ALİ EKBER YILDIRIM / TARIM DÜNYASINDAN
Hayvancılık politikası her yönüyle iflas etti Çiğ süt fiyatı aylar sonra belirlendi. Açıklanan fiyat üretim maliyetinin altında, üretici inekten süt yerine zarar sağıyor. Sağmak istemeyen verimli süt ineklerini kesiyor.
Et hayvancılığında da farklı bir durum yok. Besiciler 2010'da başlayan ithalat politikasıyla adeta yok edildi. Kalanlar da şu günlerde yeni bir ithalat dalgası ile tamamen yok edilmek isteniyor.
Hayvancılık politikası iflas ederken, Hükümet üreticiyi krediye boğmakla, en yüksek desteği vermekle övünüyor. Bu nasıl destek ki, arttıkça iflasları artırıyor.
Bakanlık çaresiz. Cuma günü hayvancılık sektörü özellikle kırmızı et sektör temsilcileri Ankara'ya çağrıldı. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker yönetimindeki toplantıda acı gerçekler bir kez daha masaya konuldu.
Et üreticileri, besiciler, birlik başkanları toplantıda hayvancılık sektöründeki gelişmeleri kendi bakış açılarıyla anlattı.
Kim ne söyledi?
Besiciler, yüksek girdi maliyetleri nedeniyle zararına hayvan-karkas et sattıklarını, bu şekilde üretime devam edemeyeceklerini söyledi.
Etçiler, üreticiden aldıkları karkas etin fiyatının yüksek olduğunu bu nedenle fakir fukaranın et yiyemediğini anlattı.
Besiciler besilik hayvan ithalatına izin verilmesini, etçiler kasaplık hayvan ve et ithalatına izin verilmesini çözüm olarak sundular.
Bakan Mehdi Eker, daha yeni Doğu Anadolu seferinden döndüğünü ve orada yeterince hayvan olduğunu, şimdilik ithalata gerek olmadığını anlattı.
Genel anlamda bakanlığın deyim yerindeyse sektörün gazını almaya yönelik bu toplantıdan sonra "bekle gör" politikası uygulayacağı anlaşılıyor. Henüz ithalat için verilmiş net bir karar görünmüyor. Tekrar tekrar hatırlatmakta yarar var. Oluşan hava, yaşananlar 2010'daki hava ile aynı. O zaman da hayvan sayımı yaptık yeterince hayvanımız var denildi. Bakan Mehdi Eker "ithalata gerek yok" dedi.
Başbakan'ın kararı ile bir hafta sonra ithalat açıldı. Bakan çok zor duruma düştü. Umarız bu kez aynısı yaşanmaz.
Fakat ithal et lobisi bakanlığı iki konuda sıkıştırıyor.
İlk olarak seçim kozunu kullanıyorlar. Yaklaşan seçim öncesinde "et fiyatı çok yükselirse fakir-fukara et alamaz ve size oy vermez" diyorlar. Oysa fakir fukara zaten et alamıyor. Bırakın eti ekmek alamıyor.
İkinci olarak Bakan Mehdi Eker'i Başbakan Erdoğan'a şikayet etmekle üstü kapalı tehdit ediyorlar. Bunu toplantıda dile getirmeseler de her fırsatta ima ediyorlar.
Hayvancılıkta 2010 senaryosu tekrar sahnelenmek isteniyor.
Toplantıda asıl önemli tespit maliyetlerle ilgili oldu. Besiciler karkas ette ortalama maliyetin 16 lira olduğunu söyledi.
Bakan Mehdi Eker itiraz etti. "Maliyet 15.7 lira" dedi.
Besiciler 16 liranın ortalama maliyet olduğunu küçük üreticinin maliyetinin daha da yüksek olduğunu açıklamaya çalıştı.
Üreticilerin maliyetini bir yana bırakalım. Bakan Mehdi Eker'in 15.7 liralık maliyetini gerçek kabul edelim.
Karkas etin kilogram maliyeti Bakanın söylediği gibi 15.7 lira olsun.
O zaman bakanlığın bağlı kurumu Et ve Süt Kurumu üreticiden yaptığı sözleşme ile karkas eti neden 15.3 liradan alıyor?
Bakan kendisi maliyetin altında karkas et alıyor. Özel sektöre nasıl söz geçirecek?
Bu politikayla, bu anlayışla üretim sürdürülebilir mi?
Görevi piyasayı düzenlemek olan Et ve Süt Kurumu yani devletin kurumu üreticiden maliyetin altında karkas et alıyor. Sözleşmeyi ihlal eden üretici hayvan başına 300 lira ceza ödemek zorunda. Bu nedenle maliyetin altında da olsa üretici satmak zorunda.
Böyle bir ekonomi kuralı vahşi kapitalizmde bile olmaz. Üreticiye bile bile zarar veriliyor.
Tarımı, ekonomiyi hiç bilmeyen birisi bile 15.7 liraya mal ettiği bir ürünü 15.3 liraya satarsa zarar edeceğini bilir ve o işi yapmaz, yapamaz.
Hayvancılıkta ve tarımda genel sorunun yüksek girdi maliyetleri olduğunu herkes biliyor. Fakat çözüm başka yerlerde aranıyor.
Özetle, hayvancılıkta ciddi sorunlar var. Üretici maliyetin altında çiğ süt ve et satmak zorunda kalıyor. Üreticinin ucuza sattığı et ve süt tüketiciye bir kaç kat pahalıya satılıyor. Hayvan besleyen, yüksek girdi maliyetine rağmen üretimini sürdürmek isteyen üretici zararına satarken, tüketici çok pahalıya et ve süt tüketmek zorunda kalıyor. Aracılar, marketçiler para kazanırken hem üretici hem tüketici kaybediyor. Görevi soruna çözüm bularak üretimin devam etmesini ve tüketicinin uygun şartlarda et ve süt tüketmesini sağlamak olan Bakanlık, maliyetin altında et alıyorsa, maliyetin altında süt fiyatı belirliyorsa üretici derdini kime anlatacak? |