TEVFİK GÜNGÖR / OLAYLARIN İÇİNDEN Üretim göstergeleri kötü tüketim canlı 13 Ağustos 2013 Salı 09:03
Bayram döneminde ülke genelinde büyük bir hareket görüldü. Özellikle turistik yerlere ilgi, bu yörelerdeki harcama coşkusu, ülke genelinde halkın satın alma ve harcama gücünün iyiliğinin göstergesi olarak değerlendirildi. Bu olumlu göstergeler iyi de, bu tüketimin, bu harcamaların bir kaynağı olmalı.
Tüketimin, harcamaların gerçek-kalıcı kaynağı üretimdir. Üretim olacak ki, gelir olsun. Gelir olacak ki tüketim-harcama artsın.
Tüketim coşkusu devam ederken, üretim göstergelerindeki olumsuz gelişme dikkati çekiyor.
TÜİK’in (Türkiye İstatistik Kurumu’nun) yayınladığı “aylık sanayi üretim endeksi” bilgileri, 2010 yılı üretim rakamları 100 esası ile her ay sanayide üretimin nasıl artıp eksildiğini gösterir.
-Haziran ayı için (2010 ortalaması 100 olan) toplam sanayi endeksi 120.0 olarak belirlendi. Bir ay önce endeks 120.5, bir yıl önce 116.5 idi. Demek ki toplam sanayi üretimi haziran ayında, bir yıl öncenin aynı ayının üzerinde, geçen mayıs ayının altında olmuş.
-Yılın ilk 6 ayındaki toplam sanayi endeksi rakamları (6 ay ortalaması olarak) geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 2.02 oranında artış gösteriyor. Demek ki, kabaca 6 ayda (ortalama olarak) toplam sanayi üretimindeki artış işte bu kadar.
-İmalat sanayinde ilk 6 aydaki (ortalama) endeks artışı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 2.03 oldu.
Sanayi üretimi endeksinin gelişmesi, milli gelirdeki değişimin yönünü işaret eder. Sanayi üretimi milli geliri oluşturan sektörlerin lokomotifidir. Ancak, sanayi üretim artış oranı ile milli gelir hesaplarında kullanılan sanayi üretimi katma değer artış oranı arasında her zaman fark vardır.
Sanayi üretim endeksindeki artış oranını yorumlayarak milli gelir artışı hakkında tahminde bulunmak zordur.
Görülen odur ki, 2013 yılında ekonomide yavaşlama devam ediyor. Sadece haziran ayında sanayi üretim endeksindeki artışa bakarak bu yıl milli gelir hedefi yüzde 4’e yaklaşabilir demek çok zordur.
Bir okuyucumun bayram harcamalarını yorumlayan mesajı, tüketimdeki coşkunun kafaları nasıl karıştırdığını gösteriyor.
Okuyucum diyor ki, ”Ülke batıyor halk aç söylemleri saçma ve karşılığı yok. Cumhuriyet tarihinde ilk defa bir plaj (Ölüdeniz Plajı) izdiham nedeniyle kapatıldı. Bozcaada kaymakamı, 'Ada doldu, yiyecek içecek sağlayamayız artık gelmeyin' dedi." Artan refah seviyesinden herkes bir ölçüde payını alıyor. Hele bir de yurtdışına tatile giden Türk vatandaşlarının sayısı bir açıklansa, şaşkınlıktan herhalde küçük dilimizi yutarız.
Bankalarda milyon lira mevduatı olanların sayısı artmış.
Sokaklarda yabancı arabadan geçilmiyor. Volkswagen ithalat şampiyonu olmuş.
Herkes çocuğunu özel okulda okutuyor. Bodrum’a gidemeyen memleketinde yaylalara gidiyor.
Durmak yok, yola devam. Bu “carpe diem” hayatın devam etmesini isteyenler oyunu kime vereceğini iyi bilir. Beni kimin yönettiği değil, yaşadığım hayat önemli. Karnım doyuyor mu, istediğimi alabiliyor muyum önemli olan bu. Kimisi diyor ki neymiş demokrasi azmış. Demokrasi çok olsunda sokaklar anarşi ile mi dolsun.“
Görülüyor ki, tüketim coşkusu, üretimin ve demokratik hak ve menfaatlerin önemsenmemesine neden olabiliyor. İyi de, üretim olmadan tüketime dayalı bir ekonomi ne kadar ayakta kalabilir. İrlanda, Yunanistan, Kıbrıs örneklerini unutmayalım.
Üretim çok çok önemli. Ufak ve yanıltıcı üretim artışlarını abartarak, üretimdeki duraklamayı unutturmaya çalışmak yanlıştır.
http://www.dunya.com/ |