Döviz girişini başlatmalıyız
Güngör Uras Olayların içinden guras@milliyet.com.tr
Her ay “sermaye hareketi” ile (cari açığı-döviz açığını) kapatmak için en az 5 milyar dolar, ortalama 10 milyar dolar girişinin olması gerekiyor. İthal girdileri alacak döviz bulamazsak üretimi sürdüremeyiz. Petrol, doğalgaz, kömür faturasını ödeyemezsek, hayat durur. Sermaye hareketi ile ülkeye giren döviz gelmez oldu. Yabancılar Türkiye’ye “Hayır için” döviz göndermez. (1) Türkiye başka ülkelerden daha çok, hiç olmazsa aynı çizgide getiri veriyor ise döviz gönderirler. (2) İç ve dış istikrarı değerlendirerek risk yoksa döviz gönderirler. Yabancılar döviz gönderirken, şimdilerde neden göndermez oldu? - Kurda bir istikrar vardı. Doların fiyatı hazmedilebilir ölçülerde inip çıkıyordu. Yabancılar Türkiye’ye getirdikleri doları 1.80 TL’den bozdurup TL’sine çevirdikten sonra, çıkarken aynı doları 1.80 TL’den almak istemezler. Çünkü zarar ederler. - Bizde dolar hazmedilemeyecek ölçüde yükseldi. Ne olacağı belli değil. Yabancılar getirecekleri doları 2.05 TL’den bozdurduktan sonra, çıkarken 2.50 TL’den alır mıyız endişesi yaşadıkça dolar getirmez. - Yabancılar borsa canlıysa, bono getiri sağlıyorsa para getirir. Borsa çöküyor. Faiz cazibesini kaybetti. Ekonomide büyüme iddiaları rafa kaldırıldı. Türkiye piyasası yabancı yatırımcı için cazibesini kaybetti. Yabancı, göndereceği dövizin getirisi kadar anapara ve faiz riskini de dikkate alır. - İç risk yükseldi... İç politikada hırçınlık arttı. Seçim yaklaştı. Kürt sorununun çözümü konusundaki çalışmalar yavaşladı. Merkez Bankası giderek Hükümet’in etkisi altına girer oldu. Faiz silahını kullanamıyor. Politikalarında tutarsızlık arttı. - Dış risk yükseldi... Türkiye ekonomide ağırlığı olan ülkelerle iyi ilişkilerini bozmaya başladı. ABD, Almanya, Fransa, İngiltere ve İsrail ile ilişkiler, Türkiye’ye döviz gönderen firmalar, fonlar için çok önemli. Firmalar, bankalar, fonlar, merkezlerinin bulunduğu, kullandıkları dövizlerin sahiplerinin yaşadığı ülkeler ile ters politikalar içindeki ülkelerde riske girmez. Türkiye, Suriye ve Mısır sorunlarında taraf haline geldi. Bu yük getirebilir.
Başkan ne diyor? Merkez Bankası Başkanı konuştu. Merkez’den beklenen, “Döviz girişindeki tıkanıklığı açmaktır.” Başkan yapacaklarını anlattı ama bunlar tıkanıklığı açacak tedbirler değil. Konuşurken de, (1) Dolar yükselişe geçti. (2) Borsada çöküş hızlandı. Başkan diyor ki; (1) Bankalara kullandırılan paranın faizi yüzde 6.75-7.75 arasında kalacak. (2) Yıl sonuna kadar dolar 1.92 TL’ye inecek. (3) Enflasyon yüzde 6.2 olacak. Merkez Bankaları hem döviz hem faiz fiyatını bir arada kontrol edemez. Tercihini yapar. Ya dövizi ya faizi kontrol eder. Hükümetin tercihi doğrultusunda ‘Başkan’ faize el sürmekten korkuyor. Hâlbuki bu günlerde; (1) Dışarıdan sermaye girişini başlatabilmek için, (2) İçeride dövize olan talebi sınırlamak ve de buna ek olarak genel mal talebini sınırlamak için faiz silahının kullanılması zorunluluğu var. Sonuç: Ekonomide bozulan dengeler kendi kendilerine düzelebilir. Bu oluşuma Merkez, müdahale ederek yönlendirme arayışına girecekse, doğru politikalar uygulaması gerekir. Merkez Bankası’nın yanlışları ekonominin, ülkenin ve sonunda halkın ödeyeceği faturayı büyütür.
http://ekonomi.milliyet.com.tr/ |