Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 22 Aralık 2024 Pazar
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  BASINDAN MAKALELER » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler

 
 Prof. Dr. Osman MÜFTÜOĞLU


 29 Temmuz 2013






Trigliserid artışı neden önemli?

“Kilo sorunu” nedeniyle yaptırdığı kan analizinin raporunda trigliserid seviyesinin 600’ü geçtiğini, normal rakamın ise 150 civarında (150 mg/dl) olması gerektiğini gören bir hastam aradı. Bakın ona neler anlattım…


TRİGLİSERİD de kolesterol gibi damarlarınızda dolaşan yağlardan biri. Hepimizin belirli bir miktarda ona da ihtiyacı var. Sağlıklı bir insanın kanında trigliserid seviyesi 150 mg/dl.yi geçmiyor. Bu seviyeleri geçmesi halinde, özellikle 500 mg’ı aştığı durumlarda sağlık sorunları ortaya çıkabiliyor. Örneğin yüksek trigliserid seviyeleri damarlarda plak oluşumu ve tıkanmayı kolaylaştırıyor. Bu da kalp krizi ve/veya felç geçirme riskimizi arttırabiliyor. Rakam büyüdükçe, hele hele 1000 mg/dl.yi geçtiğinde son derece tehlikeli bir başka sağlık sorunu, pankreas bezi iltihaplanması –pankreatit- da devreye giriyor.

FARKLI NEDENLERİ VAR

Trigliserid seviyesi yüksekliğine en çok metabolik sendromlu ve/veya diyabetli –gizli ya da açık diyabet fark etmiyor- kişilerde rastlanıyor. Şu veya bu nedenle aşırı kilo alan, göbeği büyük, bel çevresi geniş, şişman kişilerde de trigliserid yüksekliği sık görülen bir problem. Tiroid bezi tembelliği ve bazı böbrek hastalıklarının da trigliseridi fazlalaştırabileceği biliniyor. Trigliserid yüksekliğini azaltmak için hemen bir ilaç yutmak gerekmiyor. “Gemfibrozil” ve benzeri “fibrik asit” türevleri içeren ilaçlar oldukça etkililer ama önce beslenme modelinizi gözden geçirip yanlışlarınızı değiştirmeniz, toplam kalori kazanımını azaltıp aktiviteyi arttırmanız ve varsa fazla kilolarınızdan kurtulmanız gerekiyor.

NASIL BİR DİYET?

Eğer kolesterol yüksekliğinde yaptığımız gibi hayvansal yağları, eti, tavuğu, peyniri, yoğurdu kısıtlayacak olursak iyi bir sonuç alamıyoruz. Oysa fazla kilolarımızı verip de alkolü, patatesi, unu, nişastayı, şekeri, pirinci ve toplam kalori kazanımını azaltıp her gün yürüyebilirsek –benim önerim dakikada 100-120 adımı geçecek şekilde her gün en az 35-40 dakika tempolu yürüyüşler yapmaktır- birkaç hafta bile geçmeden trigliserid seviyelerimiz hızla düşüyor, hatta normale bile inebiliyor. Bununla birlikte hangi diyeti yaparsanız yapın, ne kadar kilo verirseniz verin trigliseridinizin kolay kolay düşmediği durumlar da var ki bunlarda genetik bir problem olması muhtemel, bu gibi durumlarda ilaç kullanmak zorunlu hale geliyor.

NE YAPMALI?

Eğer trigliserid seviyeniz yüksekse mutlaka tokluk kan şekeri, açlık ve tokluk insülini, ürik asit ve iyi kolesterol HDL seviyelerinizi de ölçtürmenizi tavsiye ederim. Açlık insülininiz yüksek, açlık ve/veya tokluk şekeriniz fazla, HDL kolesterolünüz de düşükse bence daha dikkatli olmalısınız. Çünkü bu ek bulgular sizde zamanla hipertansiyon ve şeker hastalığının gelişebileceğini, ileri dönemde kalp-damar hastalığı hatta inmenin ortaya çıkabileceğine işaret edebilir. Trigliseridi fazla olan birinin alkolden, şekerden, şeker ihtiva eden her türlü yiyecek ve içecekten, tatlı meyvelerden, taze meyve suları dahil meşrubattan, margarinlerden ve aşırı yağ tüketiminden uzak durmaları, prensip olarak daha az şeker, un ve yağ kullanmaları ve sağlıklı bir kilo aralığına inip orada kalmaları ge-rekiyor.

BİR SORU

B 12 SEVİYENİZ YETERLİ Mİ?


B 12 vitamini yaşamsal besin unsurlarından biri. Yeteri kadar kazanılmadığında, yani eksikliğinde başta “kansızlık” olmak üzere birçok sağlık sorununa yol açıyor. Mesela yorgunluk hissetmeye ve unutkanlıktan yakınmaya başlıyor, yeteri kadar konsantre olamadığınızı, kolay öğrenemediğinizi fark ediyorsunuz. Bağışıklık gücünüz zayıflıyor. El ve ayaklarınızda yanma, karıncalanma, uyuşma ve ağrılar başlayabiliyor. Eğer bedeninizde yeteri kadar B 12 vitamininiz yoksa “homosistein” seviyeleriniz de yükselmeye başlıyor. Bu maddenin önemli bir “damar düşmanı” olduğu biliniyor. Bu nedenle yılda ne az bir kez kan tahlilleri yapılırken B 12 seviyelerini de ölçtürmenizde fayda var. Makul rakamlar 500’ün üzerindeki değerler olarak gösteriliyor. Bana göre de sağlıklı bir yetişkinin ve iyi yaşlanmayı düşünen herkesin kan B 12 seviyelerini 700’ler civarında tutmasında fayda var. 400’ün altındaki rakamların, hele hele 200-300 civarındaki değerlerin yetersiz olduğunu düşünüyorum. Eğer yeteri kadar hayvansal ürün tüketiyorsanız, yani et, tavuk, balık yiyor, yoğurt ve peynirden istifade ediyorsanız, bağırsak floranızda yeteri kadar probiyotik bakteri deposu –probiyotik güç- varsa sizde B 12 eksikliği kolay kolay olmuyor. Seyrek olarak midenin yeteri kadar B 12 bağlayıcı maddeyi üretemediği ya da ameliyatla önemli bir bölümünün çıkarıldığı durumlarda, uzun süreli antibiyotik veya metformin kullanılması halinde ve tabiî ki katı bir vejetaryen beslenmenin ısrarla ve de uzun süre uygulanması durumlarında B 12 eksikliği ortaya çıkabiliyor. Yaşlandıkça hem daha az hayvansal ürün tükettiğimiz, hem de midemizin B 12 bağlayıcı maddeyi yapma gücünün azalması ile B 12 seviyelerinin azalması ihtimali daha yüksek bir olasılık haline geliyor. Zaten bu nedenle de özellikle yaşlı insanların özellikle yorgunluk ve bellek sorunlarından korunmaları amacıyla B 12 seviyeleri bakımından daha yakından takip edilmelerinde fayda var. Eğer yeteri kadar B 12’niz yoksa ağız yoluyla kullanılan B 12 takviyelerinden ya da reçeteyle satılan B 12 ampullerinden faydalanmayı düşününüz.










http://www.hurriyet.com.tr/

Ekleme Tarihi
29.07.2013
Ekleyen Kişi
gidatarim2

Etiketler: Osman MÜFTÜOĞLU ,Trigliserid
Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız