Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 22 Aralık 2024 Pazar
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  BASINDAN MAKALELER » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler


 
 
 
  Levent Uluçer
 
 
  [email protected]


 
 
Ne zaman sağlıklı domates yeriz?

Paul bana “gel buraya” diye bağırarak, banyoda lavabonun içine dolan aşırı kumlu ve rengi çamura kaçan renkli suyu göstererek, “ben farkına varmadan bu suyla yıkanmışım, eğer riski göze alıyorsan sen de bu suyla yıkanacaksın” dedi. Canım sıkkın bir şekilde odaya dönerken, o “nehirden mi çekip bize veriyorlar bu suyu?” diye kendi kendine konuşuyordu.

2 hafta kadar önce İngiliz Paul ile zorunlu 3-4 saatlik oda arkadaşlığı yaptık. Zorunluluğun nedeniyse Pekin’e inmesi gereken uçağımızın Tiencin (Tianjin) kentine inmesi ve yolcuların getirildiği ehven-i şer bir otelde 3-4 saatlik konaklamamız nedeniyleydi. Uçağın Pekin yerine Tiencin’e inmesinin nedeniyse Pekin üzerindeki kum fırtınasıymış.

Son günlerde uçakların çok fazla rötar yapması, yolcuların kavgaları vs. ile ilgili haberler Çin gazetelerinde fazlasıyla yer aldı. Zaten Çin uçak rötarında dünyada birinci. Eskiden akşam saatlerinde yolculuk yapılmamaya dikkat edilirdi, çünkü akşamları mutlaka birkaç saat rötar olurdu. Artık sabah-akşam fark etmiyor; hep rötar var! Uzmanlar bu rötarların kötü yönetim, organizasyon bozukluğu, askerî uçaklara verilen öncelikler vs. gibi nedenlerden ötürü olduğu açıklanıyorsa da “çevre koşulları”nın sıralamada ciddi bir yeri var.

Başta yabancılar olmak üzere Pekin’de insanların kenti terk etmelerinin nedenlerinin ilk sırasında hava kirliliği var. Pekin bu konuda tavan yaptı. Çin tarihten bu yana her yıl 10’un üzerinde tayfunla cebelleşiyor. Toprak kaymaları, seller, nehir taşmaları ve ne yazık ki büyük sayıda ölümler Çin’in bir anlamda kaderi.

Çin birkaç yıl içinde dünyanın en büyük ekonomisi oluyor. Dünyadaki her şeyin “en”ine ulaşmayı ve yapmayı kendisine rol biçen Çin, bu başarıyı “kapitalizm” ile yapıyor (Çin bunu “Çin’e özgü sosyalizm” diye açıklıyor ama sokaktaki adam için çok net acımazsız bir kapitalizm gerçeği var). Ancak çevre gibi önemli bir konuyu da ekonomik sistemlerindeki gibi yani kapitalist mantık içerisinde görüp, sosyalist bir mantıkta değerlendirmediklerinden ötürü ortaya çıkan çevre sorunu gerçekten acı vermeye başladı.

Çinli uzmanlar kirlilik konusunda endüstriyi suçlamak yerine kirliliği kontrol altına alacak sistemler ve daha sıkı yasal koruma sağlanması gerektiğini belirtiyorlar. Çünkü Çin’de su kaynaklarını gözlemleyen 25 bin istasyon olmasına rağmen bunların sadece yüzde 10’u gerekli kalite kontrol testlerini yerine getirebiliyor. Yasal korumayı yapacak olansa bu ülkedeki tek hâkim güç olan Çin Komünist Partisi’nden başkası değil. Su kaynaklarını gözlemleyen istasyonların sadece yüzde 10’unda kontrol testleri yapılıyorsa durumu hakikaten vahim!

Zaten görünen köy de kılavuz istemiyor; şu an dünyanın en kirli 20 kentinden 16’sı Çin’de. Ülkenin kuzey bölgelerinde sanayiye bağlı hava kirliliğinin yanında, kışın kömür nedeniyle oluşan hava kirliliği yüzünden de yaşam süresi ortalama 5,5 yıl kısalmış durumda.

Bunların yanı sıra Çin’de ciddi para ve insan kaybı da yaşanmaya başlandı: Çinli zenginlerin hemen hepsi ya Kanada ya Avustralya ya ABD vatandaşlığı vs. aldı ya da alma yolunda ilerliyorlar. Çin’den bu ülkelere ciddi para çıkışı/kaçışı oluyor. Zengin Çinli de parasını yapıp, yine bu “kapitalist” sistem içinde parasını rahatlıkla dışarıya çıkartıyor. O da elbette temiz yerde yaşamak istiyor; nihayetinde kapitalist bir kişi ve halkını düşünecek değil a! Hiç abartmıyorum; çevremde hangi Çinli zenginle konuşsam ya başka bir ülke vatandaşı olmuş ya da olma yolunda. Çin bu yetmezmiş gibi yeni vize politikası geliştirdi. “Yurtdışındaki Çin asıllıların akrabalarını görmek için gelmeleri ve burada kalmaları için” bir vize tipi daha uygulamaya koydu.

Ülkedeki bu çevre felaketleri, Çin’in ekonomik yükselişiyle doğrudan orantılı. Çin, dünya ülkeleri için ABD emperyalizmini yok etme yolunda dünyanın en büyük güvencesi ancak bu savaşın sonunda yaşanacak bir dünya kalmayacaksa neye yarar.

Çevre denen şey sınırla çizilmiyor ve ülkenin iç işi olarak da görülemiyor: Japonya’daki nükleer felaketin sonuçlarını en yakından yaşayan ikinci ülke Çin olmuştu. Küresel çevre sorunu öyle ki, Çin’den kalkan çöl kumları Büyük Okyanus’u geçip karşı taraftaki Kaliforniya’daki arabaların üstünü örtecek boyuta vardı. Ya da Türkiye’de artık tatsız-tuzsuz hıyara benzer domates yenmiyor mu?
 
Dış politikada oldukça sessiz olan Çin’in en sesli kavgalarını, Dünya Çevre Zirvelerinde Batılı ülkelere karşı yaptığını görmek sevindirici. Çok haklı olarak Çin, bugünün çevre sorununun asıl sorumlusu olarak Batılıları görüyor ve kendisine yapılan saldırılara oldukça yüksek perdeden yanıt vermekten geri adım atmıyor. Keşke daha fazlasını yapsa! Çin bu konuda savunmada kalmamalı, kuralları kendisinin koyduğu uygulamaları Batılı ülkelerin kafasına çakabilmeli.

Evet, insan insanın kurdudur; bu doğa yasası! Ancak ABD emperyalizmini bertaraf etmek için doğa kıyımına bu denli göz yummak, Çin’e özgü de olsa ne denli “sosyalizmin” değerleri içinde yer alabilir?
 
 
 
 
 

Ekleme Tarihi
23.08.2013
Ekleyen Kişi
Özgür Şevik

Etiketler: sağlıklı domates, sağlık, domates, makale, Levent Uluçer
Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız