RÜŞTÜ BOZKURT / BUZDAĞININ DİBİ "TARIMIN ENTELEKTÜELI YOK..."
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşarı Mirmahmutoğlu'nun "tarımın kesimin entelektüeli yok" saptamasını ilk kez Turque Diplomatique'de yayımlanan uzun bir söyleşide okumuştum. Entelektüel eksik sadece tarım kesiminin değil, aşiretten cemaate, topluluktan topluma, tarımdan sanayiye her alan için önemli bir sorun. Özellikle "Bilgi Toplumu" aşamasında entelektüel eksiklik, gelişmenin can damarlarından birinin eksikliği demek. Kendi adıma çorbada bir kıymık tuzum olsun diye, büyük sorunları olan, çok önemli değişim ve dönüşüm sürecinden geçen "tarımsal üretim ve hayvancılık" konularına ilişkin bilgi edinme ve paylaşmaya gayret ediyorum. Entelektüel katkı iddiam olamaz ama, bazı sorunları tartışmaya açtığımın tanığı da siz okurlarsınız. Tarım kesiminde "entelektüel derinliği" yaratmanın bir numaralı sorumlusu Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımızdır. Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de tarımsal üretim, kamu yönetiminin gözetimi ve denetimindedir. Tarım kesimi kalkınmanın "yeter şartı" değil, "gerek şartı"dır; o nedenle kamu yönetimleri tarımsal üretim alanlarını korur; geliştirir ve güven altına alır...
Tarımsal üretim, tarım işletmeleri ve tarımsal alanda yatırım yönetiminin değişik konularını çok yazdım. Bütün yazılarda, farklı görüşleri olanların yazılarımı eleştirmelerini istedim; eksiklerimin tamamlanması ve yanlışlarımın düzeltilmesi çağrıları yaptım. Bugüne kadar Tarım Bakanlığı yetkilerinden tek bir yanıt, en küçük bir düzeltme, bir kıymık katkı almadım. Üreticilerden yanıtlar aldım; üniversite öğretim üyeleri duyarlılık gösterdi ama, sektörün bir numaralı sorumlusunun kulaklarımızı sağır eden sessizliğine nasıl bir anlam vermek gerektiğini de bilemiyorum. Bir "otorite merkezi" olarak gerekli iletişimi sağladığınıza, ortak iradeyi oluşturduğunuza, ortak yararlar üzerinde kitleleri birleştirdiğinize, ortak projeleri hayata taşıyarak ülke tarımının kaderini değiştirdiğinize inanabilirsiniz. Eğer, inancınızı "kitlelerin ortak düşüncesi" haline getirmek sorumluluğunu duyuyorsanız; bilginizi, birikiminizi ve deneyimlerinizi açık ortamlarda, savunmacı anlayışın tuzağına düşmeden, kasaba kültürünün esiri olmadan, herkesi kendi emrinde kul gibi gören kibir ve üstünlük inancına saplanmadan, hiç kimseyi küçümsemeden, eksik ve yanlış olanı düzeltmek, kamu görevlisinin ödevidir. İlim ve irfan sahibi de olan Mimar Sinan'ın, "minare eğri" diye bağıran mecnuna gösterdiği duyarlılığı her yurttaşa göstermek; adamlığın, özellikle de devlet adamlığının kaçınılamaz sorumluluğu olduğuna inanırım. Saanen keçisinden, büyük baş süt ve besi hayvancılığına, hamsiden kaba yem üretimine, süt fiyatlarının istikrarından, masif yem girdilerine; tohum ıslahından, badem yetiştirmesine ve ceviz yetiştiriciliğine ilişkin bir dizi konuyu saha araştırmaları yaparak, akademik çevrelerin bilgilerine başvurarak, eli taşın altında olanların deneyim ve birikimlerini derleyerek yazdım; yazmayı sürdürüyorum. Son dönemde üzerine çalıştığım hamsi konusunda hem üniversite çevrelerinden gelen uyarıları, hem de balıkçıların iddialarını hiçbir kompleksin tuzağına düşmeden, okuyucularımızla paylaştım. Bu konuları "dışardan gözleyen" biri olarak, yanılabilme özgürlüğünü alabildiğine kullandığımı haykırdım. Tarım konularında "amatör bir ruhla" yazanların varsa eksiklerini tamamlamayı, yanlışlarını düzetmeyi, tartışmaları derinleştirmeyi ve yoğunlaştırmayı bir sorumluluk olarak görmek gerektiğini sürekli yineledim. Entelektüel düzeyin ancak bu yolla yükselebileceğini savundum; savunmayı sürdürüyorum. Bildiğim doğruları bilimsel düzeyde de, ceketimi çıkartarak polemik düzeyinde de tartışacak özgüvene sahip değilsem, ak kağıt üzerinde kara lekelerle belge bırakmak olan yazı yazmayı sürdürmem. Hepimiz, bildiklerimizi "tek doğru" sanma hastalığından uzak durmalıyız. Toplum için kendi yanılmazlığına inanan insanlardan daha büyük tehlike yoktur. Kasaba kültürünün temel bileşenlerinden biri, suçu başkalarına atarak rahatlamadır...Kasaba kültürünün tuzağına düşmemek için daha çok okuma, daha çok saha araştırma yapma, daha geniş bir sistem anlayışı geliştirme, insanımıza daha çok "değer katma" sorumluluğumuz var.
"Tarımın entelektüeli yok" saptamasına katılıyorum ama, sorumlu olanların da tartışma iklimi yaratmadan entelektüel düzeyin artmayacağını da biliyorum. http://www.kobiden.com
|