Ayşe Hanım Teyzem uyarıyor:
‘Önce can, sonra canan’
(Önce Türkiye ekonomisi, sonra Suriye - Mısır)
Güngör Uras Olayların içinden
[email protected]
Ayşe Hanım Teyzem, “Ekonomi haberlerini izledikçe içim kararıyor. Yarın ne olacak diyerek üzülüp duruyorum. Ama maşallah büyüklerimizin önemsediği yok... Onlar için varsa yoksa Suriye ve Mısır. ‘Önce can, sonra canan’ diye bir söz vardır. Şu günlerde ekonomi çalkalanıp duruyor. Yazın, anlatın da, büyüklerimiz biraz da bizim durumumuz ile ilgilenmeye vakit ayırsınlar” dedi. Ayşe Hanım Teyzem’a, “Karınca kararınca ekonomide olan biteni her gün anlatmaya çalışıyoruz ya...” diyecek oldum. “Onlar her yazıyı okumaz, her anlatılanı dinlemez. Suriye ve Mısır ile uğraşmaktan vakitleri yok dedik ya. Onlara özel mektup yazacaksın. Belki o zaman okurlar” diyerek beni azarladı.
Ben de Ayşe Hanım Teyzem’i memnun etmek için Büyük Türk Büyükleri’ne hitaben bir mektup kaleme aldım. Mektubumu okurlar mı, okurlar ise hoşlanırlar mı, yoksa bozulurlar mı bilemiyorum. Sevabı Ayşe Hanım Teyzem’e, günahı bana ait...
Riskler artıyor, farkına varalım
Sayın Büyüklerim,
Çok riskli günler yaşıyoruz. Sizler Suriye ve Mısır konuları ile o kadar meşgulsünüz ki, ekonomideki riskin farkına varamıyorsunuz.
Sayın Büyüklerim, “Sakın ha... Felaket tellalı” diyerek beni suçlamayınız. Derdim, sizi üzmek değil, uyarmak.
Sayın Büyüklerim, “Dolar 2 TL’nin üzerine çıkmış da ne olmuş?” diyenlerin “pembe” hikâyelerine kanmayınız, aldanmayınız.
Dolar fiyatının artmasının arkasında çok ciddi bir risk var. Türkiye’ye döviz girişi durdu.
Doların yükselmesi, döviz girişinin durmasından kaynaklanıyor. Döviz girişi durunca Türk ekonomisi kilitlenir.
Her ay, bu ekonominin çarkının dönmesi için dışarıdan 5 milyar dolar dolayında dövizin girmesi gerekiyor. Bugüne kadar her ay ihtiyacın üzerinde döviz girişi olduğu için döviz boldu ve ucuzdu.
Döviz girişi durdu. Kısa dönemde döviz fiyatı 2.5 TL, 3 TL olsa da döviz girişi tekrar başlayamayacak.
Sayın Büyüklerim, döviz girişi durunca, bizim ekonomi duvara toslar.
Geçmişi unutmayalım
Türk ekonomisi bundan önce benzer nedenlerle çok defa duvara tosladı. Duvara toslayınca bu ekonomi serseme döner. Yarayı, bereyi tek başımıza saramayız.
Mecburiyetten IMF’nin kapısını çalarız...
Sayın Büyüklerim, danışmanlarınız size anlatmıyor ise, lütfen kendiniz internetin tuşlarına basarak, Türkiye’de ekonomik krizlerin kısa tarihine göz atınız.
1929, 1948, 1954, 1958, 1969, 1974, 1979/1980, 1986, 1988/1989, 1998/1999 ve 2001 yıllarında bizim ekonomide “Harç bitti, yapı paydos” oldu.
Her seferinde harç bulmak için önce devalüasyon yaptık. Sonra ayağa kalkmak için ele güne (IMF’ye) el açtık. Yabancılar geldiler. Bize akıl ve reçete verdiler. İçimiz yana yana, ayağa kalkabilmek için, onların dediklerini yaptık.
Sayın Büyüklerim, lütfen bizim bu filmi tekrar görmemize neden olacak politikalardan kaçınınız.
Ekonomiyi yöneten takımınızı karşınıza alınız. Onların içinde çok iyi iktisatçılar, maliyeciler var. Ankara’da daha önceki benzer durumlarda ne yapılacağı konusunda deneyimi olan insanlar var. Bunlardan olan biteni, neler yapılması gerektiğini dinleyiniz.
İş işten geçmedi
Sayın Büyüklerim, sizler bugüne kadar beğenmediğiniz sözleri dinlemek ve yazıları okumaktan hoşlanmadığınız şeklinde yanlış bir intiba yarattınız. O nedenle sizleri kızdırmaktan, fırça yemekten, işlerini kayıp etmekten korkanlar sizlere gerçekleri anlatamıyor olabilirler.
Sayın Büyüklerim, “iş işten geçmeden” iç ve dış şartlar kötüleşmeden döviz girişini sağlayacak tedbirleri alma şansını yakalayabiliriz. Bunun ilk şartı Merkez Bankası Başkanı’nın doğru dürüst politikalara yönelmesi, sizlerden korkarak faize ve döviz rezervine dokunmaktan korkmamasıdır.
Sayın Büyüklerim, Merkez Bankası’nın sizlerden korkarak yalan yanlış işler yapması, Suriye’ye karşı olası “Haçlı Seferi” riskimizi artırır. Allah muhafaza, döviz girişi büsbütün durur ise, Allah göstermesin yakın zamanda kapıdan kovduğumuz IMF’nin tekrar kapısının önünde kuyruğa girmeye, onların hazırlayacağı “İstikrar Tedbirleri Paketi”ni kabul etmeye mecbur kalırız. Olmaz olmaz demeyiniz, olmaz olmaz.
Sayın Büyüklerim, bunları yazdığım için, kızmayınız, gücenmeyiniz. Ben saf ve bakir bir Anadolu çocuğu olarak “Ayşe Hanım Teyzem”in avukatlığına soyunmuş durumdayım. Duvara toslamayalım diye çırpınıyorum. Duvara tosladıkça faturayı ödemekten Ayşe Hanım Teyzem perişan oldu. Arzım budur efendim.
http://ekonomi.milliyet.com.tr/ |
