Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 11 Ocak 2025 Cumartesi
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  BASINDAN MAKALELER » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler

Uzun süre Godot'yu bekler gibi "Orta Vadeli Mali Program"ı bekledik.

Mart ayından beri, yani IMF ile anlaşma ihtimalinin bir hayli azaldığı zamandan beri, "OVAMAP" adını taktığım programın türküsünü çığırıyorum. Program; hedefleri, varsayımları, reform ajandasıyla aslında büyüme sorununa stratejik bir yaklaşım getiriyor, Türkiye ekonomisi için bir çeşit uzun vadeli yol haritası oluşturuyor. Bu bakımdan birden fazla yazıyı hak ediyor.

Önce programın genel karakteriyle ilgili bir değerlendirme yapalım. OVAMAP'tan beklenen başlıca işlev, 2009'da kabak çiçeği gibi açılacağı kaçınılmaz görünen bütçe açığını orta vadede nasıl toparlanacağının gösterilmesiydi. Bir yandan durgunluk nedeniyle düşen vergi gelirleri ama diğer yandan da yapısal olarak artmakta olan kamu harcamalarının neden olduğu devasa bütçe açığının (OVAMAP, açığın GSYH oranını 2009'da yüzde 6,6 öngörüyor) 2001'den bu yana ilk kez kamu borcunun GSYH oranını (kısaca borç oranı) artırması söz konusuydu; OVAMAP 7.5 puanlık artış öngörüyor. Açıklar kontrol altına alınmadığı takdirde borcun sürdürülebilirliği sorgulanmaya başlayacaktı.

Bu sorgulamanın klasik sonuçlarını biliyoruz. Artan risk primi, artan reel faiz, düşen büyüme. Sürdürülebilirlik endişeleri daha da artarsa çıldıran faizler, yüksek enflasyon ve potansiyel eski tarz finansal kriz. Bu nedenle kamu maliyesinin orta vadede nasıl toparlanacağına dair bir plan elzemdi. Eğer IMF anlaşması olsaydı bu plan zaten anlaşmanın içinde olacaktı. Anlaşma olmadığına göre bir an önce böyle bir plan gerekiyordu. Geçen hafta açıklanan OVAMAP mali toparlanmayı çok tedrici bir şekilde yapmayı hedefliyor. Frene hafif hafif basılıyor. Bu yaklaşıma siyaset gereği "gevşek mali disiplin" adını verebiliriz.

Harcamalarda 2010'da yüzde 3,5 kadar reel artış söz konusu. İzleyen yıllarda reel artış oranı bir hayli düşüyor ama korunuyor. 2007'den beri artmakta olan sağlık, belediye gibi kamu harcamalarında tasarruf yapmanın siyasal zorluğu ortada. Programın gecikmesinin en önemli nedeni de kuşkusuz frenin dozu üzerindeki anlaşmazlıklar oldu. Buna karşılık kamu harcamalarında nispi bir azalmanın öngörüldüğünü belirtelim. Genel devlet harcamalarının GSYH'ye oranı 2009'da yüzde 40,1'den 2010'da 40,3'e çıktıktan sonra 2012'de 37,8'e geriliyor.

Bu durumda mali sıkılaştırma 2010'da tamamen vergi gelirlerindeki artışa dayanıyor. 33 milyarlık vergi artışı öngörülüyor. Artış oranı yüzde 12,3. 5 puan enflasyonu düşürsek en az 7 puanlık reel artış var. Yüzde 3,5'lik büyümenin getireceği otomatik vergi gelir artışını dikkate alırsak, benim tahminime göre 2 puan kadar vergi yükünde artış amaçlanıyor. Bu artış da hem primlerde hem vergi gelirlerinde gerçekleşecek. Program 2010'da vergi kaçağına karşı ciddi bir hamle planlıyor.

Ancak vergi kaçağına yönelik hamlenin 2011'den itibaren soluğu kesiliyor. Reel artışlar duruyor. Oysa daha geriye toplanacak epey kaçak vergi kalıyor. Programın bu noktasını anlamadım. Acaba 2011'de seçim nedeniyle mi kaçakların üzerine gidilmeyecek? Konuya dönersek, bu mali hedefler çerçevesinde faiz dışı fazla ancak 2011'den itibaren oluşuyor, 2010'da yüzde 49'a yükselmesi beklenen borç oranı da 2012'de yüzde ancak 47,8'e geriliyor.

Özetle program mali disiplinin yeniden tesisinde siyasal açıdan optimal bir yol izlemeyi hedefliyor, buna karşılık ekonomik risk açısından bıçak sırtında duruyor. 2011'de seçim baskısı programı rayından çıkarabilir. Tam da bu risk nedeniyle olsa gerek OVAMAP'ın uzun vadeli, kalıcı bir mali çıpa ile namı diğer "mali kural" ile desteklenmesi hesaplanıyor. Hesaplanıyor diyorum, çünkü mali kuralın tüm parametreleri henüz netleşmiş değil. Mevcut programın bıçak sırtı durumu ancak mali kuralla desteklendiğinde orta vadeli güven amacına ulaşılacaktır. Mali kural bir bakıma IMF ile anlaşma ihtimalini de artıracaktır.

 

 

Seyfettin Gürsel

http://www.referansgazetesi.com/

 

Ekleme Tarihi
24.09.2009
Ekleyen Kişi
gidatarim2

Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız