindeki küçülme yüzde 14.4 oranında. Ekonomideki küçülme yüzde 10.7 oranında. Demek ki, ekonomideki küçülme halkın tüketimindeki küçülmenin neredeyse 2 katı. İmalat sanayiindeki küçülme 3 katına yakın. Demek ki, halkın tüketimi bizim üretimimizi artıramıyor. Ekonomimizin bu yılın birinci 3 aylık döneminde yüzde 13.8 küçüldüğü açıklanmıştı. Bu oran yüzde 14.3’e yükseltildi. İkinci 3 aylık dönemde beklenen yüzde 8 küçülmeydi. Küçülmenin yüzde 7 olduğu açıklandı. Altı aylık dönemde küçülme yüzde 10.6 oldu.
6 ayda yüzde 14.4 küçüldü Küçülme devam mı ediyor, yoksa düzelme mi var? Bunun için yılın ilk 3 aylık dönemi ile ikinci 3 aylık dönemindeki küçülme oranlarının seyrine bakmakta yarar vardır. - İmalat sanayii ilk çeyrekte yüzde 20.2 küçülmüştü, ikinci çeyrekte küçülme oranı yüzde 8.7’ye geriledi. Demek ki iyileşme var. - İnşaat sektörü ilk çeyrekte yüzde 18.9 küçülmüştü. İkinci çeyrekte küçülme yüzde 21’e çıktı. Demek ki inşaatta kötüleşme devam ediyor. Üretilen mal ve hizmetler gelir yaratır. Sonra da bu geliri halk ve devlet harcar. Üretim gerileyince (büyüme küçülünce) gelir de azalır. Gelir azalınca harcamalar da azalır.
Tüketim gerilemesi... Gelirin en büyük kısmını (yüzde 74.1’ini) halkımız (hane halkı) harcar. Devlet harcamalarının toplamdaki payı yüzde 10.9’dur. Kalan da (yüzde 20.9) yatırıma gider. - Bu yılın ilk çeyreğinde halkın tüketimi yüzde 10.2 azalmıştı. İkinci yarıda azalma oranı yüzde 1.2’e geriledi. Demek ki, halkımızın tüketim harcamalarında azalma sona ermediyse de iyileşme başladı. - Toplam yatırımlarda gerileme devam ediyor. Sonuç: Bu bilgiler yılın ilk 2 çeyreğine ait bilgiler. Biz şimdi yılın 4’üncü çeyreğindeyiz. Dünyada krizden en fazla zarar gören bir ekonomi olma özelliğimizi koruduğumuz anlaşılıyor. Ve de bütün bunlara rağmen sormuyoruz: “Neden?” Ve de bekliyoruz, her şeyin kendiliğinden düzelmesini.
Güngör Uras
http://www.milliyet.com.tr/ |